İSTANBUL - Dayanışmayla ürettikleri ürünleri çeşitli semt pazarlarında satışa sunan kadınlar, ekonomik krizden etkilendiklerine işaret ederek, üretim alanlarının eşit olması gerektiğini vurguladı.
İstanbul Gönüllüleri Kadın Emeği Projesi (KEP) kapsamında bir araya gelen kadınlar, ürettikleri çeşitli ürünleri İstanbul’un birçok semtinde bulunan semt pazarlarında satışa sunuyor. Kadınlar, “Kadın Emeği Pazarı” adıyla Beyoğlu ilçesinde bulunan Haliç Parkı’nda ürünlerini satışa sundu. Yaklaşık 50 tezgahın bulunduğu pazarda, kumaş, ahşap, keçeden oluşan dekoratif ürünlerin yanı sıra; takı, aksesuar, yün ve tığ örgü, cam, mum, sabun ve krem olmak üzere toplam 8 kategoride ürettikleri ürünler yer aldı.
Kadınlar, hem üreterek gelir elde etmek hem de dayanışmayı geliştirmek amacıyla ürettikleri ürünleri satışa sunduklarını belirtti.
KADINLARIN ÜRETİME KATILIMI
Ürettiği takıları pazarlarda satışa sunan emekli Ayşenur Pehlivan (58), takı yapmaya hobi olarak başladığını ancak daha sonra üreterek kazanmak istediğini dile getirdi. Yaklaşık 50 kadınla aynı çatı altında olmaktan mutlu olduğunu ifade eden Pehlivan, “Makine mühendisliğinden emekliyim. İki çocuğum var. Emekli olduktan sonra boş durmak istemedim. Önce kurslara gittim. Bilgi birikimleri emeğe çevirmek için bu işe başladım. Dört beş senedir el işi, takı, boncuk, keçeden yapılan bardak altlıkları gibi ürünleri yapıyorum. Bir hobi gibi başladım, sonra kendi ihtiyaçlarımı da karşıladım. Her kadının üretime dahil olması gerektiğini düşünüyorum ve her kadın üretmeli. Zaten emekli maaşıyla bu ülkede geçinmek zor. Çalışıp kendi paramı kazanmak çok güzel ” dedi.
Pazardaki kadınlarla sadece üretime dair bir bağları olmadığını dile getiren Pehlivan, üretirken aynı zamandan birbirleriyle dayanışma içinde olduklarını belirtti. Pehlivan, “Kadınlarla olmak iyi geliyor. Ürettiğim için kendimi daha iyi hissediyorum. Bence hiçbir kadın bir erkeğe ya da başka bir bireye bağımlı yaşamamalı. Ufak tefek de olsa, kendi paramızla ihtiyacımızı karşılıyoruz. Ekonomik kriz maalesef bize de yansıdı. İnsanlar tabi ki önce temel ihtiyaç, sonra takı gibi şeyler alıyor. Fiyatlarımız 15 ile 30 arasında değişmesine rağmen insanların alım gücü düşük” diye konuştu.
HER BİR KADININ BİR HİKAYESİ VAR
Kadın Emeği Pazarı’nda bulunan her bir kadının kendine göre bir hikayesi olduğunu dile getiren Hatice Sunce (51), 9 yaşındayken yaz aylarında tekstilde çalışmaya başladığını belirtti. “Okul zamanı formamı, kitaplarımı kendim çalışarak alıyordum. Kışın yol paramı ve harçlığımı çıkarıyordum. Hayat bize hazır şeyleri sunmadığı için erken yaşta başladı hayat mücadelemiz. Daha sonra çok çeşitli işlerde çalıştım. İlk başlarda kendi çocuğum, eşim için yaptığım el örgüleri, daha sonra gelir elde etmek için satışa sumaya başladım” diye belirtti.
Tezgahında kendi yaptığı ürünlerin olduğunu belirten Sunce, “Yaklaşık beş yıldır bu işi yapıyordum. Haftanın belli günlerinde semt pazarlarına oyuncak bebekler de yapıyorum. Kendi geçimimi sağlıyorum ve kızımı okutuyorum böylece” dedi.
‘ÜRETİM ALANLARI KADINLARA AÇILMALI’
“Benim için kadın ve erkek eşittir” diyen Sunce, erkeklere açılan üretim alanlarının kadınlara da eşit bir şekilde açılması gerektiğinin altını çizdi. Sunce, şunları söyledi: “Erkek nasıl çalışıyorsa, kadın da dışarıda çalışmalı, üretmeli. Onu dışında kadınların eve kapatılması mutsuzluktan başka bir şey gelmez. Ben eşimin eline bakan bir kadın olmak istemiyorum. Bana göre bir kadının eşinden para alması küçük düşürücü bir durumdur. Toplumda ne hazırcı erkekler ne de hazırcı kadınlar istemiyoruz. Çalışan kadın daha çok yoruluyor ama daha çok özgüvenli ve daha çok mutlu oluyor."
GERİ DÖNÜŞÜMDEN RESİM
Tezgahında kendi yaptığı resimleri satışa sunan Serpil Dikici (53), en büyük hayalinin resim sergisi açmak olduğunu söyledi. Daha iyi resim yapmak için resim kursuna yazıldığını ve 6 yıl eğitim aldığını aktaran Dikici, “Geri dönüşümden yaptığım resimlerin boyalarını ikinci el pazarlarından alıyoruz. Bu nedenle daha düşük maliyetli oluyor. Maliyeti düştüğünde uygun fiyata satıyoruz. Bunların yanında geri dönüşümden takılar da yapıyoruz. Daha çok Vintage küpe, takı anahtar gibi değişik ürünler yaptık. Bir yaka iğnesinden kolye, bir küpeden kolye yaptık” şeklinde anlattı.
‘KADINLAR KENDİLERİNE GÜVENSİN’
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Selma Suyuvacı, hem okuyup hem de pazarda çalıştığını söyledi. Geçimini bu şekilde sağladığını belirten Suyuvacı, “İlla okumak gerekmiyor. Kadınlar kendilerine güvensinler, toplum baskısı altında ezilmesinler” ifadelerinde bulundu.
Mum yapmaya pandemi sürecinde başladığını belirten Suyuvacı, daha sonra halası ile birlikte küçük bir işyeri açtıklarını dile getirdi. Üretimlerini burada da sürdürdüklerini aktaran Suyuvacı,“Çeşitli nesne, figür ve bitkilerden parafin, Waxlar kullanarak mumları yapıyoruz. Gerektiği zaman bazı talebe göre istenilen şeyin kalıbını alıp, mumları içine döküp şekil veriyoruz. Bu aralar pek satış olmuyor. Çünkü enflasyonla beraber her şeyin fiyatı değişiyor. Bizde yansıyor bu durum” dedi.
‘İNSANLARIN ALIM GÜCÜ YOK’
Filiz Otlu (52) ise ekonomik kriz nedeniyle kuaför işletmesini kapatmak zorunda kaldığını ve kumaşlardan bez, örgü ve tasarım çantalar yaparak geçimini sağladığını söyledi. Otlu, şöyle konuştu: “Çantaların hepsi benim kendi imalatım. Kumaş bez örgü ve tasarımı tahtadan çanta ve cüzdan yapıyorum. Her bir çantanın yapımı üç dört gün sürüyor. Gelirimiz pek olmasa da kendi üretimimiz ve kimseye muhtaç olmamak iyi hissettiriyor. Bu aralar pek satış yapamıyoruz. İnsanların da alım gücü yok. İnsanlar gerçekten artık zor koşullarda yaşıyor. Türkiye bitmiş durumda.”
MA / Esra Solin Dal