HABER MERKEZİ – MLSA Hukuk Birimi’nden Avukat Fatih Aydın’ın görüştüğü tutuklu gazeteciler Abdurrahman Gök ve Mehmet Şah Oruç, haberleşme haklarının kısıtlandığını anlattı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 25 Nisan’da gözaltına alınarak tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök ve gazeteci Mehmet Şah Oruç cezaevinde haberleşme ve bilgiye erişimlerinin ve diğer haklarının kısıtlandığı aktararak, basına tutuklu gazetecilerin durumlarını duyurma çağrısında bulundu. 12 Temmuz’da tarihinde Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Hukuk Birimi’nden Fatih Aydın’ın Diyarbakır Cezaevinde ziyaret ettiği tutuklu gazeteciler Gök ve Oruç, cezaevinde iletişim ve haberleşme, görüş ve ortak alan haklarının keyfi olarak kısıtlandığını aktardı.
‘BİLGİ ALMADA İZOLASYON ALTINDAYIZ’
MLSA’da yer alan habere göre görüşme sırasında Gök, Evrensel, BirGün ve Yeni Yaşam gibi gazetelerin cezaevine alınmadığını ve yetkililerin bu yayınları cezaevi kantin vasıtasıyla temin etme yönünde yönlendirdiğini, ancak bu yayınların kantinde mevcut olmadığını söyledi. Gazete ve dergi gibi yayınlara ulaşımdaki zorluğa ek olarak televizyonda sadece iktidara yakın medya kanalları olduğunu ve radyodan sadece FM frekanslı kanalları dinleyebildiklerini belirten Gök, “Bilgi alma konusunda bir izolasyon altındayız” dedi.
AYKOL’A GÖNDERDİĞİ MEKTUBA EL KONULDU
Gök ayrıca Gazeteci Hüseyin Aykol’a gönderdiği mektuba, cezaevine yeni girmiş ve kollukta işkenceye uğrayan, yüz ve çene kemiği kırık şekilde gelen tutuklulardan ve Kemal Kurkut’tan bahsettiği için el konulduğunu aktardı. İnfaz Hakimliğine yaptığı itirazın “siyasal iktidarın işkenceci olarak gösterilmeye çalışılması” gerekçesiyle reddedildiğini anlatan Gök, haberleşme hakkının ihlali sebebiyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapacağını belirtti. Aynı cezaevinden veya yakındaki kadınlar cezaevi kendisine gelen mektupların ulaşmasının da bir aya yakın sürdüğünü belirten Gök, cezaevi koşullarının zor olduğunu, ancak cezaevinin aynı zamanda devleti anlamak için bir laboratuvar işlevi gördüğünü belirtti.
GÖRÜŞ KISITLAMALARI
Cezaevinde ortak alan haklarının keyfi olarak güvenlik gerekçeleri ve personel yetersizliği gerekçesiyle yasal hak olan on saatten üç saate düşürüldüğünü anlatan Gök, kendilerine gönderilen kitapların bir komisyon tarafından keyfi biçimde bir aya kadar bekletildiğini aktardı. Diyarbakır Cezaevinde görüş kısıtlamalarının uygulandığını anlatan Gök, açık görüşlerde daha önce beş kişi ile görüşmeye izin verildiğini ve küçük çocukların bu beş kişi arasında sayılmadığını ancak son dönemde küçük çocukların da bu sayıya dahil edilerek tutuklu ve hükümlülerin yakınlarını görmesine engel olunduğunu aktardı. 16 Haziran'da Cuma günü koğuşunda yapılan aramada, herhangi bir gerekçe gösterilmeden ya da tutanak tutulmadan günlüğüne el konulduğunu söyleyen gök, yapılan itirazların ardından günlüğü ancak 6 Temmuz'da geri alabildiğini belirtti.
KANTİNDE FAHİŞ FİYATLAR
Yaz ayında olunmasına rağmen tutukluların sadece el vantilatörü kullanmasına izin verildiğini, standart vantilatörlerin tel kısmının güvenlik açığı yaratacağı gerekçesiyle alınmadığını bildiren Gök ayrıca yakın zamanda kapatılan Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nden bazı hükümlü ve tutukluların getirdikleri su ile çalışan klimaların keyfi olarak sahiplerine verilmediğini ve depolarda bekletildiğini aktardı. Gök ayrıca kantinde ürünlere çok sık ve yüksek oranda zamlar yapıldığını, bunların özellikle yoksul tutuklu ve hükümlülerin temel ihtiyaçlara ulaşımını zor hale getirdiğini belirtti.
İlk duruşması Eylül ayında görülecek olan Gök ayrıca, medya kuruluşlarına tutuklu gazetecilerin durumunu düzenli olarak haberleştirmeleri çağrısında bulundu.
‘SUÇ ÜRETME ÇABASI’
Aydın’ın Diyarbakır Cezaevinde görüştüğü Mehmet Şah Oruç, tutuklamaların amacının Kürt gazeteciliğini kriminalize etmek olduğunu söyledi. İddianamesi hazırlanan ancak mahkeme tarafından reddedilerek Bitlis'e gönderilen Oruç, gözaltı ve tutuklanma sürecinde kendisine sorulan tüm soruların mesleki faaliyetlerine yönelik olduğunu belirtti. Oruç, iddianamesinin henüz kabul edilmediğini belirtti. Oruç, bu faaliyetlerin tamamının suç üretme çabası olduğunu söyledi. Oruç son olarak tüm bu baskılara rağmen alsa susmayacaklarını, özgür ve bağımsız gazeteciliği sonuna kadar sürdüreceklerini söyledi.