İSTANBUL - KNK Eşbaşkanı Ahmed Karamus, ikinci bir Lozan sürecinin yaşanmaması için Kürt birliğinin sağlanması gerektiğini belirterek, “Kürt toplumunun her alandaki temsilcilerine çağrımız; mutlaka birliğimizi sağlamalıyız” çağrısı yaptı.
Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) öncülüğünde Kurdistan’ı dört parçaya bölen Lozan Antlaşması’nın yüzüncü yılında 600'ü aşkın delegenin katılımıyla “Büyük Lozan Konferansı” düzenlendi. Antlaşmanın imzalandığı Lozan’da düzenlenen konferansın sonuç bildirgesinde, Kürtlere dönük imha ve inkar konseptinin başlangıcı olan Lozan Antlaşması reddedilerek, Kürtlerin ulusal birliğinin sağlanması gerektiğine işaret edildi. Lozan Antlaşması’na dair üç temel alanda kararların alındığı bildirgede, Kurdistan'ın uluslararası statüye kavuşması ve uluslararası alanda tanınması ile Kürt halkına yönelik “suç” işleyen ülkelerin uluslararası mahkemelerde yargılanması başlıkları öne çıktı.
Konferansa öncülük eden KNK’nin Eşbaşkanı Ahmet Karamus, ikinci yüzyılda Kürtlerin geleceği, bu kapsamda konferansta yürütülen tartışmalar, Kürtlerin ikinci yüzyılda tutumu ve alınan kararlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ahmed Karamus
LOZAN'IN SONUÇLARI
Konferansın Kurdistani bir niteliğe sahip olduğunu vurgulayan Karamus, önemli mesajların verildiğini kaydetti. Konferansın ilk gününde Lozan’ın Kürtler açısından sonuçlarının ele alındığını belirten Karamus, ikinci yüzyıla dair tutum alındığını söyledi. Konferansta Lozan’ın Kürtlerin temsiliyeti ve iradesi dışında, kimliği inkar edilen, katliam ve zorla göç ettirme sonuçlarını doğurduğu tespitinin öne çıktığını ifade eden Karamus, “Konferansta herkes Lozan Antlaşması’nı kabul etmediklerini, reddettiklerini belirtti. Aynı şekilde antlaşmaya taraf olan devletlere sömürgeci statüsü verilerek, yapılan haksızlıkları meşrulaştırdıkları mesajı verildi” dedi.
ULUSAL BİRLİK ÇABASI
Karamus, Kürt halkının eşitliği ve özgürlüğü noktasında birçok talebin sonuç bildirgesine yansıdığını vurguladı. Bu taleplerle beraber kamuoyuna önemli ölçütte mesajlar verdiklerini ifade eden Karamus, en temel mesajın ise Kürtlerin ulusal birlikteliğe yönelik ortaya koyduğu çaba olduğunu kaydetti. Karamus, “Kürtler bu yüz yıllık süreç içerisinde Lozan’ı hiçbir şekilde bunu kabul etmedikleri ve kabullenmeyeceklerini isyanlarla, serhildanlarla ortaya koydu. Kürtler bugün de aynı tutumla Lozan’ı kabul etmediklerini söylüyor. Kamuoyuna duyurduğumuz sonuç bildirgesinden de anlaşılacağı üzere, gerekirse Kürt halkının ulusal hakları, kimliği, kültürü, tarihi, dili ve Kurdistan’ın belli bir statüye kavuşmasına dek mücadelenin devam ettirileceğini açık bir şekilde ifade ettik” diye belirtti.
KÜRT HALKININ STATÜSÜ
Kurdistan'ın paylaşıldığı ülkelerde Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkını elde edebilmesi için devletlerarası kuruluşların Kürtlerin taleplerine destek olması gerektiğinin altını çizen Karamus, “Geçmişten bu yana Kurdistan’ın dört parçasındaki egemen devletlerin kendi aralarında yaptıkları anlaşmalarla, Kürtleri nasıl ezeceklerini, elde ettikleri statüyü nasıl geri alacaklarını ve Kürt özgürlük hareketinin mücadelesini nasıl çökerteceklerini kararlaştırdılar ama Kürtler yüzyıl önceki Kürtler değildir. Kürtler artık siyasal ve ulusal bir uyanışa sahip durumdalar. Belli bir mesafeyi kat etmiş ve önemli birçok kazanımları mevcuttur. Dolayısıyla dünya da artık bunu görmeli ve Kürt halkının muhatap alınarak Kurdistan’ın dört parçasında belli bir statüye kavuşulmasının önü açılmalıdır” diye belirtti.
