HABER MERKEZİ - 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu'nun 41'inci yıl dönümü dolayısıyla yapılan anmada, Kürtlere yönelik "soykırım politikalarının" PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecritle sürdürüldüğü belirtilerek, tecride karşı mücadele vurgusu yapıldı.
14 Temmuz 1982'de Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi'nde Kemal Pir, Mehmet Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’in başlattığı Büyük Ölüm Orucu'nun 41'inci yıl dönümü dolayısıyla birçok kentte anma etkinliği ve panel düzenlendi.
RIHA
Riha 78’liler Girişi, 14 Temmuz 1982'de Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi'nde Kemal Pir, Mehmet Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’in başlattığı Büyük Ölüm Orucu'nun 41'inci yıl dönümü dolayısıyla anma etkinliği düzenledi. "14 Temmuz ruhuyla tecridi kıralım" başlıklı yapılan anma etkinliği, Riha Barosu salonunda yapıldı. Ali Çiçek'in kardeşi Ayşe Çiçek'in yanı sıra çok sayıda sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcisi programa katıldı. Büyük Ölüm Orucu sırasında hayatını kaybedenlerin eylemine dair hazırlanan şarkılar programda dinletildi. Saygı duruşunun ardından başlayan programda, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın konuşmasının yer aldığı bir video izlendi.
78'liler Girişimi'nin anmaya dair mesajının ardından konuşan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Riha Milletvekili Dilan Kunt Ayan, Kürtlere yönelik "soykırım politikalarının" İmralı Cezaevi'nde PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecritle sürdürüldüğünü belirtti. Ayan, tecride karşı tüm kesimlerin tepki göstermesi gerektiğini vurguladı.
HDP Gençlik Meclisi üyesi Muhsin Aydoğdu da tecride değinerek, "Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü için herkes elinden gelenin fazlasını yapmalı" diye kaydetti.
Programda, dönemin tanıkları da cezaevinde yaşanan vahşeti ve buna karşı başlatılan ölüm orucu eylemini anlattı. Program, 14 Temmuz direnişini konu alan 14 Temmuz filminin gösterimiyle sona erdi.
İZMİR
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Ege Bölge Temsilciliği, TJA İzmir, Ege Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (EGE-TUHAYDER) ve Anadolu Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAY-DER), HDP İzmir İl Örgütü binasında panel düzenlendi. Demokrasi ve özgürlük mücadelesinde hayatını kaybedenlerin anısına yapılan saygı duruşu ile başlayan panelde 14 Temmuz direnişini konu alan sinevizyonun gösterimi yapıldı.
Sinevizyonun ardından konuşmalara geçildi. ANYAKAY- DER Eşbaşkanı Mikail Atan, 1980 askeri darbesiyle Kürtlere asimilasyon ve imha dayatıldığını söyledi. Cezaevindeki vahşete karşı canlarını ortaya koyanların asimilasyon ve inkar politikalarına karşı direndiğini vurgulayan Atan, "Bununla birlikte halk yeniden direnişin ne olduğunu sergilemeye çalıştı. Halkı biteremeyeceklerini anlayanlar ise AKP-MHP iktidarına Lozan'da istenen görevi verdiler. AKP-MHP Kürdistan'ın dört bir parçasında uluslararası savaş kurallarını ihlal ederek bir savaş sürdürüyor. Ama bir adım ilerleyemiyorlar" ifadelerini kullandı.
Ardından konuşan HDP İzmir il binasında katledilen Deniz Poyraz'ın annesi Fehime Poyraz, Kürt halkının baskı politikalarına karşı korkusuz direndiğini belirterek, aradan geçen onca yıllara rağmen cezaevi politikalarının değişmediğini söyledi. Poyraz, 41 yıl önce başlayan direnişin hala sürdüğünü vurguladı.
'DİRENİŞTEN DİRİLİŞE BİR HAYKIRIŞTIR'
Son olarak konuşan 12 Eylül döneminde Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde kalan İsmail Kino, yapılan işkencelere rağmen direnmeye ve gülmeye devam ettiklerini kaydetti. O dönem nefes almanın bile işkence olduğunu anlatan Kino, "Fiziki ve psikolojik şiddet had safhadaydı. Su, yemek, tuvalet ihtiyacı asla karşılanmıyordu. Amed dünyada en fazla işkence yapılan cezaevlerinden bir tanesidir. Amed zindanı kadar korkunç işkencelerin yaşandığı bir yer bulmak çok zor. O süreçte görüş zamanlarında ailelerimizin gelmesini istemiyorduk. Görüş günlerinde daha fazla işkenceye maruz kalıyorduk. Fakat Amed zindan direnişinin susturulmak istenmesine toplum izin vermedi. O yüzden direnişten dirilişe bir haykırıştır. Amed zindanı direniş manifestosunu ortaya çıkardı" dedi.
MERSİN
Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (Çukurova-TUAYDER), Akdeniz Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (AKYAKAY-DER), 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu’nu konu alan “İnsanlık onurunun işkencelere karşı Direniş geleneği” isimli panel düzenledi.
