AMED - Kürt Edebiyatçılar Derneği Eşbaşkanı Rêdûr Dîjle, “edebiyat toplumun ruhudur” tespitiyle yola çıktıklarına belirterek, yeni dönemde 15 kentte temsilcilik açmayı ve dokümanter çalışması yürütmeyi planladıklarını aktardı.
Darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında Kürt kurumlarının kapısına bir bir kilit vuruldu. Kürt dili ve edebiyatı üzerine önemli çalışmalara imza atan Kürt Yazarlar Derneği de OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatıldı. Kürt dili ve edebiyatının geliştirilmesi için bir araya gelen bir grup yazar, 21 Ocak 2020 tarihinde Kürt Edebiyatçılar Derneği’ni kurdu. Kuruluşunun üzerinden geçen 3 yılda önemli çalışmalar yürüten Kürt Edebiyatçılar Derneği, 10 Haziran’da 2’nci Olağan Kongresi’ni gerçekleştirdi. Kongrede Kürt Edebiyatçılar Derneği Eşbaşkanlığına Fatma Taşlı Tunç ve Rêdûr Dîjle seçildi.
Amed’de kurulan dernek 3 yıl boyunca Kürt edebiyatının gelişmesi, Kürt yazarların anması, Kürt edebiyatı ve cezaevinde edebi ürünler ortaya çıkaran yazarlarla dayanışma gibi birçok proje çalışmasına imza attı. Dernek, yeni dönemde de Kürt edebiyatının tanınması ve geliştirilmesi ile görünür kılınması ve arşivleme çalışmaları planlıyor.
Kürt Edebiyatçılar Derneği Eşbaşkanı Rêdûr Dîjle, edebiyatın önemi, Kürt edebiyatının gelişim sürecini ve dernek olarak yapacakları çalışmaları anlattı.
EDEBİYATIN TOPLUMSALLIĞI
Edebiyatın toplumsal olduğunu dile getiren Dîjle, her inancın, kültürün, paradigmanın, hafızanın bir edebiyatı olduğunu belirtti. Edebiyatın aynı zamanda sosyolojik bir yapısının olduğuna dikkat çeken Dîjle, edebiyatta toplumsallığı yok saymanın mümkün olmadığını ve bu kapsamda kapitalist modernitenin de edebiyata şekil vermeye çalıştığını söyledi. Kapitalist sisteminin kendi ideolojisini yerleştirme kapsamında edebiyatı da bireyselliğe mahkum ettiğini kaydeden Dîjlê, “Özellikle 20’nci yüzyılda postmodernizm akımıyla birlikte sanat, popülerizm ile karşı karşıya kaldı. Edebiyatın toplumsal ruhu katledildi. Halbuki insanlık tarihine bakıldığında, bunun aksini görüyoruz. İnsanlığın tarihinde edebiyat kolektiftir. İnsanlığın var oluşundan bu yana edebiyat da var olmuştur” dedi.
KÜLTÜREL SOYKIRIM POLİTİKALARI
Ezilen ve sömürülen toplumlar açısından edebiyatın çok daha farklı anlamlar taşıdığını vurgulayan Dîjle, “Bu Kürt halkı gibi uluslarda daha başka anlamlar taşır. Kürt halkı, büyük bir kültürel soykırım ile karşı karşıya kalmıştı. Kültürel soykırım ile karşı karşıya kalan ulusların ruhları, ahlakları ve estetiği öldürülüyor. Bir kimsenin ruhu, ahlakı, estetiği öldürülüyorsa, o insan eksik kalır. Bundan dolayı edebiyat çok önemlidir. Edebiyatla topluma, ‘Senin bir kimliğin var, o kimliğini gör ve gereklerini gerçeklerle, hakikatle oluştur’ dersin” ifadelerini kullandı.
DENGBÊJLİĞİN KÜRT EDEBİYATINA KATKISI
Kürtlerin Kasr-ı Şirin Antlaşması sonrası adım adım kültürel soykırımla karşı karşıya kaldığını belirten Dîjle, bunun 20’nci yüzyılda had safhaya ulaştığını ancak Kürtlerin her dört parça Kurdistan’da kendi dilini, kültürünü ve edebiyatıyla yaşadığını söyledi. Kürt halkının kültürünü ve sanatını bugüne getirmesinde dengbêjlik geleneğinin önemli bir katkısı olduğunu vurgulayan Dîjle, şöyle devam etti: “Özellikle Kürt kültürünü ve sanatını sözlü olarak devam ettirenlere büyük bir borcumuz var. Dengbêjler bizim şiirimiz, romanımız, hikâyemiz, aynı zamanda müziğimiz, ritmimiz ve halaylarımız oluyor. Her türlü edebiyatı ve sanatı kendi içerisinde beslemiş. Kendine özgü bir estetikle bunu gerçekleştirmiş. Fiziksel olarak kültürünü geliştirme imkânı olmasa da ruhen üzerindeki saldırıları dengbêjlikle boşa çıkarmıştır. Bugün de kendimizi o sanata dayandırıyoruz ve o hakikat ışığında bir edebiyat oluşturuyoruz. Çok büyük bir külliyat oluşmuş durumdadır.”
