RIHA - NATO Zirvesi’nde Kürtler üzerinden yürütülen pazarlıklara dikkat çekerek, egemen güçlerden bir beklentilerinin olmadığını belirten PYD Eşbaşkanı Salih Muslim, “Özgücümüze güveniyoruz” diyerek, Kürt ulusal birliğinin şart olduğunu söyledi.
Kurdistan’ı İran, Irak, Suriye ve Türkiye arasında pay eden Lozan Antlaşması’nın yüzüncü yılında, Kürtlerin “Toplumsal Lozan” inşası için konferans ve çalıştayları sürüyor. Litvanya'nın başkenti Vilnius’ta gerçekleşen NATO Zirvesi’nde, “terörle mücadele” adı altında Kürtler üzerinden pazarlıklar yürütüldü. İsveç’in NATO üyeliğinde Kürt karşıtlığını zirveye taşıyan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ukrayna’nın üyeliğiyle birçok imkanı da kaybetme noktasına geldi. Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını Amerikan Birleşik Devletleri ve Rusya onayıyla gerçekleştiren Türkiye, NATO zirvesiyle ABD’ye bağımlı hale geldi.
Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Salih Muslim, NATO Zirves’nde Kürtlerin pazarlık konusu yapıldığını ancak Erdoğan’ın eli boş döndüğünü belirtti. Ulus devletlerin bu politikaları ve Kürtlere dönük saldırılarına karşı Lozan Antlaşması’nın yüzüncü yılında ulusal birliğin önemine vurgu yapan Muslim, çözümün Demokratik Ulus olduğuna işaret etti.
‘TÜRKİYE UMDUĞUNU BULAMAZ’
Türkiye’nin varlığını Kürt karşıtlığı üzerinden inşa ettiğini belirten Muslim, “Kurdistan’ın tüm bölgelerinde Kürtlere yönelik savaş politikası uyguluyor. Türk devletinin Bakur’da şehirleri nasıl yaktığını gördük. Türk devletinin Bakur’da yaptığıyla, DAİŞ’in Rojava’da yaptığı arasında hiçbir fark yok. Türkiye’nin Kürt düşmanı politikaları onlara ekonomik kriz olarak geri döndü. Şimdi de NATO Zirvesi’nde İsveç Türkiye’nin Kürtlere yönelik saldırılarını desteklemesi için şart koymuşlar. Bizim Avrupa ülkeleriyle hiçbir düşmanlığımız yok. İsveç ve diğer Avrupa ülkeleri de Türkiye’yi sevmiyorlar. Bu nedenle Türkiye’nin Kürtlere yönelik saldırıları için yürüttüğü pazarlıklardan bir şey elde edebileceğini zannetmiyorum. Türkiye, Osmanlı sultanları gibi bütün dünyanın yaptıklarını onaylayacaklarını zannediyor. Umduklarını alacaklarını düşünmüyorum” şeklinde konuştu.
‘ÖZ GÜCÜMÜZE GÜVENİYORUZ’
NATO Zirvesi’nde yürütülen pazarlıklara değinen Muslim, Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük etkilerini şöyle değerlendirdi: “Eğer öz gücüne güvenir ve bu doğrultuda örgütlenirsen, sözünün değeri olur ve egemen devletler kendi çıkarları için seninle masaya oturmak zorunda kalır. Bunun en büyük örneğini Rojava’da verdik. Rojava’da örgütlülüğümüz ve öz gücümüzle savaşmamız sonucunda, ABD ve diğer koalisyon güçleri bizimle masaya oturmak zorunda kaldılar. Bu nedenle NATO’dan bir beklentimiz yok, biz öz gücümüze güveniyoruz. NATO, AB yada uluslararası diğer güçlerin bir halkı yok edecek gücü yok. Eğer biz güç olursak, bunlar mecburen kendi yasalarıyla bizimle ilişki geliştirecekler. Bu nedenle de önemli olan örgütlülüğümüz ve öz gücümüz. Egemen devletlerden hiçbir beklentimiz yok. Onlar kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederler. Çıkarları varsa bizimle ilişkiye girerler, yoksa da bir kenara atarlar. Bunun örneklerini kendi tarihimizden de verebiliriz. Onun için kendi öz gücümüze güvenelim, kimseye değil.”