DİPLOMATİK İLİŞKİLER
Karamus, Kurdistan’ı dört parçaya bölen egemen devletlerin Kürt halkına karşı işledikleri suçlardan dolayı uluslararası mahkemelerde yargılanması için çaba sarf edeceklerini ifade etti. Karamus, antlaşmaya taraf diğer devletler ile bu noktada diplomatik ilişkiler kuracaklarını söyledi. Karamus, “İşgalci devletler uluslararası kararlarla yasaklanmış kimyasal silahlar ile son yıllarda Kürt halkına karşı topyekûn bir savaş başlatmış durumdalar. Biz bunun önlenmesi ve bu işgalci mekanizmaya artık son verilmesi gerektiği noktasında uluslararası kurumlara bir çağrıda bulunduk. Gerekiyorsa Birleşmiş Milletler, benzeri kurum ve kuruluşlar nezdinde çalışmalar başlatacağız. Örneğin geçmiş yıllarda Uluslararası Ceza Mahkemesi öncülüğünde Yugoslavya, Kosova, Sırbistan, Hırvatisan gibi ülkelerin yargılama süreçleri oldu ve hatta ceza alan devlet yöneticileri de o mahkemelerde yargılandılar” hatırlatmasında bulundu.
KADIN ÖNCÜLÜĞÜNDE MÜCADELE
Karamus, bildirgede Kürt halkının ulusal birlikteliğine ilişkin açıklanan maddelerin yanı sıra kadın özgürlüğü ve eşitliği maddesinin öne çıktığını, bunun aynı zamanda öncelikli taleplerin başında geldiğini söyledi. Karamus, şöyle konuştu: “Eğer Kurdistan toplumunun yüzde 50’si kadın ise, Kurdistan’da kadınlar kendi sesini, iradesini, kimliğini kazanmadığı sürece herhangi bir mücadelenin kazanımı söz konusu olamaz. Kurdistan’ın özgürlüğü, statüsü ve demokratik bir toplumun inşa edilmesi, Kürt kadınının özgürleşmesi ile doğrudan bağlantılıdır. Kürt kadını kendi emeği, mücadelesi ve kimliği ile büyük kazanımlar elde etti. Kurdistan ulusal kurtuluş mücadelesi büyük ölçüde Kürt kadınlar öncülüğünde yürütülüyor. Bu anlamda kadın ile erkek aynı oranda eşitlik ve özgürlüğe sahip olmalıdır. Bu da bizim lütfedeceğimiz bir şey değildir, çünkü Kürt kadınlar kendi kimliği ve varlığına sahip çıkıyor, mücadeleye öncülük ediyor.”
DÖRT PARÇADAN LOZAN KOMİSYONU
Sonuç bildirgesiyle ortaya koydukları taleplerinin yerine getirilmesi için bir komisyonun kurulacağını aktaran Karamus, “Bu koordinasyon, Kurdistan’ın dört bir parçasında ve toplum temsilcileri arasında bu niteliğe layık olabilecek ve bu istemlere cevap verebilecek kişilerden oluşacak. Mutlak anlamda Kurdistan’ın dört bir parçasındaki temsilcilerin katılımıyla olacak. Şuan da önümüze koyduğumuz çalışmaların sürekliliğini kılacağız. Eğer 2023 yılı sonuna kadar biz bu koordinasyonu ortaya çıkarırsak, kuşkusuz çok başarılı olacaktır. Tabi bu komisyonların BM ve uluslararası kuruluşlar nezdinde de çalışmaları olacaktır” diye belirtti.
YENİ DÖNEM YOL HARİTASI
Yeni dönemde ortaya koyacakları yol haritasında Kürtlerin ulusal birlikteliğine yönelik çalışmalarına ağırlık vereceklerini dile getiren Karamus, “Kürtlerin ulusal birlikteliğini sağlama noktasında Kurdistani yapılarla adımlar atarak, aktif ve dinamik çalışmalar yürüttük. Bundan sonraki süreçte halkımıza çağrımız, ikinci bir Lozan’ı yaşamamak için ulusal birliğine yönelik ulusal stratejiyi savunma ve böyle bir stratejinin etrafında ortak hedeflere kilitlenmek için mutlak anlamda birliği sağlamalıyız. Bu birlik sağlanmadığı sürece, ikinci Lozan’ı yaşama tehlikemiz büyüktür. Kürt toplumunun her alandaki temsilcilerine çağrımız, mutlaka birliğimizi sağlamalıyız” dedi.
MA / İbrahim Irmak