RIHA - Pirsûs Katliamı’nın üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen sanık sandalyesinin boş olduğunu söyleyen hukukçular, devletin “DAİŞ politikasının” yargılanması gerektiğini belirtti.
AKP iktidarının Kürt sorununda çözümsüzlük ısrarıyla savaş politikalarına döndüğü 2015 yılında, DAİŞ’in bombalı saldırılarında yüzlerce kişi katledildi, binlerce kişi yaralandı. Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (SGDF) çağrısıyla DAİŞ saldırısı altında olan Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kobanê kentinde çocuklara oyuncak götürmek üzere Riha’nın Pîrsûs (Suruç) ilçesi Amara Kültür Merkezi'nde bir araya gelen gençlere yönelik 20 Temmuz 2015 tarihinde DAİŞ'in bombalı saldırısında 33 kişi yaşamını yitirdi, 104 kişi yaralandı. Bombalı saldırıya dair açılan ve yıllarca sürüncemede bırakılan dava, 22 Ekim 2021 tarihinde görülen son duruşmada gerçek failler bulunmadan Ankara Gar Katliamı’ndan tutuklu tek sanık Yakup Şahin’e 34 kez ağırlaştırılmış hapis cezası verilerek kapatıldı.
Yargılama, firari sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Balı yönünden ise devam ediyor. Firari sanıklar açısından süren davanın 5’inci duruşması, 5 Aralık tarihinde Urfa 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. 8 yıldır süren yargılama boyunca sanık kürsüsü boş kaldı.
DAİŞ için “Bir grup öfkeli genç” tanımlaması yapan dönemin Başbakanı Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, AKP ile yolları ayrıldıktan sonra 7 Haziran ve 1 Kasım seçim sürecine işaret ederek, “Terörle mücadele konusunda bizi bugün eleştirenler, eski defterler açılırsa insan içine çıkamaz” açıklaması yaparak, döneme ilişkin ipuçları verdi.
Suruç için Adalet Platformu üyesi avukatların Davutoğlu’nun dinlenmesi talebi ise mahkeme tarafından şimdiye kadar kabul edilmedi. Riha Barosu Başkanı Abdullah Öncel, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Riha Şube Eşbaşkanı Meral Halat ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Riha önceki dönem Şube Eşbaşkanı Mustafa Vefa, aradan geçen 8 yılda yapılan yargılamaları değerlendirdi.
TÜRKİYE’NİN DAİŞ POLİTİKASI
Pirsûs Katliamı’na dair bugüne kadar sağlıklı bir yargılama yapılmadığını belirten Riha Barosu Başkanı Abdullah Öncel, Suruç bombacısı Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün yanı sıra onu oraya getirenlerin kimler olduğu, bombayı kimin temin ettiğinin konuşulması gerektiğinin altını çizdi. Türkiye’nin DAİŞ politikasının tartışılması gerektiğini söyleyen Öncel, “Son duruşmada tanık olarak dinlenen bir DAİŞ’li, sınırda askerlerin gözetiminde çok rahat geçebildiğini söyledi. Devletin kolluk güçleri, dünyanın birçok yerinden gelen DAİŞ’linin ellerini kollarını sallayarak geçmelerine göz yumuyordu, belki lojistik destek de sunuyordu. Suruç’un ardından birçok patlama oldu. Bu patlamalara giden yolda devletin DAİŞ politikasının konuşulup yargılanması gerekiyor. Devletin böyle bir politikası olmamış olsaydı, belki Suruç patlaması ve devamında yaşanan birçok patlama olmayacaktı. Yargılamaya devletin DAİŞ politikasına yön veren kişileri yargılamak ile başlamak gerekiyor” diye konuştu.
