AMED - Mesleki faaliyetleri nedeniyle 400 gün boyunca tutuklu kalan gazeteciler, "mizansen" bir operasyonla tutuklandıklarına işaret ederek, “Hakikatin izini sürmeye devam edeceğiz” dedi.
Amed merkezli Özgür Basın çalışanlarına yönelik operasyon kapsamında gözaltına alınan ve mesleki faaliyetleri gerekçe gösterilerek 16 Haziran 2022'de tutuklanan gazeteciler, haklarındaki davanın 400 gün sonra görülen ilk duruşmasında tahliye edildi. Tutuklamalarla gazeteciliğin baskı altına alınmak istendiğini belirten cezaevinden çıkan Zeynel Abidin Bulut, Suat Doğuhan ve Ramazan Geciken, tüm baskılara karşı hakikatin izini sürmeye devam edeceklerini vurguladı.
MİZANSEN BİR OPERASYON
Mizansen bir operasyon sonucu tutuklandıklarını dile getiren Zeynel Abidin Bulut, iktidarın Özgür Basını susturma hedefi olduğunu söyledi. Bu hedef nedeniyle tutuklandıklarını ifade eden Bulut, "Bizleri tutuklayarak sessizlik yaratmak istediler. Muhalif gazetecileri de bizler üzerinden korkutmaya çalıştılar. Bizim tutukluluğumuzda Özgür Basına sahip çıkma, Kürt basınına sahip çıkma durumu açığa çıktı” dedi. Özgür Basın ile destek ve dayanışmanın moral kaynağı olduğunu vurgulayan Bulut, meslektaşlarının çalışmaları sürdürmesinin iktidarın korku politikalarını boşa çıkardığını söyledi.
12 EYLÜL POLİTİKALARI
12 Eylül 1980 darbesi sonrası cezaevlerinde devreye konulan işkence ve insanlık dışı uygulamaların sürdürüldüğünü belirten Bulut, “Bizleri 20 gün izole ettiler. Daha sonra 2 No'lu cezaevine sürgün ettiler. Müdürün kendisi 'Şüphelerimiz var, sizin üzerinizden dışarının bilgilendirilmesini istemiyoruz' dedi. Böyle bir yaklaşım vardı. Esat Oktay Yıldıran gibi baskı kurmak istediler ama arkadaşlarımız buna karşı direniyor. Bizler çıkarken, cezaevindeki arkadaşlar 14 Temmuz ruhuyla direndiklerini, o ruhun iradesini taşıdıklarını söylediler” diye aktardı.
KÜRT BASINININ DİRENİŞİ
Topluma yönelik kırım politikasının gazeteciler üzerinden yürütüldüğünü söyleyen Bulut, "Kurdistan Gazetesi’nden tutun 90'lı yıllara, işkencelerden geçtik, onlarca arkadaşlarımız katledildi, tutuklananlar oldu, onlarca kurumumuz kapandı. Her dönemde Kürt basını kırım eşiğine getirilerek, hedef oldu. Kürt basını tüm bunlara karşı gururlu bir şekilde direnerek durdu. Musa Anter'den, Gurbeteli Ersöz'den aldığımız bir direniş mirası var. Bu direniş kültürü, iktidar politikalarının kazanmasına izin vermiyor. Bu direniş devam edecek, Kürt basınında bu gelenek sürecektir" diye konuştu.
'BİZ DE BEDEL VERECEĞİZ'
Tutukluluk halleriyle Özgür Basın’ın yargılanmak istendiğini dile getiren Bulut, “Sessizlik yaratmak istediler. Kürt halkını yargılamak istediler. Toplum üzerinde yürüttükleri politikaları, bizim üzerimizde meşru göstermeye çalıştılar. Bugün Kürt, Kurdistan ve Özgür Basın gerçekliği vardır. Bunlar kabul edilmelidir. Bunlar kabul edilmezse, yüz yıl daha bu sorun sürer. Değil biz, kim gelirse gelsin, bu mücadele böyle devam eder. Apê Musa da bu mücadeleyi canıyla verdi. Gurbetelli Ersöz de bedel verdi, biz de vereceğiz, bizden sonraki kuşaklar da verecek. Kürt gerçekliği kabul edilmeyene kadar bu mücadele, bu direniş sürecektir" şeklinde konuştu.
