Lord Glasman: Rojava’daki mücadele çağımızın mucizesi

img

ANKARA - İngiliz Lord Maurice Glasman, İngilizlerin Ortadoğu siyasetinin Sykes-Picot’u korumaya yönelik olduğunu söyledi. Glasman, Rojava’da verilen mücadeleyi de, “çağımızın mucizesi” olarak nitelendirdi. 

Son dönemlerde Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler hız kazanırken, yüzyılın başında bölgeyi şekillendiren İngiliz siyaseti ve etkisi yeniden tartışılıyor. Geçtiğimiz hafta Ankara’da bulunan Lord Maurice Glasman, Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı. 
 
BU LORD BİLDİĞİMİZ LORDLARDAN DEĞİL!
 
Eski filmlerde resmedilen lejyonlara, süvarilere sahip beli bir bölgenin sahibi unvanındaki Lord görüntüsünden uzak, son derece mütevazi, aynı zamanda renkli bir kişiliğe sahip olan Lord Glasman, İngiltere Lordlar Kamarasının da üyesi. Sosyal hareketlere yakınlığı, sosyalist düşünceye yatkınlığı ile dikkat çeken Glasman, aynı zamanda İngiltere’de Kürt toplumunun dostlarından biri. Kendi ülkesinde de son derece popüler olan Glasman, dikkat çekiyor. 
 
KÜRTLERLE DEĞİŞEN LORD
 
Glasman, hayatında Kürtlerin önemli bir etkiye sahip olduğunu anlatarak, “Ben Kuzey Londra’da Kürtlerle çalışıyorum. Onlarla birlikteydim, onlar benim okul arkadaşımdı. Bana Türkiye’de işlerin nasıl olduğunu anlatırlardı.  Ve büyüdüğüm zaman bunların doğru olduğunu anladım, yaşayarak gördüm” diye konuştu. Glasman, “HDP liderlerinin ve milletvekillerinin tutuklanması, Kürtlerin belediyelerine el konulması burada yanlış yürütülen her şeyin özeti gibi” dedi. 
 
‘KÜRT SORUNU SİYASİDİR MAHKEMELERDE ÇÖZÜLEMEZ’
 
Türkiye’de sürdürülen siyasi davaların da çözüm olmadığını, “Türklerle-Kürtler arasındaki ilişkiler siyasi olarak halledilmesi gereken bir sorundur. Bunu siz yargıyı kullanarak hal edemezsiniz” sözleriyle dile getiren Lord Glasman, HDP eş başkanlarının süren yargılamalarını da, “Benim için tamamen politik bir mahkeme” şeklinde değerlendirdi. 
 
‘ROJAVA ÇAĞIMIZIN MUCİZESİDİR’
 
Rojava’ya ilişkin soruları da yanıtlayan Lord Glasman, “Bizim için Rojava bir ilham kaynağı. Ve kadınların öncülük ettiği silahlı güçlerin, demokratik özerkliğin, demokratik federalizmin yaratılması. Bütün bunları DAİŞ gibi bir gücü yenebilmesi çağımızın mucizesidir” dedi. Lord Glasman, İngiltere’de kendisi gibi düşünen pek çok insan olmakla birlikte, yaşananlardan bihaber insanların sayısının daha fazla olduğunu söyledi. 
 
İNGİLİZ DIŞ POLİTİKASI SYKES-PİCOT’U KORUMAYA YÖNELİKTİR
 
İngiliz dış politikasının da bölgede, kendi oluşturduğu statükoyu korumaya odaklandığını belirterek, “Türkiye büyük bir ülke olarak görülüyor, ılımlı Müslüman ülke ve bir NATO üyesi olarak. İngiliz hükümeti Türkiye ile olan koalisyonu bozacak hiçbir şey yapmak istemiyor” diye konuştu. Lord Glasman devamında şunları dile getirdi: “İngiliz toplumu mesela Sykes-Picot anlaşması, Lozan Anlaşması’nı bilmiyor. Onlar için bunlar çok geçmişte kalmış şeyler. Ama şimdi Londra’da oldukça büyük bir Kürt nüfusu var. Ayrıca bunlar ağırlıkla PKK’ye sempati duyan Kürtler. Dolayısıyla insanlar sohbetler ve ilişkiler yoluyla daha farkında olmaya başladılar meselenin. Ve solcu gençler için Rojava gibi güzel örnek var. Genellikle insanlar tarihsel bir sorumluluk üstlenmiyorlar. 
 
İNGİLTERE SEYİRCE KALARAK DA POLİTİKA BELİRLİYOR
 
Hükümet ise ‘Türkiye müttefikimizdi, Irak’ın teritoryal bütünlüğünü korumamız gerekiyor’ gibi şeyler söylüyor. Mesela Kerkük’ün İran ve Irak tarafından alınmasına destek vermese de seyirci kaldı. Müdahale etmemesi de İngiltere’nin eğilimini gösteriyor. Esad ile İran Kürtlere saldırmaya karar verirlerse buna da müdahale etmeyecektir. Bu yüzden bu durum belirleyici bir durum oluyor. Bu konuda endişelerim var. 
 
ÖCALAN’IN DURUMU?
 
Biz İngiltere’de Öcalan’a özgürlük kampanyası başlatmalıyız. O siyasi bir mahkum ve serbest bırakılması gerekir.  Bu insanların  anlayabileceği bir kampanya. Ve insanlar bu kampanyadan şunu anlamaya başlayacaklar; Türkiye’de olan bir siyasi mesele var.  Bu sorun bir terörizm meselesi değil. Benim partim hükümet değil. Hükümetin açık ve net bir stratejisi varmış gibi görünmüyor. Yani hükümetin Türkiye, Irak, İran’da  her şeyi birlikte tutmak, bu ülkelerin dağılmasını engellemek dışında başka bir stratejisinin olmadığı görünüyor. Dolayısıyla bilinçli olmadan mevcut durumu yani Sykes–Picot’u muhafaza etmeye, yani statükoyu korumaya çalışıyorlar.” 
 
MA / Kenan Kırkaya – Diren Yurtsever