Siyasi partilerden ortak çağrı: Açlık grevleri sahiplenilmeli

img
İSTANBUL - PKK Lideri Öcalan’ın eşit, özgür, adil ve barış içerisinde yaşanacak bir sistem önerdiği için tecrit altında olduğunu ifade eden siyasi parti temsilcileri, tecride karşı cezaevlerinde başlayan açlık grevlerini sahiplenme çağrısı yaptı.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecridin kaldırılması ve cezaevlerinde günden güne ağırlaşan ihlallerin son bulması için 27 Kasım’da tüm cezaevlerinde tutuklular süresiz-dönüşümlü açlık grevine başladı. Grevin başlamasıyla birlikte birçok cezaevinde koğuşlar basılarak tutukluların not defterlerine, kitaplarına ve açlık grevinde kullanacakları limon ve tuz gibi malzemelere el konuldu. Cezaevlerindeki tüm baskı ve engellemelere rağmen tutuklular, eylemlerini sürdürmeye devam ediyor. Siyasi parti temsilcileri, cezaevlerinde kötü bir şey olmadan tutukluların taleplerinin karşılanması çağrısında bulundu. 
 
YÜCE: EGEMEN GÜÇLERİN İSTEĞİ
 
Abdullah Öcalan’a 20 yılı aşkın süredir uygulanan tecridin ne yerel ne de uluslararası hukukta herhangi bir karşılığının olmadığını ifade eden Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, tecridin baştan sona hukuksuz olduğunu belirtti. Egemen güçlerin isteği doğrultusunda tecridin devam ettiğine dikkat çeken Yüce, “AB’den ABD’ye, Rusya’dan Suriye’ye tüm devletler Öcalan’ın tecrit sürecinin oluşturulmasının ortağıdır. Öcalan’a tecrit konusunda anlaşabilmelerinin ve aynı tarafta olmalarının sebebi, Öcalan ve Kürt özgürlük hareketinin bütün bu kapitalist, emperyalist güçler dışında halkların eşit, özgür, adil ve barış içerisinde yaşayacağı bir sistem öneriyor ve bunun için mücadele ediyor olmalarıdır” dedi. 
 
EN İNSANİ TALEPLER 
 
Açlık grevine başlayan kişilerin talep ettikleri şeyin en temel insani talepler olduğunu ifade eden Yüce, “İktidarı sarsıldıkça, ekonomik, siyasi, insani krizi derinleştikçe savaş, çatışma, saldırı ve gerilim politikalarını devreye sokuyorlar. İçeride ve dışarıda direnerek bu politikaları püskürteceğiz ve mutlaka faşizmin inşasını durduracak, demokratik inşa sürecini başlatacağız. Bunu yapabilmenin tek yolu ise en geniş antifaşist güçlerin mevcut iktidara karşı birleşik, ortak ve birbiriyle bakışımlı mücadelelerini devam ettirecek mücadele hattında ısrarcı olmaktır” diye belirtti. 
 
GÜMÜŞTAŞ: MÜCADELE GELİŞMELİ 
 
Öcalan üzerindeki tecridin derin bir konu olduğu ve ayrı bir yere konulması gerektiğini söyleyen Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, “Bir halk önderinin böyle bir biçimde tecrit edilmesi Türkiye demokrasisine de bir saldırıdır. Aynı zamanda durum, Kürdistan’ı işgal etme politikasının karakterize halidir” diye belirtti. 
 
Salgınla tutukluların iletişim, sosyal ve benzeri haklardan yoksun bırakıldığını dile getiren Gümüştaş, bununla Öcalan’a uygulanan tecridin bir benzerinin tüm cezaevlerinde ortaya çıktığını belirtti. Gümüştaş, bu nedenle açlık grevlerinin başladığını ifade ederek, Öcalan’ın ve tutuklularının haklarının sağlanması için hukuki ve siyasi mücadele perspektifinin gelişmesi gerektiğini vurguladı. 
 
MUTLAKA KARŞI ÇIKILMALI
 
Açlık grevindeki tutukluların içte ve dışta sürdürülen çatışmacı ve yayılmacı politikalara da ses çıkardığına dikkati çeken Gümüştaş, bu sesin sağlıklı bir sonuç almasının ancak dışarıda gelişecek sese bağlı olduğunu vurguladı. “Şu anda tutsaklar AKP-MHP faşist bloğunun Kürdistan’ın dört parçasında açık işgalci konumunu görüyor” diyerek sözlerini sürdüren Gümüştaş,  “Tutuklular, buna karşı tüm toplumu göreve çağırıyor. İçinde siyasi partilerin, hukukçuların, sivil toplum örgütlerinin de olduğu bir mücadeleyle tecride mutlak suretle karşı çıkmalıyız” ifadelerinde bulundu. 
 
