İSTANBUL - İşçilerin çok çalışıp az kazandığına dikkati çeken işçi örgütü temsilcileri, örgütlü mücadeleyle durumun değişebileceğine vurgu yaptı.
AKP-MHP iktidarının sermaye odaklı politikaları halkın alım gücünü düşürmeye devam ediyor. Asgari ücrete yapılan zamlar milyonların ihtiyaçlarına yanıt olmazken, art arda gelen zamlar nedeniyle asgari ücretteki artış da ceplere girmeden eridi. Birleşik İşçi Hareketi Sözcüsü Meliha Kayacı ve Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) Temsilcisi Nimet Erben, enflasyon karşısında alım gücü düşen asgari ücretle çalışan emekçilerin durumunu ve çözüm önerilerini anlattı.
TÜİK VERİLERİ
Birleşik İşçi Hareketi Sözcüsü Meliha Kayacı, yükselerek her geçen gün artan enflasyon oranlarının hayatın her alanında artık herkes tarafından hissedildiğini ifade ederek, iktidarın enflasyon söylemleriyle hareket eden ve gerçek oranları vermekten kaçınan Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) bu durumu artık gizleyemeyeceğini belirtti. Ülkede açlık sınırının 10 bin TL olduğunu hatırlatan Kayacı, iktidarın Temmuz ayında asgari ücret için yaptığı zam oranının yetmediğini, bu rakamın 20 bin TL olması halinde dahi beklentiyi karşılayamayacağını vurguladı.
‘KRİZİN FATURASINI BİZ ÖDÜYORUZ’
Zamlar nedeniyle işçi ve emekçilerin açlığa mahkum edildiğini kaydeden Kayacı, sermaye odaklı politikaları eleştirdi. Kayacı, “İktidar, kendi etrafında kurmuş olduğu o ticari ilişkileri ve belli bir odağı büyütmek ve geliştirmek istiyor. O nedenle de işçiler ve emekçilerin yoksulluk içinde yaşamış olmasının çok umurunda olmadığı bir iktidar ve devlet yönetimiyle karşı karşıyayız. Bu krizi yaratan iktidarın ekonomik uygulamalarıdır ama krizin hepsini işçi ve emekçinin sırtına yüklemeye çalışan bir tablo da karşımızda duruyor. Yaratılan krizin faturasını iktidar kendisi ödemeliyken, biz emekçiler ödüyoruz” dedi.
‘SOKAĞA ÇIKMA’ ÇAĞRISI
İşçilerin açlık sınırı altında yaşadığının bir gerçek olduğunu ifade eden Kayacı, işçileri çok uzun ve yoğun şekilde çalışmasına rağmen istedikleri haklarını ve ücretlerini alamadıklarını ifade etti. Kayacı, “O yüzden çok çalışıp az kazanan ama bunun karşılığında da insanca yaşayamayan bir işçi sınıfı gerçekliği var. Bunu tersine çevirmek içinde aslında birlikte mücadele ve örgütlenmek gerekiyor. Bu duruma itiraz etmek ‘Bu krizin faturasını bu krizi yaratanlar ödesin’ demekten geçer. İşçi emekçilere buradan kendi öz örgütlerinde, sendikalarında, örgütlenme çağrısı yapmak bugün en acil görev ve sorumluluktur. O nedenle işçiler daha fazla örgütlenmek daha fazla sokağa çıkmalıdır” şeklinde konuştu.
İŞÇİLER YAŞAMAK İÇİN BORÇLANIYOR
Türkiye’de uzun zamandır işçilerin sömürüldüğünün altını çizen BDSP Temsilcisi Nimet Erben ise, işçilerin bugün geçinemediğini belirterek, “Asgari ücretli işçiler ekmek, benzin, doğalgaz her türlü temel yaşam maddelerine ulaşamaz duruma geldi” ifadelerini kullandı. İşçilerin daha önce çalışarak birikim yapabildiğini hatırlatan Erben, gelinen aşamada işçilerin bugün yaşamak için borçlandıklarını vurguladı. Erben, “Tabi bunun sebepleri başta AKP iktidarı olmak üzere sermaye sınıfının bütün kurumlarıdır. Bunlar işçilere dönük saldırılarını her zaman devreye sokuyor. İşçi emekçilere dönük hak gaspları her dönem de daha fazla artıyor. Sendikal haklara saldırılar artıyor, iş koşulları ağırlaştırılıyor ve hemen hemen Türkiye'nin bütün kesimlerine bu dayatılıyor” diye belirtti.
KUTULUŞ ÇAĞRISI
Ülkedeki işçi ve emekçilerin örgütlenmesinin zorunluluğuna dikkat çeken Erben, iktidardan rahatsız olan işçi ve emekçilere şöyle seslendi: “Kurtuluşumuz bugün sokaklarda, fabrikalarda, okullarda ya da havzalarda örgütlü mücadeleyi yükseltmektir. Örgütlü mücadeleyi yükselterek, başta sermaye sınıfı olmak üzere bugün onun demir yumruğunu üstlenen AKP’ye büyük bir yumruk vurmak için örgütlü mücadeleyi her alanda yükseltmek gerekiyor. Tek çıkış yolumuz bu.”
MA / Ömer İbrahimoğlu