GELECEK NESİLLER İÇİN KÜLLİYAT
Kürt edebiyatının bugün yaşadığı eksiklikler ve yetmezliklerin statüsüzlük ve dil üzerindeki baskılardan kaynaklandığının altını çizen Dîjle, “Kürt edebiyatı da çok büyük imkanlara sahip değildi. İmkansızlıklar içerisinde oluştu. Bugün Kürtçe okuma oranı oldukça az ve Kürt yazarların okuyucuları da sınırlıdır. Burada da çok muazzam bir durum ortaya çıkıyor. Kürt edebiyatını oluşturanlar aynı zamanda onu okuyanlardır. Bir yazar düşünün, birçok ürün oluşturuyor, ama okuyanı yok. Başka yazarlar böyle bir durumda edebiyatı bırakır. Ancak Kürtlerde bu durum tam tersidir. Kürtlerin okulları olmasa da Kürtçe okuma oranları çok az olsa da yine de her yıl yüzlerce edebi ürün ortaya çıkarılıyor. İnsan düşünüyor, o kadar edebi ürünler oluşturuluyor, yazılıyor ancak okuyanı yok. Neden? Her ne kadar Kürt yazarların okuyucuları olmasa da gelecek nesiller için bir külliyat oluşturmaya çalışıyorlar. Gelecek nesiller bu külliyat üzerinden birçok şeyi ortaya çıkaracak. Bunun yanı sıra yoğun bir okuyucu kitlen olmadığında, kişi edebi yönünün hangi aşamada olduğunu da göremiyor. Ama bazı Kürt yazarların oluşturduğu edebi ürünler, dünyaca ünlü yazarların edebi ürünlerinden eksik kalır yanı yok. Statüsüz olmanın şansızlığı var ama ona rağmen yaratmaya devam ediyorlar” diye belirtti.
EDEBİYATIN RUHUNUN GÖRÜNÜRLÜĞÜ
Kürt Edebiyatçılar Derneği’nin Kürt edebiyatının gelişmesi ve yazarlara destek için kurulduğunu anımsatan Dîjle, derneğin pandemi döneminde kurulması ve sonrasında gelişen kapanmalarla birlikte istedikleri çalışmaları yapamadıklarını ancak belli bir aşama kaydettiklerini söyledi. Kongreyle birlikte eksik kaldıkları alanları güçlendirmeyi planladıklarını vurgulayan Dîjlê, “Yeni kongrede ‘Edebiyatın toplumun ruhu’ tespitini yapmıştık. Dernek olarak o ruhu daha görünür kılmak istiyoruz. Kürt toplumu ve ulusunun kendi edebiyatını, çalışmalarını daha iyi tanıması ve gelişimini görmesi için çalışmalarımız olacak” diye konuştu.
15 KENTTE TEMSİLCİLİK AÇILACAK
İlk olarak derneğin üye sayısını arttırmak ile işe koyulduklarını belirten Dîjle, derneğin üye sayısını bir ay içerisinde iki katına çıkardıklarının bilgisini paylaştı. Bunun yanı sıra hem derneğin hem de Kürt edebiyatının görünür olması için farklı kentlerde temsilcilik açmayı planladıklarını söyleyen Dîjle, “Bu kapsamda farklı kentlerde yüze yakın kişiyle temasa geçtik. Temasa geçtiğimiz kişilerde bu çalışmaları yürütme iradesi gösterdi. Bu kapsamda yürüttüğümüz çalışmalar kapsamında 15 kentte arkadaşlarımız temsilcilik için hazırlanıyor. Bunlar arasında Ankara, İstanbul, Bursa gibi kentler de var. Sonrasında bunu mekânsal olarak genişleteceğiz. Amed’i de bir merkez haline getirmeyi hedefliyoruz” dedi.
VERİ VE DOKÜMANTER ÇALIŞMASI
Dernek bünyesinde 3 ayrı komisyonla çalışmalara başladıklarını vurgulayan Dîjle, şu bilgileri paylaştı: “Bu komisyonlardan biri veri ve dokümanter çalışması yürütecek. Bu komisyon ile arşiv oluşturmaya çalışacağız. Arşivsiz bir çalışma yürümez. Kurdistan’ın 4 parçasında, Avrupa’da ve diğer ülkelerde ne kadar Kürt yazar varsa, onların tespit edilmesi ve onların doğum tarihinden yaşamı boyunca hangi çalışmaları yaptığına dair verileri toparlamaya çalışacağız. Çalışma tamamlandıktan sonra kamuoyuna açacağız ve bundan faydalanmak isteyenler, çalışma yürütmek isteyenler yararlanabilecek. Kürt Kadın Edebiyatçılar Komisyonu da ne kadar Kürt kadın yazar varsa onlarla temasa geçip, kadının kalemini daha görünür kılmaya çalışacak. Cezaevinde bulunan Kürt yazarlara dair komisyonumuzda, cezaevleriyle her türlü teması oluşturarak, dışarıda onların sesi olmaya çalışacak. Onlar için eylemler yapmak, çalışmalarına her türlü desteği verebilmek, cezaevinde oluşturulan edebi ürünleri daha görünür kılmak istiyoruz. Cezaevinde yazılan edebi ürünler, Kürt edebiyatının önemli bir kısmını oluşturuyor. Direniş edebiyatıdır. Kürtler yıllardır hakları ve statüsü için bedel veriyor ve bu direniş önemli bir yer tutuyor. Bu anlamda cezaevinde bulunan yazarların edebi ürünleri bizim için önemli bir yer tutuyor.”
‘KİMLİĞİMİZ DİLİMİZİN KODLARINDA SAKLI’
Tüm bu çalışmalar kapsamında derneğin aktif bir şekilde çalışmalarını sürdüreceğini dile getiren Dîjle, “Bu kapsamda bazı projeler ve planlar için uluslararası ilişkiler geliştirmeye başladık. Kürt edebiyatını daha görünür hale getirmeyi hedefliyoruz. Edebiyat, Kürt ulusu için önemlidir. Edebiyat içerisinde hakikatini görebiliyorsun. Edebiyattan izole bir ulus, hiçbir zaman kimliğini bulamaz. Kimliğimiz, dilimizin kodlarında saklıdır. Bu kodları kendi edebiyatımızı okuyarak görebiliriz” şeklinde konuştu.
MA / Berivan Altan - Bazid Evren