İSTANBUL - Deprem bölgesinde halkın yaralarını saran Mor Dayanışma üyesi Aslı Elibol, cinsel sağlık, hukuk ve psikososyal atölyelerle dayanışmayı sürdürdüklerini söyledi.
Mereş Bazarcix (Pazarcık) merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 kenti etkileyen deprem sonrası halkın yaşadığı sorunlar, 5 ay geçmesine rağmen devam ediyor. Barınma başta olmak üzere birçok sorunu çözülmeyen depremzedeler, yaralarını sarmaya çalışıyor. Depremin ardından bölgede dayanışma kapsamında çalışmalara başlayan Mor Dayanışma, yardımlarda bulunuyor, çeşitli etkinlikler gerçekleştiriyor. Mor Dayanışma üyesi Aslı Elibol, deprem sürecinde yaşananları değerlendirdi, yürütülecek çalışmaları anlattı.
‘HALKIN ÖFKESİ DİNMEDİ’
Depremin ilk gününden bu yana Hatay’da kadınlarla dayanışma içerisinde olduklarını aktaran Elibol, Hatay'ın Samandağ Serinyol, Sevgi Parkı ve Harbiye olmak üzeri dört noktada Mor Dayanışma Kadın Çadırı kurduklarını söyledi. Elibol, “Depremin yaşandığı ilk günlerden şua ana kadar deprem bölgesindeki kadınlarla bir arada olmaya çalıştık. Depremin ilk olduğu gün hemen seferber olduk, öncelikle kadın ve çocukların ihtiyaçlarına yönelik yardım kolileri hazırlamaya başladık. Gönüllü arkadaşlarımız sürecin başından beri dönüşümlü olarak gidip geldiler. Burada kadınların sorunlarını dinledik, yaşadıkları mağduriyetin yanı sıra çadırlarda yaşadıkları şiddet ve sömürüye ilişkin neler yapabileceğimizi sorduk. Depremin yaşandığı ilk hafta devlet deprem bölgesine hiç uğramadı. Halk ve kendi imkanlarıyla seferber oldu, yaralarını sarmaya çalıştı. Mor Dayanışma olarak ilk günden bu yana deprem bölgesindeydik” şeklinde konuştu.
Elibol, “Halk dışarıda ve çadırlarda kalarak kendi imkanlarıyla güvenli bir alan oluşturmuştu. AKP iktidarı halkın isteklerine gözünü, kulağını kapattı. Halkın öfkesi hala dinmedi” dedi.
SU SORUNU SÜRÜYOR
Depremin üzerinden 5 ay geçmesine rağmen hala çadırda kalan çok büyük bir kesim olduğuna dikkat çeken Elibol, “Halk yavaş yavaş hasarsız ya da az hasarlı evlere geçmeye başladı. Fakat hala çok büyük bir kesim geceleri evlerine giremiyor. O yüzden çadırda ya da konteynırlarda kalıyor. Yol kenarında veya kendi imkanlarıyla kurdukları çadırlarda kalan halk, içme suyu bulamıyor. Hala içme suyu bulunmasında büyük zorluklar yaşanıyor. Şuan burada kullanılan suyun kullanılabilirliği tartışmalı, çünkü deprem döneminde kanalizasyon boruları patlamıştı ve içme suyuna karışmıştı. Bu boruların tamir edilip edilmediği bilinmiyor. Havalar çok sıcak olduğu için buradaki insanlar gündüz çadırlarda duramıyor. İnsanlar serinlemek için çadırın dışında, gölge yerlerde kalıyor ama bu bir çözüm değil. Onun dışında şuan büyük bir yıkım söz konusu. Ağır hasarlı evlerin yıkılmasıyla birlikte moloz döküm alanları oluşmuş durumda. Bu molozların zeytin ve tarım alanlarına dökülmesi, çok büyük bir tehlike yaratıyor. Çünkü insanların beslendiği sebze ve meyveleri zehirliyor” diye anlattı.
PSİKOSOSYAL DESTEK ATÖLYELERİ
Depremin ilk zamanlarında kadınlarla yaptıkları atölyelerde daha çok maddi yardımlara ihtiyaç duyulurken, sonraki süreçte psikolojik desteğe ihtiyaç duyduklarını söyleyen Elibol, “Mor Dayanışma olarak daha çok kadın atölyeleri kurduk. Bu atölyelerde kadınların yaşadığı sorunları dinleyerek, çözümüne dair konuştuk. Daha sonra buraya gelen gönüllü psikolog ekipleriyle ortaklaşarak ilerlediğimiz, psikososyal destek atölyeleri yaptık. Onun dışında ortaklaşarak ilerlediğimiz cinsel sağlık atölyeleri yaptık. Cinsel sağlık atölyesiyle kadınların hiç konuşmadığı olaylara girmeye çalıştık. Belki hayatında hiç konuşmadığı bir şeydi ve biz mümkün olduğunca onlarla konuşmaya çalıştık. Herhangi bir problem olduğunda bunu bize söyleyip, kendileri de çözüm önerileri sunabiliyor. Yakın zamanda İstanbul Sanat Komisyonu’ndan bir arkadaşla birlikte dans atölyesi yaptık. Mümkün olduğunca ihtiyaca göre atölyeler düzenlemeye devam ediyoruz” diye belirtti.
HUKUK ATÖLYELERİ
Köylerde ihtiyaçlara temelinde etkinlikler ve atölyeler gerçekleştirdiklerini kaydeden Elibol, çalışmaları şöyle anlattı: “Psikososyal destek çalışmalarında halk buluşmaları taleplerinin ortaya çıktığını gördük. Sosyalist kesimlerle hukuk atölyeleri yaptık. Halkın özellikle hasar tespit konusunda haklarını arama noktasında dayanışmaya ihtiyaçları olduğunu tespit ettik. Çünkü hasar tespit konularında çok fazla yanlış raporlar ortaya çıktı. Ve halk tam olarak ne olduğunu bilmiyordu.”
‘İSTİMLAKA KARŞI DİRENİŞ VAR’
Depremin ardından köylerin kamulaştırılmasına karşı köylülerin yürüttüğü bir direniş olduğunu aktaran Elibol, “Arap Alevi’si köyü olan Dikmece’de, 4 etaptan oluşan hukuksuz kamulaştırmaya karşı köylüler direniyor. Dikmence köylüleri istimlak kararını tanımadıklarını ve köylerini asla terk etmeyeceklerini söyledi. Halk kendi topraklarını, zeytinliklerini ve tarım alanlarının yüzyıllar önce atalarından kaldığını ve asla terk etmeyeceklerini söylüyor. Bizde Mor Dayanışma olarak istimlak ile ilgili hukuk atölyesi düzenledik. Burada halkın neler yapması gerektiği, haklarının ne olduğuna dair konuştuk. Hukuk mücadelesinde yanlarında olduğumuzu söyledik. Kadınlarla, halkla büyük bir dayanışma içindeyiz” diye belirtti.
MA / Esra Solin Dal