HABER MERKEZİ - Şengal'e yönelik saldırılarda teslim olmayı reddettikten sonra DAİŞ'liler tarafından katledilen Dayê Gulê'nin mücadelesi Êzidî kadınlara umut oldu.
DAİŞ’in 3 Ağustos 2014 tarihinde Şengal'de Êzidîlere yönelik gerçekleştirdiği ve "74’üncü Ferman" olarak tarihe geçen saldırıların üzerinden 9 yıl geçti. Halen yaraları kapanmayan saldırılarda katledilen binlerce kişinden birisi de 53 yaşındaki Gulê Mişko'ydu. Doğduğu topraklarda "Dayê Gulê (Gulê Anne)" olarak bilinen Mişko, verdiği mücadeleyle Êzidî kadınlara umut oldu.
DAYÊ GULÊ'NİN HİKAYESİ
Mişko, DAİŞ'in Şengal'e bağlı Sinûnê kasabasına dönük 3 Ağustos'ta saldırı başlatması üzerine 13 çocuğundan 11'inin Federe Kurdistan Bölgesine ulaşmasını sağladı. Mişko, diğer 2 çocuğuyla birlikte tıpkı binlerce Êzidî gibi yönünü Şengal Dağı'na çevirdi. Ancak yolda bir grup DAİŞ’li tarafından yolu kesildi. Mişko, bu sırada elbisenin altına sakladığı silahla DAİŞ grubuna liderlik yapan Selim Cezrawi ile başka bir DAİŞ emirini öldürdü. Mişko, diğer DAİŞ'liler tarafından esir alınarak, Sinûnê kent merkezine kadar sürüklendi. Mişko, burada çocuklarının gözleri önünde kurşuna dizildi.
Mişko'nun kaçırılan kızı DAİŞ tarafından Suriye'nin İdlib kentine götürüldü ve burada sistematik bir şekilde tecavüze maruz kaldı. Mişko'nun DAİŞ tarafından kaçırılan iki çocuğu, 74’üncü Ferman'ın 4’üncü yılında DAİŞ’ten kurtarıldı.
Federe Kurdistan Bölgesi'ne giden Mişko'nun diğer aile fertleri ise, Şengal’in özgürleştirilmesinden sonra, 2016 yılında yeniden kente döndü. Mişko'nun çocukları, Şengal'e döndüktan sonra annelerinin cenazelerini aramaya başladı ve cenazeyi yıkılmış bir evin enkazı altında buldular. Mişko'nun mücadelesinin gelecek nesillere taşınması için 2021 yılında Sinûnê kent merkezinde heykeli dikildi.
Mişko'nun Şengal'de yaşayan çocuklarından Şirîhan Reşo, saldırılar sırasında yaşadıklarını ve annesinin mücadelesini anlattı.
DAYÊ GULÊ'NİN KIZI: BOYUN EĞMEDİ
74'üncü Ferman'da yaşananları asla unutmayacağını belirten Reşo, “DAİŞ Şengal'e saldırdığında ben ve 10 kardeşim Şengal’den bir araçla ayrıldık. Erkek ve kız kardeşim Sinûnê’de annemin yanında kaldı. Araçta yer olmadığı için annem, babama, ‘siz gidin çocukları bırakın, biz burada sizi bekleriz’ dedi. Babam evden çıkmadan önce anneme, ‘Bu tabanca yanında dursun, ben çocukları bırakıp size almaya geleceğim' dedi. Annem o tabancayı alıp elbisesinin altına sakladı. Annem bir süre sonra Şengal Dağı'na sığınmak için komşularıyla evden çıkıyor. Sinûnê kent merkezine yakın bir yerde bir grup DAİŞ’li ile karşılaşıyor. Annem DAİŞ’lilere ‘biz aileyiz, bizi bırakın erkekleri alın' demiş. DAİŞ çeteleri de, ‘bizim erkeklerle işimiz yok, sizinle işimiz var' demiş. Annem de silahı çıkarıp DAİŞ emirini öldürüyor. Annem de orada yaralandı ama onlara boyun eğmedi. Annemi sürükleyerek Sinûnê kent merkezine yaralı bir şekilde götürüyorlar ve orada 30 kurşunla katledildi" sözleriyle o dönem yaşananları anlattı.
'KADINLARIN BOYUN EĞMEDİĞİNİ GÖSTERDİ'
Annesinin "direngen Êzidî kadınını" temsil ettiğini belirten Reşo, “Annem katledildikten sonra 9 ve 10 yaşındaki kardeşlerim esir alındı. Eğer Başur hükümeti (Federe Kurdistan Bölgesi) ve Irak hükümeti isteseydi bu 9 yıllık süreçte esir düşen bütün çocukları ve kadınları kurtarırdı. Birçok Êzidî kadın çocuklarını korumak için DAİŞ'e karşı mücadele etti ve bu uğurda can verdi. Annem de onlardan biriydi. Annem orada o eylemi yaparken Êzidî kadınının cesaretini ve boyun eğmediğini gösterdi. Êzidî kadınların korkmadığını, boyun eğmeyeceğini gösterdi. Annem bütün Êzidî kadınların gücü oldu. Annem direngen ve cesaretliydi. Bu yüzden biz onu unutmayacağız. O Êzidî kadınların gücü, cesareti ve iradesidir. Tek dileğim DAİŞ'in elinde olan Êzidî kadınların bir an önce kurtarılması ve özgürlüğüne kavuşmasıdır” diye konuştu. “PKK, Êzidîlerin imdadına yetiştikten sonra birçok kişi ölümden kurtulabildi” diyen Reşo, 9 yıldır akıbetleri bilinmeyen kadınların DAİŞ'in elinden kurtarılmasını istedi.