Çukurova TUAY-DER binasında yapılan panele 14 Temmuz zindan direnişinde yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının olduğu "14 Temmuz Büyük Ölüm orucu yeniden var olmanın ilk adımıdır”, “Zindan direnişçileri ile varlığımızı öz yönetim direnişleriyle özgürlüğümüzü kazanacağız” pankartları asıldı. Panele, Yeşil Sol Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan ve HDP Mersin İl Eşbaşkanları Hoşyar Sarıyıldız ile Bedriye Kuş ve çok sayıda kişi katıldı.
14 Temmuz direnişinde yaşamını yitirenlerin anısına yapılan saygı duruşu ile başlayan panelde konuşan Emin Aksu, “Bu mücadelenin öncüleri Kürt halkında ölümsüz bir fikriyat olarak ulusal bilinç ve özgürlük umudu yaratı. Bu mücadele bize muazzam bir miras bıraktı” dedi.
‘SİMGELEŞEN CEZAEVİ’
Ardından konuşan 78’liler Girişimi’nden Nejdet Kılıç, 14 Temmuz direnişçilerini unutmayacaklarını belirterek, “Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi denilince akla mütevazi ve alçakgönüllü, son yolculuğunda bile mezar taşına ‘halkına borçludur’ yazılmasını isteyen kişiliklerin olduğu cezaeviydi. Diyarbakır Cezaevi en korkunç işkencelerin yaşandığı günümüzde simgeleşen bir mekan haline döndü. Gerçekle ve işkencelerle yüzleşmekten korkmayın” ifadelerini kullandı.
ADANA
HDP Seyhan İlçe Örgütü binasında da anma etkinliği gerçekleştirildi. Saygı duruşu ile başlayan anmada 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu’nu konu alan sinevizyon gösterimi yapıldı.
MÊRDÎN
Mêrdîn 78’liler Girişimi öncülüğünde HDP, MED TUHADFED, TJA ve DBP tarafından 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu’nun yıldönümü dolayısı ile anma gerçekleştirildi. HDP İl binasında gerçekleştirilen anmaya çok sayıda kişi katıldı. Özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşu ile başlayan anmada sinevizyon gösterimi yapıldı.
DBP PM üyesi Nazım Kök, her zaman ve mekanda 14 Temmuz ruhu ile mücadelenin ortaya çıktığını kaydederek, mücadelenin aynı ruh ile devam ettiğini söyledi. Ardından söz alan 78’liler Girişimi Sözcüsü Arif Turğay ise 14 Temmuz direnişi ve öncesinde yaşanan süreci anlatarak, 14 Temmuz direnişçilerinin mücadelesinin takipçisi olacaklarını belirtti.
ÊLIH’TE PANEL
Êlih 78’liler Girişimi, Êlih Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda 14 Temmuz paneli düzenledi.
Moderatörlüğünü TJA aktivisti Ruken Zeryam Işık Yıldız’ın yaptığı panelde konuşan 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, “Diyarbakır Cezaevi” çalışmasını 50 akademisyen ile yaptıklarını söyledi. Çalışmada “Diyarbakır anlatılmaz yaşanır” cevabı ile karşılaştıklarını belirten Can, şunları söyledi: “Bu düşüncenin gerçeğin ta kendisi olduğunu anladık. Bunu tüm vahşeti ile dinledik. 800 saatlik kayıt-görüş aldık. Her tutuklu sadece yaşadıklarını biliyordu. Başka koğuşta ne yaşandığı bilinmiyordu. İşkence yöntemlerini de inceledik. Dünyada yüz işkence çeşidi var. Burada 70 tanesi kullanılmış. Bu yaptığımız tespitlerde ortaya çıktı” dedi.
‘VAHŞET TECRİT OLARAK DEVAM EDİYOR’
Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananların günümüzde devam ettiğini kaydeden Can, “Vahşi bir toplumsal mühendislik yaşanmış bu cezaevinde. Aynı durum şuanda devrede ve bunun en ağırını Sayın Abdullah Öcalan yaşıyor. En son Silivri’de kaldım. O zamanki baskı politikalarını gördük. Öcalan üzerindeki tecrit ise daha da kötü. İmralı bir çukur, kimsenin görüşmesine izin verilmiyor. Tüm haklarından yoksun bir şekilde orada kalıyor. Hukuksuzluğun zirve yaptığı yerdir İmralı” diye konuştu.
Diyarbakır Cezaevi’nin devletin Kürtlere bakış açısının bir aynası olduğunu belirten Can, Diyarbakır Cezaevi’nin müze olması için daha önce 100 bin imza topladıklarını hatırlatarak, kampanyayı tekrar başlattıklarını söyledi.
Barış Anneleri Meclisi Üyesi Sultan Azboy ise burada yaşanan direnişe dikkat çekerek, o direniş mirasının şimdi de devam ettiğini söyledi. Panel soru cevap bölümü ile son buldu.