BULUT: ÖNÜ AÇILIRSA SORUN ÇÖZÜLÜR 
 
Öcalan’ın büyük bir anlam yüklenen bir halk lideri olduğunu ve bu nedenle tecrit altına alındığını dile getiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Örgütü Eş Başkanı Elif Bulut da, ülke kanunlarına ve uluslararası kanunlara göre durumun suç olduğunu ifade etti. Bu tecrit halinin bilinçli bir şekilde yapıldığına işaret eden Bulut, “Öcalan’ın önü açılırsa birçok sorun da çözülür. Bunun en net örneği çözüm süreci oldu. İktidar, bu dönemde halklar lehine gelişen kazanımları gördü. Bu yüzden sayın Öcalan’ın önü kapatıldı. Tecrit uygulanmasıyla hem iktidarın aleyhine gelişecek durumun önüne geçilmeye çalışılıyor, hem halk cezalandırılıyor” dedi. 
 
DALGA DALGA YAYILDI
 
Öcalan’a uygulanan tecridin tüm topluma dalga dalga yayılmaya başladığına işaret eden Bulut, şöyle devam etti: “Bu durumun değişebilmesi için muhalefetin çok net bir şekilde ‘tecrit insanlık suçudur, hiç kimseye uygulanamaz’ demesi gerekiyor. Bunun kanunlarla bağdaşmadığını ifade etmesi gerekiyor. Partimiz her açlık grevi döneminde politik atmosferi güçlendiren tarzda çalışmalarını yürütüyor.  Demokrasi güçleri, demokrasi mücadelesini verdiğini söyleyen herkesin eşit derecede hem açlık grevlerinde bulunanların taleplerini karşılama hem de tecridi kırmanın yollarını araması gerekiyor.” 
 
TUTAL: BİR SİLAHA DÖNÜŞTÜ
 
Tecridin egemen güçler tarafından uzun zamandır dayatıldığını dile getiren Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Genel Başkanı Sinan Tutal, durumun “muhalefet güçlerine yönelik bir silah” haline dönüştüğü değerlendirmesinde bulundu. Tutal, “Tek adam diktası dışarıda muhalefete baskı, engellemelerle gözdağı veriyor. Baskılayamadığını içeriye atarak orada tecrit politikası uygulayarak teslim olmaya yöneliyor. Bu süreç böyle işliyor. Bu yüzden tecrit bir saldırı aracına dönüşmüş durumda” diye konuştu.
 
‘TOPLUM TESLİM ALINMAYA ÇALIŞILIYOR’ 
 
Öcalan’a uygulanan tecritle toplumun ve muhalefetin teslim alınmaya çalışıldığına dikkati çeken Tutal, sözlerini “Tecrit, cezaevine giren herkese uygulanmaya çalışılan rutin bir uygulama haline geldi. Kime yapılırsa yapılsın tecrit bir insanlık ayıbıdır. İçeride ve dışarıda hiçbir şart altında tecrit altında bırakılmamalıdır. Tutukluların grev başlatarak dile getirdikleri sorunları kamuoyuna duyurmak, sorunların çözülmesini sağlamak tüm demokratik muhalefetin görevlerinden biri olmalıdır” diye noktaladı.
 
TORUN: TARİHE GEÇECEK BİR DAYANIŞMA 
 
Öcalan’a uygulanan tecridin Kürt halkına yönelik bir tavır olduğu tespitinde bulunan Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun da, bu şekilde halkın yalnızlaştırılmak istendiğini kaydetti. Tüm toplumun gözaltı ve tutuklamaya maruz kaldığını dile getiren Torun, bu durumun doğrudan tecritle alakalı olduğunu söyledi. Tutukluların tüm topluma sirayet eden tecridin kaldırılması için açlık grevine başladığını ifade eden Torun, “İçerde ölüme terk etme durumu yaşanıyor. Dışarıda ise kadınlar, işçiler, halklar baskı altında tutuluyor. Tüm bunlara karşı bir açlık grevi başladı. Çünkü Öcalan ve Kürt halkına uygulanan tecrit artık genele de sıçradı. Tabii, bu greve dışarıdan ses vererek beslemek zorundayız. Tarihe geçecek bir dayanışma ile tüm toplum ses vermeli” şeklinde konuştu. 
 
MA / Mehmet Aslan