ANKARA - İranlı feminist aktivist Negar M., “Jin, jiyan, azadî” paradigmasının feminist devrimlerin temeli ve kadınları bir araya getiren bir mücadele hattı olduğunu belirtti.
Jîna Emînî’nin 16 Eylül 2022’de “örtünme kurallarına” uymadığı gerekçesi ile İran rejimi tarafından katledilmesinin ardından İran ve Rojhilat’ta başlayan eylemler sırasında 573 kişi hayatını kaybetti, on binlerce kişi gözaltına alındı ve tutuklandı. Kadın direnişine öncülük eden isimler, gözaltı, işkence, cinsel saldırı ve tacize maruz kaldı. Zorunlu başörtü uygulamasına karşı çıkan kadınlar eğitim ve sosyal haklarından mahrum bırakıldı. Tüm baskılara rağmen hala devam eden eylemlere ilişkin konuşan İranlı feminist Negar M., protestoların azaldığını ancak kadın direnişinin devam ettiğini söyledi.
'DİRENİŞ SÜRÜYOR'
İran'daki halk hareketine katılan protestoculara İran rejiminin idamlarla karşılık verdiğini belirten Negar M., “Uluslararası toplum İran’daki direnişin bittiğini düşünmemeli. Jîna’nın ardından başlayan direniş hala devam ediyor ve kadınlar hala özgürlükleri ve hakları için mücadele ediyor. Tüm bunlara karşı Iran rejimi de haksız cezalar vererek masum insanları hapsediyor ve infaz ediyor. Mojahed Kourkouri ve Abbas Deris, idam edilme tehlikesiyle karşı karşıya olan pek çok kişiden sadece ikisi. Uluslararası toplum ve demokratik ülkelerin hükümetleri, İran İslam Cumhuriyeti ile müzakerelerini durdurmalı ve İran halkının sesini duymalıdır" diye belirtti.
'DÖRT GÜNDE BİR KADIN ÖLDÜRÜLÜYOR'
İran'da kadınların "namus” adı altında çeşitli gerekçelerle katledildiklerini belirten Negar M., “Geçen hafta, devlete bağlı bir gazete olan Shargh, İran'da son 2 yılda 165 kadının erkek akrabaları tarafından öldürüldüğünü bildirdi. Bu, her dört günde bir 'namus' adı altında bir kadının öldürülmesi anlamına geliyor. Bu rakamların devlete bağlı haber ajanslarının bildirdiği vakalardan alındığını vurgulamamın sebebi kadın cinayetlerinin büyük bir kısmı asla haberlerde yer almıyor. İran rejimi kadın cinayetlerini örtbas etmelerine rağmen açıkladıkları sayı 165 ve gerçek sayıyı kimse tam olarak bilemez" diye ifade etti.
'YASALAR KATİLLERİ KORUYOR'
İran rejiminin kadın cinayetlerini yasalarla meşru kıldığını ifade eden Negar M., "İran'daki İslam Cumhuriyeti rejimi, erkeklerin kadınları öldürmesinin önünü açıyor. Aile içi şiddet ve tecavüz tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor, çocuk yaşta evliliğe izin veriyor ve teşvik ediyor. Kadınları korumak yerine katillerini koruyan yasalar uyguluyor. Örneğin İran Ceza Kanunu'nun 220. Maddesi, 'Eğer bir baba - veya erkek akrabaları - çocuğunu öldürürse, cinayetten hüküm giymez' diyor. Sadece bu madde bile, özellikle kız çocuklarının babaları tarafından öldürülmelerinin önünü açıyor" diye konuştu.
'KADINLARA CİNSEL ŞİDDET UYGULANIYOR'
Kadın mücadelesi veren aktivistlerin tutuldukları cezaevlerinde işkence ve cinsel saldırıya maruz kaldıklarını söyleyen Negar M., "Jîna'nın öldürülmesiyle başlayan ‘kadın, yaşam, özgürlük’ hareketi sırasında veya daha öncesinde cezaevinde bulunan çok sayıda tutuklu, cezaevinde cinsel işkenceye maruz kaldıklarını, gardiyanların önünde soyunmaya zorlandıklarını, üst aramaları sırasında çıplakken videoya alındıklarını dile getirdiler. Bu çirkin eylemler, siyasi tutukluların haklarını ihlal ediyor. İran'daki İslam Cumhuriyeti kadın mücadelesinden korkuyor çünkü bu mücadelenin İran'daki cinsiyet ayrımcılığını sona erdireceğinin farkındadır. Bu nedenle tutuklama ve tutuklulara işkence yapmasıyla tanınan İslam Cumhuriyeti rejimi, gözaltı ve tutuklamalarda kadınları korkutmak için cinsel şiddet kullanarak kadınların özgürlük mücadelesini sistematik olarak bastırmaya çalışıyor" diye ifade etti.
'KADINLAR TÜM BASKILARA RAĞMEN DİRENİYOR'
Negar M., kadınların günlük hayatlarında İran rejimine karşı bireysel bir mücadelenin içinde olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Şu anda İranlı kadınlar evde, sokakta ve genel olarak ülkenin her yerinde güvende değiller. Başörtüsü konusunda ailelerinden, toplumdan ve devletten büyük baskı görüyorlar. Rejim, dükkanları, kafeleri vb. yerleri mühürlemekle tehdit ederek İranlı kadınlara baskı kurmalarını istiyor. Başörtüyü reddeden kadınlara hizmet verilirse sürücülere para cezası veriliyor. Bazı raporlar, kadınların başörtüsü takmayı reddetmeleri halinde metro gibi halka açık yerlere girmelerinin veya uçaklara binmelerinin engellendiğini gösteriyor. Tüm bu saldırı ve baskılara rağmen, İranlı kadınlar hala özgürlük için mücadele ediyor ve cinsiyet ayrımcılığına her gün direniyor.”
'EŞİT HAKLARA ULAŞMANIN ZAMANI'
Negar M., Kürt kadın hareketinin dünyada evrenselleşen “Jin, jiyan, azadî’ paradigmasının çözüm olduğunu belirterek, "Bu paradigma bize eşit haklara ulaşmanın zamanının daha sonra değil şimdi olduğunu söylüyor. Bu paradigma, feminist devrimlerin temelidir” şeklinde konuştu.
'KADINLARI BİR ARAYA GETİREN MÜCADELE HATTI'
Özgür olmak için zaten çok geç kalındığını, bu nedenle özgürlüğün daha fazla ertelenemeyeceğini ifade eden Negar M., “Bu uğurda çok fazla can kaybettik. Bu paradigmanın biz kadınları ‘artık yeter, kahrolsun ataerkillik’ diye haykırmak için bir araya getiren bir mücadele hattı olduğuna inanıyorum. Kadınlar özgür olana kadar kimse özgür değildir. Kesinlikle bu paradigma İran'daki kadın direnişine bir çözümdür” ifadelerini kullandı.
MA / Sterk Sütçü