Hatimoğulları: Saldırılarda Federe Kürdistan yönetiminin de sorumluluğu var

img

ANKARA - Türkiye’nin saldırılarıyla DAİŞ’in yeniden diriltilmek istendiğini söyleyen HDP'li Tülay Hatimoğulları, saldırılarda Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin de sorumluluğunu olduğunu belirtti. 

Türkiye’nin Şengal ve Mahmur Mülteci Kampı ile Kuzey Doğu Suriye’nin Dêrik ve Şehba kentlerine yönelik bombardımanlarına tepkiler sürüyor. Şengal’de 21 noktaya yapılan saldırılarda 3 kişi, Mahmur’da 2 kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi yaralandı. Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar günlerdir devam ediyor. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Türkiye’nin hava saldırılarının DAİŞ’in Hesekê yenilgisinin ardından gerçekleştirilmesine dikkat çekti. Sinaa Cezaevi’ne saldırıyla DAİŞ’in yeniden canlandırılmak istendiğini dile getiren Hatimoğulları, “Sinaa hapishanesine saldırı gerçekleştiğinde, TSK’nin denetimindeki bölgelerden DAİŞ’lilerin geçtiği ortaya çıktı. Aynı zamanda Kobanê’den gelen desteğin engellenmesi için SİHA’lar kullanıldı. Hemen ardından bu 3 bölgenin bombalanması, bağlantıları güçlendiriyor” dedi.
 
ÖZERKLİĞE SALDIRI 
 
Bombardımanların Kürtlerin özerkliğine yönelik saldırı olduğunu ifade eden Hatimoğulları, “Hava saldırılarıyla DAİŞ ve benzeri örgütleri yeniden diriltmek, sahaya sürme amaçlanıyor. Bu da Kürt halkına dönük bir operasyon anlamı taşır. DAİŞ’in yeniden diriltilmesi, bölge halklarının tamamına zarar verecektir” uyarısında bulundu.
 
SORUMLULUK BÖLGESEL YÖNETİM’DE 
 
Sınır ötesi operasyonlara karşı Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne büyük sorumluluk düştüğünü söyleyen Hatimoğulları, “Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin de Irak Merkezi hükümetinin de önemli bir sorumluluğu var. Kendi yurttaşlarının katledildiği bu operasyonlara hiçbir şekilde çanak tutmamaları, ön açmamaları gerekir. Kürt halkının birbiriyle daha fazla dayanışma içerisinde olması gereken bir aşamadayız. Irak’ta Kürt halkının arasına nifak tohumu sokmaya çalışanlara karşı Kürt halkının dayanışması elzemdir” diye konuştu.
 
KÜRTLER BEDEL ÖDÜYOR 
 
Bombardımanlardan bir gün sonra Federe Kürdistan Bölgesi Başkanı Nêçirvan Barzani’nin AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmesine değinen Hatimoğulları, şunları söyledi: “Barzani’nin Türkiye’ye geleceği önceden belliydi. Bir gün öncesinden bu bölgelerin hava saldırısına maruz kalması tesadüf mü bilemiyorum. Fakat burada en büyük sorumluluk Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne düşer. Dışarıdan yapılan müdahaleler hiçbir şekilde kabul edilmemelidir. Türkiye’nin Irak’ta ilişkileri özellikle AKP döneminde MİT’ten müteşekkil bir ilişki haline dönüştü. Bölgedeki yaygın MİT faaliyeti ile devlet aklı uyuşuyor. Asıl vurgulanması gereken mevcut iktidarın MİT ile yürütmüş olduğu oradaki stratejiye karşı başta Kürdistan Bölgesel yönetimi olmak üzere Kürt halkının dayanışmasını sağlamak, özellikle sivil halkı korumaktır. Mahmur’a yapılan saldırı Erbil’e 100 kilometre ötedir ve orada gerçekleşiyor. Buna Erbil merkezli hükümet karşı çıkmalıdır. Ancak süreç öyle gitmiyor. Kürdistan Bölgesel Yönetimi Türkiye ile diyalogunu buradaki Kürt sorunun çözümü üzerinden kullanması gerekirken, süreç tersine işliyor. Bu da Kürt halkının daha çok bedel ödemesi, daha çok insanın yaşamını kaybetmesi anlamı taşıyor. Kürt halkının iç dayanışmasını sağlamak en elzem olanıdır.”
 
ULUSLARARASI SESSİZLİK 
 
Uluslararası kamuoyunun saldırılar karşısında sessizliğini eleştiren Hatimoğulları, şunları ifade etti: “Dêrik saldırısında bir köy bombalandı. Bu köyde sivil insanlar yaşıyor. Dünya kamuoyu, başta BM’nin ilgili komisyonları, örgütleri bu konuda adım atmıyor. Sivil ölümler karşısında uluslararası güçler sadece çıkarlarına denk geldiği zaman seslerini çıkarıyor olmaları, bir samimiyet sorgulamayı gerektiriyor. Ölen Kürt olunca, onu ‘sivil değildir’ kategorisinde değerlendirmek, insan hakkı savunucusu olan kişiye, ülkeye, anlayışa asla uygun değildir. Ölen kim olursa olsun, ortak payda insan olmaksa, buna göre hareket edilmelidir. Bütün uluslararası insan hakkı kuruluşlarını, bu konuda duyarlılık göstermeye ve göreve davet ediyorum. Bütün bu saldırıları geri püskürtecek olan uluslararası kamuoyunun ortaya koyacağı tepkidir, sergileyeceği tutumdur. Saldırılara dolaylı ya da direk destek veren güçler varsa, bundan vazgeçmelidir. Uluslararası insan hakları örgütleri sivil ölümlerine karşı maksimum düzeyde duyarlılık, yaptırım uygulaması gerekir."
 
MA / Berivan Altan