RIHA - Pirsûs Katliamı’nda yakınlarını kaybedenler 8 yıldır gerçek faillerin bulunması için mücadele veriyor. Katliamda annesini yitiren Yasemin Boyraz, “Annemi 31 yaşında kaybettim, kendimi hala 31 yaşında görüyorum, büyümedim” dedi.
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla Kobanê’deki çocuklara oyuncak götürmek için 20 Temmuz 2015'te Riha’nın Pirsûs ilçesindeki Amara Kültür Merkezi bahçesinde bir araya gelen gençlere yönelik DAİŞ'in gerçekleştirdiği bombalı saldırının üzerinden 8 yıl geçti. Katliamda 33 kişi yaşamını yitirirken, 100’ün üzerinde kişi de yaralandı. Katliama dair 22 Ekim 2021’de görülen 21’inci duruşmada, mahkeme heyeti hiçbir zaman mahkeme salonuna getirilmeyen tek tutuklu sanık Yakup Şahin’e 34 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Yargılama firari sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Balı yönünden devam ediyor.
33 gencin yaşamını yitirmesinin üzerinden iki ay geçince, katliamcılardan hesap sormak ve katledilenleri unutturmamak için Suruç Aileleri İnisiyatifi kuruldu. Dava ile ilgili yapılan bütün yargılamalara katılım sağlayan aileler, bütün engellemelere karşı hiçbir sanığın getirilmediği mahkeme salonlarından adalet taleplerini 8 yıldır dillendiriyor. Riha’nin Curnê Reş (Hilvan) ilçesinde, cezaevi kampüsünden görülen bütün duruşmalara aileler yaz-kış demeden katılım sağladı. Faillerin cezalandırılmasını isteyen aileler, adalet taleplerini dile getirdikleri için “sanık” durumuna geçti. DAİŞ’in düzenlediği canlı bomba saldırısında yaşamını yitiren 33 kişi hakkında Urfa 5’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 21’inci duruşmasında mahkemeye tepki gösteren 9 kişi hakkında dava açıldı. İddianamede Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Başkanı Şahin Tümüklü, Suruç’ta yaralanan Çağla Seven, Koray Türkay, Suruç’ta katledilenlerin aileleri Feti Aydın, Sultan Yıldız, Mehmet Özkan, Özgen Sadet, Yusuf Yurtgül, Yasemin Boyraz’ın mahkeme heyetine “hakaret” ettikleri iddiası ile TCK 125 (üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır) ile cezalandırılmaları talep edildi.
Adalet ararken “sanık” durumuna düşürülen, katliamda oğlu Çağdaş Aydın’ı yitiren ve kendisi de yaralanan Feti Aydın ile katliamda annesi Bahar Nazegül Boyraz'ı yitiren Yasemin Boyraz, 8 yıldır gerçek faillerin korunduğunu söyledi.
‘HER ŞEY BELGELERLE ORTADA’
Mahkeme salonlarından bu güne kadar talep ettikleri hiçbir talebin kabul edilmediğini söyleyen Suruç Aileleri İnisiyatifi üyesi Feti Aydın, “Dile kolay 8 yıl geçti, ancak davamız ile ilgili fazla bir ilerleme olmadı. Bizim, avukatların çeşitli talepleri oldu, bu talepler dillendirildi her duruşma. Her duruşma kayıp kamera görüntülerinin niçin ortaya çıkarılmadığını sorduk. Sakalı kesilerek arka kapıdan bırakılan, çantasından IŞİD bayrağı çıkan motosikletli Abdullah Ömer Aslan’ın neden yargılanmadığını sorduk. Bu davanın yerinden saymasının nedeni taleplerimizin görmezden gelinmesidir. Avukatlar her şeyi belgeler ile ortaya çıkardı. Kırmızı bülten ile aranırken firari sanık İlhami Bali’nin devlet hastanesinde tedavi olduğunu ortaya çıkardık. Katillerin her yerde cirit attığı onlarca belge ile kanıtlandı. Buna rağmen çocuklarımızın katilleri bulunmuyor” diye konuştu.
‘SONUNA KADAR TAKİPÇİLERİ OLACAĞIZ’
“Çocuklarımızın mücadelesini devam ettirmek boynumuzun borcudur” diyen Aydın, “Biz bu mücadeleyi sonuna kadar devam ettireceğiz. Bu mücadele esnasında katillerin cezalandırılması gerekirken ailelere dava açılıyor. Davamız şu an devam ediyor. Avukatımız Gülhan Kaya şu an tutuklu. Bu katliamın sanıkları ortada gezerken, aileler mahkeme salonlarında adalet bekliyor. Aileleri adalet mücadelesinden caydırmak için her türlü şey yapılıyor. Ancak biz hiçbir zaman 33’lerimizi sokakta, mahkeme salonlarında anmaktan vazgeçmeyeceğiz. Sonuna kadar onların takipçisi olacağız” ifadelerini kullandı.
