ÊLIH - Özgür Halk Dergisi Êlih Temsilcisi Çetin Abayay’ın katledilmesinin üzerinden 31 yıl geçti. Abla Rahime Abayay, "Kardeşim ölümü bile bile gazetecilik yaptı. Onurlu gazeteciler hep var olacak" dedi.
Gözaltı, tutuklama, şiddet ve katliamlara karşı geri atmayan Özgür Basın çalışanlarından Çetin Abayay’ın katledilmesinin üzerinden 31 yıl geçti. Henüz 23 yaşında katledilen Özgür Halk Dergisi Êlih Temsilcisi Abayay’ın katilleri ise aradan geçen 31 yılda bulunmadı. Gazetecilerin sokak ortasında katledildiği ve işkencelere maruz bırakıldığı bir dönemde gazeteciliğe başlayan Abayay, 16 yaşında lise öğrencisiyken "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla gözaltına alındı. 6 ay boyunca Siirt İl Jandarma Komutanlığı’nda tutulup işkence gören Abayay, tutuklandıktan sonra Diyarbakır Cezaevi'ne gönderildi. Yaklaşık 5 ay burada tutuklu kalan Abayay, tahliye edildikten sonra Özgür Halk’ta çalışmaya başladı. Bu süreçte bir kez daha tutuklandı ve Siirt E Tipi Cezaevi’nde 2 yıl kaldı. Ancak tahliye edildikten sonra kaldığı yerden devam etti. Sürekli "seni öldüreceğiz" şeklinde tehdit edilen Abayay, Hizbullah ile devlet ilişkilerini ortaya çıkarması ardından katledilen Yeni Ülke gazetesi muhabiri Cengiz Altun’un katledilmesinden 5 ay sonra 29 Temmuz 1992’de evine döndüğü sırada uğradığı silahlı saldırı sonrasında yaşamını yitirdi.
Rahime Abayay
SUSURLUK RAPORUNDA İSMİ YER ALDI
Katledilen Abayay cinayeti Ağustos 2008’de yeniden gündeme geldi. Dönemin Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun yayımladığı Susurluk Raporu'nun "devlet sırrı" olduğu gerekçesiyle yayımlanmayan sayfalarının Ergenekon İddianamesi'ne girdiği iddia edildi. Raporda katledilen gazeteciler Hafız Akdemir, Yahya Orhan, Mecit Akgün, Burhan Karadeniz, Halit Güngen, İzzet Keser, Cengiz Altun ile Çetin Abayay’ın isimleri yer aldığı öne sürüldü. Ancak JİTEM tarafından işlenen bütün cinayetler gibi katledilen Kürt gazetecilerin de failleri bulunamadı.
ANNE ADALET ARARKEN YAŞAMINI YİTİRDİ
Babası Mehmet Abayay, 12 Eylül Askeri Darbe döneminde girdiği cezaevinde gördüğü işkenceler sonrasında yaşamını yitirirken, annesi Saliha Abayay, oğlunun faillerinin bulunması ve adalet mücadelesini yürütürken yaşamını yitirdi. Abayay’ın kalemini ise özgür basın geleneğinin yürütücüleri baskı, gözaltı, katliam ve tutuklamalara karşıda bugün hakikat arayışçılığını sürdürüyor. Abayay’ın mücadelesini ablası Rahime Abayay anlattı.
‘GERİ ADIM ATMADI’
Abla Rahime Abayay, devletin baskı ve işkence politikalarıyla 12 Eylül Askeri Darbe döneminde karşılaştıklarını babası Mehmet Abayay’ın cezaevinde uzun süre kaldığını ve tahliyesinden kısa bir süre sonra yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Abayay, “Daha lise yıllarında Kürt özgürlük mücadelesiyle tanıştı. Halkının özgürlüğü için elinden gelen her şeyi yapmaya çalıştı. Yürüttüğü mücadeleden dolayı daha lise yıllarında birçok kez gözaltına alındı, işkencelere maruz kaldı, defalarca tutuklandı. Ama tüm bunlara rağmen mücadelesinden geri adım atmadı ve kararlılıkla sürdürdü” dedi.
‘TEHDİTLERE RAĞMEN GAZETECİLİK YAPTI’
1990’lı yıllara geldiklerinde artan baskılarla birlikte evlerinin sürekli basılmaya başlandığını ifade eden abla Abayay, kardeşinin lise öğrenimini bitirdikten sonra ise, gazeteci olmaya karar verdiğini, gazeteciliğe başlaması ile birlikte kardeşinin Cengiz Altun’la çalıştığını söyledi. Altun'un öldürülmesinin ardından kardeşinin “Özgür Halk Dergisi’nin Êlih gibi bir kentte nasıl bürosu olmaz” diyerek, sorumluluk aldığını kaydeden Abayay, “Çetin her gün önce büroyu açar. Sonrasında kapı kapı dolaşarak gazetenin dağıtımını organize ederdi. İnsanların sabah evden çıkarken birbirleriyle bir daha hiç görüşmeyecek gibi vedalaşarak ayrıldıkları yıllarda kardeşim, Kürt halkının bilgilenmesi ve yaşananlardan haberdar olması için gazeteci oldu. Çok tehdit aldı. Eve sessiz telefonlar ediliyordu. Biz açtığımızda konuşmadan bekleniyordu. Kardeşim telefonu açtığında ise tehditler ediliyordu. Buna rağmen geri durmadı ve gazetecilik yaptı” sözleriyle anlattı.
‘MÜCADELESİ DEVAM EDİYOR’
Kardeşinin planlı bir şekilde katledildiğinin altını çizen Abayay, “Saldırı dün gibi hatırımda” diyerek, o gün yaşananları şöyle anlattı: “Evimizin olduğu cadde kamyon ile kapatılmıştı. Daha sonra silah ile vuruldu. Onu hastaneye kaldırdık, ancak kurtaramadık. Uzun süre hukuk mücadelesi verdik. Failleri ortaya çıkartılmak istenmedi. Susurluk raporlarında kardeşimin de adı geçti. Bunlara rağmen gerçekler ortaya çıkartılmadı. Ama bir gerçek var; o da kardeşimin yürüttüğü mücadele bugün de devam ettiriliyor.”
‘ADALET SAĞLANAMADI’
Abayay’ın faillerini ararken 2017’de yaşamını yitiren annesi Saliha Abayay’ın vasiyetinin oğlunun kaleminin yerde kalmaması ve faillerin bulunması olduğunun altını çizen Abayay, “Annem Cumartesi günleri elinde abimin fotoğrafı ile adalet aradı. Ancak o adalet bir türlü sağlanmadı. Oğlunun acısı ile yaşama veda etti” dedi.
‘ONURLU GAZETECELİR HEP OLACAKTIR’
Kürt gazetecilere yönelik baskıların dünden bu güne halen devam ettiğine dikkat çeken Abayay, “Kardeşim zorlu dönemlerde ölümü bile bile gazetecilik yaptı. Bugün de olsa aynısını yapacaktı. Bugün O’nun mücadelesini sürdüren onurlu gazeteciler var. Bu halka dönük baskılar sürse de, bu baskıları ortaya çıkaracak ve onlara karşı mücadele edecek onurlu gazeteciler de hep olacaktır” dedi.
MA / Fethi Balaman