HABER MERKEZİ - İHD ve kayıp yakınları Amed, Êlih ve İzmir'de yaptıkları eylemlerde, bedeni zırhlı araç arkasında sürüklenen Mesut Dündar’ın, silahlı saldırıda katledilen Özgür Halk Êlih Temsilcisi Çetin Abayay’ın ve kaçırılıp katledilen HEP Amed İl Başkanı Vedat Aydın'ın faillerini sordu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eylemlerinin 754’üncü haftasında Rezan (Bağlar) ilçesindeki Koşuyolu Parkı’nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankartın açıldığı eyleme, sivil toplum örgütü temsilcileri ve kayıp yakınları katıldı. Açıklama öncesi konuşan İHD Amed Şube Başkanı Abdullah Zeytun, “Türkiye’de Kürt meselesi başta olmak üzere tüm sorunların diyalogla çözülmesi gerekir” dedi.
Bu haftaki eylemde 1992 yılının Temmuz ayında Şirnêx’in Cizîr ilçesinde katledilen Mesut Dündar’ın hikayesi paylaşıldı. Hikayeyi İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Fırat Akdeniz okudu.
ZİHİNSEL ENGELİNE RAĞMEN GÖZALTINA ALINDI
Akdeniz Dündar’ın hikayesini şu sözlerle aktardı: “Mesut Dündar, Şırnak’ın Cizre ilçesinde ikamet ediyordu. Çocukken menenjit hastalığına yakalanmış ve maddi imkânsızlıklar nedeniyle tedavi olmadığı için zihinsel engelli olarak yaşamanı sürdürmek zorunda kalmıştı. Dündar, Cizre ilçesinde yapılan gösterilerde sarı, kırmızı, yeşil flamaları taşıdığı için 3 kez gözaltına alınmış ve yoğun işkencelere maruz kalmıştı. 1992 yılının Temmuz ayında Cizre Emniyeti’ne bağlı polisler, ailesi ile birlikte yaşayan Mesut’un evine baskın yapmış ve aileye; ‘Mesut’u Elazığ akıl hastanesine götürmek için geldiklerini’ söyler. Polisler, Mesut ve babasını evden alarak götürür. Daha sonra Mesut’u Cizre Hastanesine yatırırlar. Ancak Mesut, korkup hastane camından atlayarak kaçar.
CENAZESİ ZIRHLI ARAÇ ARKASINDA SÜRÜKLENDİ
Polis, 3 gün boyunca Mesut’un babasını da yanlarına alarak civar köylerde Mesut’u arar. Mesut’u bulamayan polisler, babasını 3 gün boyunca yoğun işkenceden geçirir. Baba, oğlunu getireceğine dair söz verince polislerce serbest bırakılır. Mesut’un ailesini telefonla aradığı günlerden bir gün, polisin eve baskın yapmaması üzerine aile Mesut’un yakalandığını düşünür. 6 Eylül 1992 tarihinde Mesut’un cenazesi, Sulak köyü Şeyh su değirmeninin yanında elleri arkadan bağlı boğulmuş bir halde bulunur. Sulak köyünde olayı gören çok sayıda görgü tanığının beyanlarına göre; Mesut’u olay yerine biri polis 3 silahlı sivil giyimli kişi getirir. Daha sonra olay yerine gelen askerler, cenazenin altında bir bubin tuzağı olabileceği gerekçesiyle Mesut’un cenazesini zırhlı personel aracının arkasına bağlar ve sürükler.
AİHM TÜRKİYE’Yİ MAHKUM ETTİ
Özgür Gündem gazetesinin 19 Kasım 1992 tarihli manşet haberinde ‘insanlık sürükleniyor’ fotoğrafı uzun yıllar unutulmadı. Dündar’ın cenazesinde yoğun işkencelerden kaynaklı, kesiğe bağlı çok sayıda yara izine rastlandı. Daha sonra cenaze ailesine teslim edildi.
Mesut’un infazıyla ilgili savcılık, ailenin ifadesine başvurmaz. Sadece baba ve oğlunu gözaltına alan polis, babaya ‘Düşmanınız var mıydı? Kimden şüpheleniyorsunuz? şeklinde sorular sorar. Aile, 13 Eylül 1994 tarihinde Cizre Cumhuriyet Savcılığı’na yazılı başvuruda bulunur. Cizre Cumhuriyet Savcılığı, 12 Nisan 1996 tarihinde ailenin ifadesine başvurur. İfade başvurusunun nedeni, davanın 3 Mart 1995 tarihinde AİHM Komisyonuna başvurulmuş olmasıydı. Göstermelik bir soruşturma yapıldığı anlaşılır. AİHM, 2005 Yılında Mesut Dündar davasında ‘yaşam hakkı ihlalinden’ Türkiye’yi mahkûm eder.”
Hikayenin okunmasının ardından oturma eylemi yapıldı.
ÊLIH
Êlih’te İHD ve kayıp yakınları, eylemlerinin 590’ıncı haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartının açıldığı eyleme, kayıp yakınları, insan hakları savunucuları, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Êlih Şubesi üyeleri, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) Şubesi yöneticileri katıldı. Eylemde konuşan İHD Êlih Şubesi Yöneticisi Abdurahim Boğa, kayıpların akıbetinden sonuç alınıncaya dek mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
Eylemde, 29 Temmuz 1992 tarihinde 3 kişinin silahlı saldırısında yaşamını yitiren Özgür Halk Êlih Temsilcisi Çetin Abayay’ın hikâyesi anlatıldı. Boğa, Abayay’ın hikayesini şöyle anlattı: “Çetin Abayay, 1992 yılının Mayıs ayı başlarında Özgür Halk’ın Êlih temsilcisi olarak çalışıyordu. Defalarca gözaltına alındı, 29 Temmuz’da saat 19.30'da evine giderken saldırıya uğradı. İkisi 18-19 yaşlarında, biri 25 yaşlarında olan 3 saldırgan, daha sonra yanındaki arkadaşına da ateş etmek istedi ama silahları tutukluk yapınca kaçtılar. Kurşunlanarak ağır yaralandı, Batman Devlet Hastanesi’ndeki ilk müdahalenin ardından kaldırıldığı Diyarbakır Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 30 Temmuz günü yaşamını yitirdi.”
Açıklama , oturma eylemi ile sona erdi.
İZMİR
İHD İzmir Şubesi de, 2 haftada bir "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" talebiyle gerçekleştirdiği eylemi bu hafta da sürdürdü. Açıklamada, “Kayıplar vicdandır sahip çık" ve "Failler belli kayıplar nerede?" pankartları açıldı. Bu hafta, 5 Temmuz 1991'de kaçırılıp katledilen Halkın Emek Partisi Amed İl Başkanı Vedat Aydın'ın akıbeti soruldu. Basın metinin okuyan İHD İzmir Şubesi Sekreteri Ali Aydın, Vedat Aydın'ın 5 Temmuz 1991 tarihinde, gece yarısı silahlı, elinde telsiz bulunan ve kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce “ifaden alınacak” denilerek götürüldüğünü aktardı. Ailesi ve avukatlarının girişimlerine karşılık, gözaltına alındığının kabul edilmediğini kaydeden Aydın, "Bu dosyada failler isim isim, adres adres belli, failler yargılansın. Cezasızlık zırhıyla korunma son bulsun" diye konuştu.