‘BU ADALET DEĞİL KESİNLİKLE’
Katliamda yaşamını yitiren 33 düş yolcusundan birçoğunun kan kaybından hayatını kaybettiğini hatırlatan Aydın, “Ambulansların geçişi engellendi ve üzerimize gaz bombaları atıldı. Yaşamını yitirenlerin çoğu kan kaybından yaşamını yitirdi. Eğer engelleme olmasaydı, şu an birçok yoldaşımız aramızda olabilirdi. Ama o dönem polislerin müdahalesi can kaybını arttırdı. Emniyet müdürüne sembolik bir para cezası verildi. O kadar katliamın sorumluluğu 7 bin lira gibi komik bir para cezası, üstelik taksitle ödeyecek. Bu adaletin adalet olmadığını ortaya koyuyor. Bu adalet değil kesinlikle. İnsanların katledilmesine göz yummak, yol hazırlamanın cezası bu olmamalı” şeklinde konuştu.
‘SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ’
Katliamdan önce emniyetin istihbarat aldığına değinen Aydın, devamında şunları söyledi: “Biz buna yol veren, destekleyen, yardımcı olan herkesin ama herkesin yargılanıp cezalandırılmasını istiyoruz. Bu katliamı bir kişi yapmadı. Planlı, programlı bir katliamdır. Eğer Suruç katliamı engellenseydi, Ankara Gar Katliamı ve devamında birçok katliam belki yaşanmamış olacaktı. Biz adaleti yerine getirmek, bir daha katliamalar yaşanmasın diye davanın takipçisiyiz, sonuna kadar bu mücadeleye devam edeceğiz. Adalet arayan bütün kesimlerin yan yana gelmesi ve bu mücadelelerini birlikte büyütmeleri gerek. Suruç için adalet herkes için adalet diyoruz.”
‘HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEDİ’
Katliamda annesi Bahar Nazegül Boyraz'ı yitiren Yasemin Boyraz ise, aradan geçen 8 yılda hiçbir şeyin değişmediğini belirterek, “8 yıl önce iki yıl gizlilik kararı ile sürdürülen dava, gizlilik kararı kaldırılarak sürdürülüyor. İlk duruşmadan son görülen duruşmaya kadar taleplerimiz hep ret edildi. Kamera kayıtlarını istedik, Abdullah Ömer Aslan denilen imamın tanık olarak değil, sanık olarak dinlenmesini istedik, ancak kabul görmedi” dedi.
‘8 YILDIR BÜYÜMEDİM’
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun katliamın yaşandığı döneme dair “Bildiklerimi açıklarsam yer yerinden oynar” dediğini hatırlatan Boyraz, “Dinlenmesini talep ettik, ancak bugüne kadar kabul görmedi. 8 yılda ne yerdeyiz ne de gökteyiz. Annemi ben 31 yaşında kaybettim, kendimi hala 31 yaşında görüyorum, büyümedim. 8 yılda Urfa’yı yol eyledik. Senenin 3-4 ayı Urfa’dayız, davalar oluyor. Aileler için bu zor oluyor. Hem maddi, hem manevi olarak bizi yoruyor. Kimi zaman mahkemeler Temmuz ayına denk geliyor ve bu bizi duygusal olarak çok yıpratıyor. Son duruşmada 3 IŞİD üyesini sanık olmaları gerekirken tanık olarak dinledik. Anlattıkları kanlarımızı dondurdu. Nasıl rahat bir şekilde Türkiye’ye girip çıktıklarını, Türkiye’de cirit attıklarını soğukkanlı bir şekilde anlattılar” ifadelerini kullandı.
‘88 YIL GEÇSE DE ADALET ARAYACAĞIZ’
“Adalet arayan herkesin yanındayız” diyen Boyraz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Annem katledildi ve yüzde 50 kusurlu ilan edildi. Kusurlu olmalarının nedeni de izinsiz olmasıymış. Annem İstanbul’dan Suruç’a kadar 7 defa didik didik arandı. IŞİD katilleri nasıl rahat bir şekilde Türkiye’ye geçtiklerini anlattılar. Neden benim annem bu durumda kusurlu oluyor? Benim annem Suruç’ta katledildi, Suruç Türkiye toprakları içinde yer almıyor mu? Neden benim annem kusurlu? Adalet yerini buluncaya kadar biz bu davanın takipçileri olacağız. Değil 8 yıl 88 yıl geçse de biz yine adalet aramaya devam edeceğiz.”
MA / Emrullah Acar