Nizamettin Toğuç: Devletin rengi kırmızıdan yeşile döndü

img
BATMAN – Uzun yıllar yurtdışında yaşamak zorunda kalan HDP Batman İl Eşbaşkanı Nizamettin Toğuç, tutuklanmasının yerel seçimlerle bağlantılı olduğunu dile getirerek, “Derin devletin rengi bazen kırmızı, bazen gri oldu. Şimdi de yeşildir, ancak mantığı, yaklaşımı hep aynı oldu” dedi. 
 
Kapatılan Demokrasi Partisi (DEP) milletvekili iken çıkmak zorunda kaldığı yurtdışından 21 yıl sonra 28 Nisan 2015 tarihinde yeniden dönüş yapan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman İl Eşbaşkanı Nizamettin Toğuç, 6 Ekim'de evine yapılan baskından 4 gün sonra tutuklanarak Diyarbakır 2 No’lu T Tipi Cezaevi’ne konuldu. Tutuklama gerekçesi olarak gösterilen PKK üst düzey yöneticileriyle birlikte çekilmiş fotoğrafın 1994-1996 yılarına ait olduğunu ve kırsalda olan kızımın akıbetini öğrenmek amacıyla orada bulunduğunu belirten Toğuç, bunun için Ankara 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan bir davanın devam ettiğini vurguladı. Toğuç, dosyada kısıtlılık olmasına rağmen fotoğrafların basına servis edilmesini algı operasyonu olarak ifade etti. 
 
‘YEREL SEÇİM OPERASYONUDUR’
 
Tutuklanmanın hukukla ilgisi olmadığını tam tersi yerel seçimler öncesi siyasi bir operasyon olduğunu dile getiren Toğuç, “Şu an AKP ve MHP koalisyonuyla oluşturulan tek adam rejimi devleti ele geçirmiş ve mutlak faşizmi uyguluyorlar. Bütün kurumları, Kürt siyasi hareketine, muhalefetine karşı kullanıyorlar. Eskiden derin devletin rengi kırmızıydı şimdi yeşil olmuş, Şuanda cezaevlerinde rehin tutulan Leyla Güven, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ başta olmak üzere tüm yoldaşlarımız salt fikirlerini açıkladıkları için tutukludurlar. Ben de aynen onlar gibi yürüttüğüm meşru siyasi faaliyetlerden dolayı burada tutuluyorum. Yani benim tutuklanmam da tamamen siyasidir” dedi. 
 
‘MANTIK HEP AYNI OLDU’
 
Yurtdışına çıkmasına neden olan koşul ve politikaların bugün de aynı şekilde sürdüğünü ifade eden Toğuç, karşılaştırmayı şu sözlerle dile getirdi: “O dönem 4 bin 500 üzerinde köy yakıldı, 17 binin üzerinde faili beli cinayet işlendi. Bu yaşananların tüm sorumluluğu devlettedir. Açıkçası devlet de bu konudaki sorumluluğunu çıkardığı 5233 sayılı yasa ile kabul etmiştir. Bugün yaşadıklarımız aynı zihniyetin devam ettiğini, ancak AKP ve MHP faşist ortaklığının tarz değiştirerek halkı açlıkla karşı karşıya bırakıp, sonuç almaya çalıştığını göstermektedir. Yüz binin üzerinde insanın açığa alındığı, bir o kadarının ihraç edildiği ve yine yüz bin civarı insanın sırf AKP iktidarına karşı muhalif duruşundan cezaevlerinde olduğu bir dönem yaşamaktayız. Bu uygulamayla bize ‘siyaset yapmayın, boyun eğin, itaat edin’ diyorlar. Yani cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Kürtlere yaklaşım konusunda devlet mantığı hiç değişmedi. Derin devletin rengi bazen kırmızı, bazen gri oldu. Şimdi de yeşildir, ancak mantığı, yaklaşımı hep aynı oldu. 1920’lerde M. Esad Bozkurt’un söylemi ne ise 1990’larda Coşkun Kırca’nın söylemi o oldu. Şimdi de AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘ya boyun eğersiniz ya da boynunuzu verirsiniz’ söylemleri aynıdır. Yani kişiler değişse bile sistemin aynı olduğunu görmeliyiz.”
 
‘PARTİ KAPATMIYOR BAŞKANINI TUTUKLUYOR’
 
Geçmişte yapılan parti kapatmalarının yerine partiyi işlevsiz bırakacak politika izlendiğine dikkat çeken Toğuç, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Devlet otoritesi, Kürtlerin siyaset yapmasını engellemek için her şeyi yapıyor. Geçmişte Kürt siyasi partilerini kapatarak bunu gösterdi. 1990’larda 7 Kürt partisi kapatıldı. Şimdi partiyi kapatmıyor, eş genel başkanlarını, üyelerini tutuklayarak siyaset yapmalarını engellemeye çalışıyor.” 
 
‘ULUSAL BİRLİKLE AŞILIR’ 
 
Bu sürecin aşılabilmesinin bir yolunun da Kürtlerin ulusal birliği olduğunun altını çizen Toğuç, şöyle devam etti: “Ulusal Birlik sağlanamazsa Kürtlerin hiçbir kazanımı olmaz. Bu sebeple Kürtlerin bir an önce Ulusal Kongrelerini yapıp, birliği oluşturup Birleşmiş Milletlerce (BM) tanınmanın mücadelesini vermeliler. Seydayê Cegerxwîn’in dediği ‘Kurdino bibin yek ger hûn nebin yek hûn ê herin yek bi yek (Kürtler bir olun, eğer bir olmazsanız bir bir yok olursunuz)’ sözü çok anlamlıdır. Ulusların kendi kaderini tayin hakkı vardır ve ulusların varlıklarının garantisi de ulusal birliktir. Türkiye’nin de taraf olarak imzaladığı AGİT’in 10 maddeden oluşan Paris Sözleşmesi’nin 8’inci maddesine göre, ‘her ulus kendi kaderini tayin hakkına sahiptir’ ilkesi maalesef sadece kağıt üzerindedir. Türkiye bir çok sözleşmede olduğu gibi bu sözleşmede de taahhüdünü sadece kağıt üzerinde vermiştir. Ancak biz ulusal birliğimizi sağlarsak haklarımız üzerinde böyle keyfi uygulamaların önüne geçmiş oluruz.” 
 
‘KAZANACAKLARINA İNANIYORUM’ 
 
Yerel seçimlerin yaklaştığını ve sürece ilişkin başta Batman halkı olmaz üzere Kürtlere çağrıda bulunan Toğuç, şunları söyledi: “Önümüzde yerel seçimler var. Bu seçimlerin önemi önceki seçimlerden bir adım öndedir. Zira halkın iradesiyle seçilen başkanlarımız, rakip parti bakanı tarafından devletin zor gücü kullanılarak açığa alınmış ve aynı bakan tarafından makamları gasp edilerek yerlerine kayyumlar atanmıştır. Ben bu seçim döneminde çalışma arkadaşlarımızın ve halkımızın kendilerine sahip çıkacaklarına ve gasp edilen halk iradesi makamlarına diğer belediye başkanlıklarını da ekleyeceklerine inanıyorum. Şimdiden serkeftin diliyorum. Kazanacaklarına inanıyor.”
 
MA / Metin Yoksu