DAVUTOĞLU’NUN DİNLENMESİ TALEBİ
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesi yönündeki taleplerin ısrarla kabul görmediğini aktaran Öncel, şunları söyledi: “Bombalı saldırıyı yapan Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün saldırından kısa bir süre önce kimlik bilgilerinin emniyet yetkilileri tarafından sorgulandığı ortaya çıktı. Ortada uzun süre devam eden bir yargılama var, ancak şeklen bir yargılama yapılıyor. Umudumuzu kaybetmek istemiyoruz. Türkiye’de bir gün bu tarz karanlık olayların aydınlatılacağını umut ediyoruz. Bu şuan mümkün olmasa da bir gün mümkün olacak. Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu var. Bu cinayetlerin perde arkası aralanacak, fail ya da failler yargılanacaklar. Aradan değil 8 yıl, 18 yıl da geçse, baro olarak sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağız. Katledilen 33 gence karşı bizim sorumluluğumuz var.”
SANIK KÜRSÜSÜNDE KİMSE YOK!
ÖHD Riha Şubesi Eşbaşkanı Meral Halat, aradan geçen süreye rağmen dava dosyalarında taleplerin karşılanmadığını belirtti. Katliama dair devlet yetkililerinin ihmalkarlığına dikkat çeken Halat, “Yargılama boyunca devlet yetkililerinin görev ve sorumluluklarını ihlal ettiğine dair bir yargılama yapılmadı. İkisi firari, biri başka bir dosyadan tutuklanmış ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan 3 kişi üzerinden bir yargılama yapılıyor, ancak biz faillerin 3 kişi olmadığının farkındayız. Dava boyunca hiçbir sanığı sanık kürsüsünde göremedik. Ailelerin en büyük taleplerinden biride buydu. Sözde bir yargılama yapılıyor. Mahkemeler, savcılar, avukatlar var ama gerçek bir yargılama yok. Buna rağmen aileler hiçbir zaman davaya sahip çıkmaktan vazgeçmediler. Her duruşmaya aileler uzak kentlerden yaz kış demeden gelerek davalarına sahip çıkıyorlar” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE TARİHİNDE KARA SAYFA
“Suruç katliamı Türkiye tarihinde kara bir sayfadır” diyen İHD Riha Şubesi önceki dönem Eşbaşkanı Mustafa Vefa, ilk günden bu yana davada hukuksuzluklara tanık olduklarını söyledi. Katliam davasına dair cezasızlık politikası uygulandığını vurgulayan Vefa, “Cezasızlık bir devlet politikası haline getirildiği için, şuana kadar dosyada bir arpa boyu yol alınamadı. 33 kişinin niçin Suruç’a geldiği ve nerede açıklama yapacaklarını devlet biliyordu. Bir kişinin devletin bilgisi dışında buraya girip bunu gerçekleştirmesinin imkanı yok. Cezasızlık devlet içinde o kadar örgütlü ki soruşturma aşamasından kovuşturmaya kadar her hangi bir talebimiz kabul edilmedi. Ailelerin adalet arayışı, çığlıkları görmezden gelindi. Aileler her fırsatta adalet istedi, ancak yargı gözünü kapattı. 8 yıl geride kaldı” şeklinde konuştu.
ADALET İÇİN DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Ankara’da 2016 yılında Güvenpark’ta yaşanan patlatma sonrası onlarca kişinin gözaltına alındığını hatırlatan Vefa, “Tüm kolluk, savcılık, adli idari makamlar, alakası olsun olmasın bir sürü kişiyi gözaltına alıp sorguladı. Patlayıcıyı götürdüğü iddia edilen kişiye otobüs bileti kesen kişi dahi gözaltına alındı. Demek istenildiği zaman bir olayın tüm yönleri ortaya konulabilir. Fakat Suruç’ta patlama sonrası halk tarafından yakalanan ve çantasında DAİŞ bayrağı çıkan bir kişi ifadesi dahi alınmadan serbest bırakıldı. Suruç katliamının üzerinden 8 yıl geçti. Yetkili kurumlara defalarca çağrı yaptık, ancak bir karşılığını görmedik. Bizim çağrımız vicdanlı bütün insanlara; hak mücadelesi yürüten herkes bu katliama gözünü kapatmamalı. Ailelerin talepleri insani, vicdanidir. Herkes bu dava dosyasını takip etsin ve adalet sağlanana kadar herkes aileler ile dayanışma içinde olsunlar” çağrısında bulundu.
MA / Emrullah Acar