'ULUSAL KONGRE ŞART'
Lozan Antlaşması’nın yüzüncü yılında Kürtlere dönük saldırılara karşı ulusal birliğin şart olduğunun altını çizen Muslim, “Ulusal Kongre'den kastettiğimiz, tüm partilerin farklı fikirleriyle kongrede yer alması ve Kürtlere dair sorunlarda çözüm önerilerinin tartışılması. Tüm partiler bir partide bir araya gelsin demiyoruz. Farklı fikirlere rağmen tüm partilerin özgürlük, anadil ve demokrasi sorunu konularında bir araya gelmesi gerekiyor. Tüm ülkelerde siyasi partiler farklı fikirlerine rağmen bu konularda uzlaşıyorlar, bu uzlaşının Kürt partileri içinde de olması gerekiyor” dedi.
‘KAPIMIZ SONUNA KADAR AÇIK’
Parti ve bireysel çıkarların ulusal birlik önünde en büyük engel olduğunu kaydeden Muslim, “Partiler 2 nedenden dolayı Ulusal Kongre'ye katılmıyorlar. Bir, düşman korkusu; iki çıkarlar. Bir araya gelirsek güç kaybederiz kaygısıyla ulusal kongreye yanaşmıyorlar. Bu iki neden, ulusal birlik önündeki engel. Ulusal birlik sağlamak isteyen partiler, bu ikisini bir tarafa bırakmak zorunda. Bugüne kadar birçok Kürt partisi ulusal birlik ile ilgili tartışmalar yürüttü, ancak ne zaman düşman tehdit etti, geri adım attılar. 2013’te Önder Apo’nun çağrısıyla oluşturulan Ulusal Birlik Kongresi de bu iki nedenden dolayı sonuçlanmadı” diye belirtti.
Ulusal birlik için hazır olduklarını belirten Muslim, tüm Kürt partileriyle diyalog sağlamak istediklerini vurguladı. ENKS ve KDP’nin ulusal birlik konusundaki tavrını değerlendiren Muslim, “Rojava’da ENKS ile birlikte hareket etmek istiyorduk. Ancak onların koalisyon içerisinde olması ve Türkiye ile birlikte hareket etmesi buna engel oluşturdu. ENKS’yi Türkiye’nin ve koalisyonun kucağından çıkarmak için birçok taviz verdik, ancak onların iktidar ve hazıra konma zihniyeti birlikte hareket etmemizi engelledi. Fakat ülkesi için bir şeyler yapmak isteyen ve bu cesareti gösterecek parti ve güçlere kapımız sonuna kadar açık. Bu ülke hepimizin” ifadelerini kullandı.
‘ÇÖZÜM DEMOKRATİK ULUS’
Lozan Antlaşması’yla çizilen ulus devlet sınırlarının işlevini yitirdiğinin altını çizen Muslim, Kurdistan ve Ortadoğu’daki sorunların çözümünün ulus devlette değil, Demokratik Ulus’ta olduğuna işaret etti. Muslim, şunları söyledi: “Lozan, başta Kürtler olmak üzere tüm halklara yönelik soykırımın başlangıcıydı. Bu antlaşmaya karşı Kürtler olarak yüz yıldır mücadele veriyoruz. Şimdi Avrupa’ya baktığımızda, Lozan’la çizilen ulus devlet sınırlarının işlevini kaybettiğini ve artık Avrupa devletlerinin bir araya geldiğini görüyoruz. Artık tüm dünyada ulus-devlet projesi çöktü, dolayısıyla Kurdistan ve Ortadoğu’nun sorunları artık işlevini yitirmiş ulus devletle değil, Demokratik Ulus ile çözülür. Rojava’da uygulamaya çalıştığımız Demokratik Ulus projesi ile tüm halkların, dil, kültür hakları ve demokrasisi bu projede garanti ediliyor. Ulus devlete baktığımızda, sürekli halklar arasında savaş çıkaran, halkları bir birine düşman eden, çözen değil, kaos çıkaran bir anlayış. Bu nedenle artık ulus devletlerin modası geçti, çözüm Demokratik Ulus’ta.”
MA / Mahmut Altıntaş