'KÜRT GERÇEKLİĞİNİ SAKLAYAMAZSINIZ’
Gazeteci Zeynel Abidin Bulut
Kürt gerçekliği kabul edilmedikçe mücadelenin süreceğini ifade eden Bulut, "Kürt ve Kurdistan gerçekliğini gazetecileri susturarak gizleyemezsiniz. Sen gerçekleri saklayamazsan, kabul etmek zorundasın. Kürt düşmanlığı politikandan geri adım atacaksın demektir. Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecritten geri adım atacaksın demektir. Asimilasyon politikasından geri adım atacaksın" ifadelerinde bulundu.
Baskılara rağmen çalışmalarını sürdüreceklerini belirten Bulut, “Dün bu politikalara karşı sessiz kalmadık, yarın da kalmayacağız. Bu halk üzerindeki politikalara karşı Özgür Basın hiçbir zaman sessiz kalmayacaktır. Bu direnişin suyunu kim içerse, o bu çalışmayı, bu gerçekliği sürdürecektir. Kürt basını bundan asla geri adım atmayacaktır. Direniş geleneği olan Özgür Basının bugüne gelen mücadelesini kaldığı yerden sürdüreceğiz" dedi.
‘BASKILAR SONUÇSUZ KALDI’
Gazeteci Ramazan Geciken ise, her dönem Özgür Basın’a yönelik baskıların olduğunu belirterek, "Bizden önceki davalarda olduğu gibi, bunun da sonuçsuz olduğunu gözler önüne serdik. 8 Haziran 2022 tarihinden bu yana tutuklama süreci, bizim şahsımızda ailelerimize ceza olarak kesildi" diye belirtti.
‘DAVALI DEĞİL, DAVACIYIZ’
Gazeteci Ramazan Geciken
Mesleki faaliyetlerinin iddianameye konu edildiğine dikkat çeken Geciken, “Ne kadar zorlama bir dosya olduğu kamuoyu tarafından biliniyor. Özgür Basın geleneğinde bu zorlama iddianame ve davalar her zaman oldu. Bir sonuç alamıyorlar. Çünkü biz işimizi yapan insanlarız. Özgür Basın içinde faaliyet yürütüyoruz. Zorlama dosyalar sürdüğü sürece, bu devlete ve ülkeye hakkın, hukukun, adaletin gelmeyeceği açıktır" diye kaydetti.
“Biz davalı değil, davacıyız" diyen Geciken, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizden sonra alınan arkadaşlar da oldu. Biz çıktık ama bizim içimiz buruk. İçeride halen sırf mesleğini icra ettiği, Özgür Basında yer aldığı için tutuklu gazeteci arkadaşlarımız var. Onların da bir an önce tutukluluk hallerinin sonlanmasını, onların da özgürlüğüne ve işlerine kavuşmasını istiyoruz."
'HAKİKAT İZİNDE OLACAĞIZ'
Gazeteci Suat Doğuhan
Gazeteci Suat Doğuhan, tutuklanmalarıyla Kürt gazeteciliğinin yargılanmak istendiğini ifade ederek, şunları söyledi: "Tamamen yaptığımız mesleki faaliyetlerden, gazetecilikten kaynaklı bir yargılamaydı. Türkiye'de tek sesli bir medya yaratılmak istendiği için aykırı hiçbir sese tahammül yok. Bu, tahammülsüzlüğün getirdiği bir davaydı. 13 ay tutuklu kaldıktan sonra ancak kendimizi ifade edebilecek bir ortamı bulduk. Bu şekilde tahliye olduk. Buruk bir sevinç yaşadık. Hala onlarca gazeteci yaptığı haberlerden dolayı cezaevlerindedir. Bir an önce tutuklu gazeteciler özgürlüğüne kavuşmalıdır. Gazetecilik aynı zamanda bir hakikat arayışıdır. Biz bundan sonra da hakikatin izinde çalışmaya devam edeceğiz."
MA / Müjdat Can