WAN - Êzidîlere dönük gerçekleşen 74'üncü Ferman’ın üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen binlerce kadının akıbeti halen bilinmiyor. Feleknas Uca, alıkonulan kadınların özgürlüğü için mücadele çağrısı yaptı.
Küresel güçlerin Ortadoğu sahasına sürdüğü DAİŞ, Irak’ın Musul kentini ele geçirerek, bölge halklarına dönük soykırım saldırılarını devreye koydu. Musul’un işgal edilmesinin ardından 2014 yılının 2 Ağustos’u 3 Ağustos’a bağlayan gecesinde Êzidîleri hedef alan DAİŞ’in, Şengal Dağı çevresinde bulunan köylere başlattığı saldırılar soykırıma dönüştü. Saldırılarla birlikte Şengal’den çekilen KDP güçleri ve Irak Ordusu, Êzidîlere dönük 74'üncü Ferman’ın yaşanmasına neden oldu. DAİŞ saldırılarıyla birlikte binlerce Êzidî katledildi, binlerce kadın ve çocuk esir alındı, onbinlercesi göç yollarına düştü, binlerce kadın köle pazarlarında satıldı. DAİŞ’in soykırım saldırıları üzerine Şengal’e ulaşan 12 HPG’li, DAİŞ saldırılarını püskürttü. Kuzey ve Doğu Suriye’den Sivil Savunma Birlikleri’nin (Yekineyên Parastinên Sivîl-YPG) yaşam koridoru açmasıyla Êzidîler kurtarıldı. Êzidîlerin 74’üncü Ferman olarak tanımladığı soykırımın üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen tahminlere göre 2 bin 700 Êzidî kadın DAİŞ tarafından esir olarak tutuluyor.
YPG’lilerin açtığı koridorlar Kuzey ve Doğu Suriye’ye geçen Êzidîler Newroz kampına yerleştirildi; onbinlerce Êzidî ise HPG’lilerin açtığı koridorla Federe Kurdistan Bölgesi’nin Heftanîn bölgesi sınırından Türkiye’ye geçti. Êzidîler, Şirnex, Cizîr, Silopya, Êlih, Mêrdîn, Sêrt ve Amed’te kurulan çadır kentlere yerleştirildi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dış İlişkiler Komisyonu Eş Sözcüsü Feleknas Uca ve Êzidî aktivist Azzat Alsaleem, DAİŞ’in soykırım saldırılarını, KDP’nin geri çekilmesi, Türkiye’nin saldırılardaki rolüne dair değerlendirmelerde bulundu.
74’üncü Ferman’ın dünyanın gözü önünde yaşandığını dile getiren Feleknas Uca, bu katliamın Êzidîler için derin bir yara olduğunu söyledi. DAİŞ’in esir aldığı binlerce kadının Musul pazarlarında satıldığını hatırlatan Uca, “Her bir kadın onlarca kez satıldı” dedi.
Feleknas Uca
YOK ETME SİYASETİ
DAİŞ’in esir alarak kaçırdığı kadın ve çocukların başka kentlerde ortaya çıktığına dikkat çeken Uca, birçok kadının Almanya ve Türkiye’de satıldığını, birçok çocuğun Ankara ve Kırşehir gibi kentlerde ortaya çıktığını söyledi. Uca, “Ankara nerede, Şengal nerede?” diye sorarak, “Amed’ten Êlih’e giderken, üç noktada aramalardan geçiyoruz. Bu kadınlar nasıl Ankara’ya kadar getiriliyor? Halen kayıp ve ellerinde olan Êzidî kadınlar var, bizim mücadele ederek bunları kurtarmamız ve özgürleştirmemiz gerekiyor. Esir alınan Êzidî kadınlar sadece Ankara, Suriye’de değiller, Urfa’da bile bazı kadınların alıkonulduğunu biliyoruz, yine Tunus, Mısır gibi ülkelerde de kadınların olduğunu biliyoruz. Kadın bedeni ve Êzidî inancı üzerinden bir piyasa kuruldu. Êzidî inancının ortadan kaldırılması ve yok edilmesi için ellerinden geleni yaptılar. Bu Êzidîleri yok etme siyasetidir” ifadelerini kullandı.
DAİŞ-TÜRKİYE İŞBİRLİĞİ
DAİŞ ile Türkiye arasında işbirliği olduğunu ifade eden Uca, Kobanê’ye dönük saldırılar sırasında sınır hattında DAİŞ’liler ile Türk askerlerinin çekilen fotoğraflarını hatırlattı. Uca, DAİŞ liderlerinin ve üyelerinin de Türkiye’de barındıklarını ve yaşadıklarını sözlerine ekledi.
ŞENGAL’E YÖNELİK SALDIRILAR
Türkiye’nin Êzidîlere dönük büyük bir öfkesinin olduğunu ve bunun Şengal’e dönük saldırılarla sürdürüldüğünü ifade ederek, “Bu kadar zulüm görmüş bir halkın üzerine bombalar yağdırıyor, öncülerini öldürüyorlar. Şengal’in boşaltılmasını, Kurdistan’ın boşaltılması ve Êzidîliğin yok olması olarak görüyorlar. Şengal halkını bu süreçlerde yalnız bırakanların mutlaka yargılanmaları gerekiyor. Şengal’de o dönem binlerce pêşmerge vardı, neden silahlarını bırakıp gittiler? Neden Êzidî kadınlar yalnız bırakıldı? Bu soruların cevaplanması gerekiyor” şeklinde konuştu.
ÊZIDÎLERİN ŞENGAL’E DÖNÜŞÜ
Katliamın üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen binlerce ailenin çadırlarda yaşadığını belirten Uca, “Bu ailelerin çadırda yaşamasından hepimiz sorumluyuz. Bu insanları Şengal’e geri götüremiyorsak, hepimizin sorumluluğu var. Êzidîleri umutsuz, iradesiz, mücadelesiz bırakmak ve kendilerine bağlı bir şekilde yaşamalarını istiyorlar. Öncelikle Êzidîlerin Şengal’e dönmeleri ve yeniden bir yaşam kurmaları çok önemlidir” dedi.
74 fermana rağmen Êzidîlerin boyun eğmediğini vurgulayan Uca, katliamın 9’uncu yılında DAİŞ’in elinde esir olarak tutulan kadınların özgürleştirilmesi için mücadelenin önemine değindi.
BÖLGEDE ÇIKAR ÇATIŞMALARI
Êzidî aktivist Azzat Alsaleem, bölgedeki çıkar çatışmaları nedeniyle Êzidîlerin yaralarının sarılmadığını belirterek, Şengal halkının adalete ihtiyacı olduğunu vurguladı. Soykırım saldırısına neden olan güçlerin yargılanması gerektiğini söyleyen Alsaleem, “Êzidîleri silahsızlandıran ve yüzüstü bırakan pêşmergeler, Hewlêr yönetimi tarafından ödüllendirildi. Şengal'in yeniden inşası için adalete ve hayatta kalanların hem psikolojik hem de fiziksel tedaviye ihtiyacı var. Irak hükümeti sorumluluğunu yerine getirmiyor. Hükümet, vatandaşlarını kurtarmak zorunda. Êzidîleri koruyacak bir Êzidî gücü ve özerkliği olmazsa, birkaç yıl içinde başka bir soykırım kaçınılmaz olacaktır. Êzidîler ne KDP’ye ne de Irak hükümetine güveniyor” diye belirtti.
MA / Berivan Kutlu