‘Kongrede tecridi lanetlemek milli mutabakat cephesine karşı tutum olacaktır’

img

İSTANBUL –İmralı tecridini gündemleştirmeyen demokratik kurum ve siyasi partilerin Türkiye gündemini tartışamayacağını söyleyen HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “HDP kongresinde hep beraber İmralı tecrit sistemini lanetlemek 'milli mutabakat' cephesine karşı tutum olacaktır" dedi. 

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 11 Şubat’ta Ankara’da yapacağı 3. Olağan Büyük Kongresi’nin hazırlıklarını, kongrede alınan kararların toplumda yaratacağı etkileri ve HDP’ye düşen rolleri Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit değerlendirdi.
 
HDP’nin bu kongreden önce, geçmiş bütün bir sürecin öz eleştirisini ortaya koyan, eleştirileri dinleyen ve bütün bunlara karşı da yeni bir yol haritası başlatacak şekilde kongreyi ele aldığını belirten Koçyiğit,  “Ciddi bir hazırlıkları olduğunu söylemek gerekiyor. Yerellerde konferanslar yapılıyor. Bu konferanslardan açığa çıkan sonuçları ve en nihayetinde bir merkezi konferans da yaparak bütün bu kongreyi yöntemsel yönden de zenginleştirmeye çalışıyorlar” dedi. Kongre çalışmalarının çok olumlu ve anlamlı olduğunu ifade eden Koçyiğit, “Çünkü içinden geçtiğimiz sürecin çok yakıcı bir şekilde sonuçlarını yaşıyoruz. Bu ülkede gerçek bir muhalefetin olmaması meselesi hepimizin gündelik hayatını çok etkiliyor. Bu noktada aslında HDP, Türkiye'deki muhalefetin biricik odağıdır. Yani demokratik muhalefetin eylemini gerçekleştiren, sözünü söyleyen ve onu pratikleştirmek için varlığını ve yokluğunu ortaya koyan bir partidir. AKP-MHP faşizmi bunu gördüğü için çok ciddi bir şekilde yönelime maruz kalan, bunun bedelini de her gün ödeyen bir partidir” diye konuştu.
 
‘SÜRECİ BİRLİKTE ÖRÜYORUZ’
 
HDP’nin asıl gündemlerinden birinin Türkiye’de demokrasinin nasıl ilerleyeceği ve faşizmin nasıl durdurulacağı yönündeki tartışmalar olduğunu kaydeden Koçyiğit, “Yakın bir süreçte, biz Halkların Demokratik Kongresi olarak bir kongre gerçekleştirdik. Kongrede açığa çıkan perspektifin kendisi, kongrede alınan kararların hepsi aynı zamanda siyasi partimiz olan HDP’nin yeni dönemdeki perspektifini ortaya koyuyor. Şimdi bu perspektifin HDP eliyle aslında siyasete yedirilmesi, bütün bu konferanslarda bir şekilde açığa çıkarılması ve toplumsallaştırılması gibi bir süreci yürüttüğümüzü, birlikte ördüğümüzü de ifade etmek gerekiyor” dedi. Bütün yerel teşkilatlar ve halkla buluşma, tabanından gelen eleştirileri dinlemenin HDP’nin yeni dönemin mücadelesini açığa çıkaracak temel gündemi olduğunu dile getiren Koçyiğit, “Bu anlamıyla da arkadaşlar zorlu; ama kararlı bir döneme adım attılar. Bunun Türkiye’nin demokrasisi ve HDP’nin gelecekteki rol ve misyonu açısından önemli olduğunu söylemek gerekiyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘HDP’YE BASKI KORKUDAN KAYNAKLANIYOR’ 
 
HDP’ye yönelik bu kadar yoğun baskı ve saldırıların olmasının nedeninin siyasetine duyulan korkudan kaynaklandığını ifade eden Koçyiğit, şöyle devam etti: “7 Haziran seçimleri, bu ülkede bizim savunduğumuz, ortaya koyduğumuz değerleri, bütün çoğulcu yapının HDP aracılığıyla Meclis’te siyasete taşınmasının miladıdır. Bütün saldırılar da o gün itibariyle bütün çoğulcu yapıyı, toplumu esas alan bakış açısını bir şekilde bertaraf etmek, marjinalleştirmek için yapılmış saldırılardır. HDP, bugün yeni bir kongreye giderken ve yeniden bir atılım sürecine girmeyi hedefelerken bütün bu saldırıların bu zihniyetten beslendiğini görmemiz gerekiyor.”
 
‘HDP HALKIN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPIYOR’
 
Meclis’teki partilere bakıldığında demokrasinin, özgürlüklerin, adaletin temsilciliğini HDP’nin yaptığını ve bu uğurda bedel ödemeyi göze aldığını belirten Koçyiğit, bundan dolayı HDP’ye yönelik saldırıların büyüklüğünün kendilerini şaşırtmadığını söyledi. HDP’nin kendisini toparladığında ve yeni süreci açığa çıkardığında harekete geçireceği milyonlarca yurttaşın olduğunu vurgulayan Koçyiğit, “Bu kitle dinamik bir kitledir. Bu kitle eşitliğe, özgürlüğe susamış bir kitledir. Ve bu kitlenin kendisi aynı zamanda partidir. HDP tabanıyla arasında diğer klasik sistem partileri gibi bir ilişki yoktur. Bu aslında etle tırnak olma meselesidir. HDP bunu en iyi şekilde ortaya koymaktadır. Bir halk partisidir ve halkın sözcülüğünü yapmaktadır” diye konuştu. 
 
‘OHAL HDP’NİN İDEOLOJİSİNE KARŞI İLAN EDİLDİ’ 
 
HDP’yi güçlendirmek ve onu korumanın bütün HDP seçmenlerinin ve demokratların görevi olduğunu kaydeden Koçyiğit, OHAL’in HDP’nin ideolojisine, hak talep eden ve demokrasi için mücadele edenlere karşı ilan edildiğini dile getirdi. Diğer partilerin OHAL’i normalleştirmeye çalışan ya da sadece yasal süreçlerde bertaraf etmeye çalıştıklarını belirten Koçyiğit, “Oysaki bugün, OHAL gerçekliğinden bahsediyorsak bunun karşısında sokakta mücadele etmek, bütün mağdur kesimlerle yan yana durarak ifade etmek gerekiyor. Ancak, bu şekilde gerçek bir demokrasi ve özgürlük mücadelesi olabilir” dedi. 
 
‘DEMOKRASİ CEPHESİ KAÇINILMAZDIR’
 
“Şu anda ihtiyacımız olan nedir?” diye soran Koçyiğit, şöyle yanıt verdi: “Bir faşizm var. Dün gerçekleşen Bahçeli-Erdoğan görüşmesi var. Bunun bir ‘milli mutabakat’ olduğunu söylüyorlar. Bir milli cephe gittikçe perçinliyor, organik hale geliyor. Farklı partilerden olmasına rağmen örgütsel olarak gittikçe bütünleşiyor. Bu milli cepheye karşı demokrasi cephesi kaçınılmazdır. Demokrasi cephesinin en aktif öznesi, en ilerletici öznesi kimdir dediğimiz zaman bir ayağı Meclis’te olan HDP’dir” diye konuştu.
 
‘KONGRE DEMOKRASİ CEPHESİNİ OLGUNLAŞTIRACAK’
 
Türkiye’de gerçek anlamda bir demokratik cephe oluşturulmak isteniyorsa ana gövdesini Kürtlerin oluşturduğunu ve HDP’nin demokrasi cephesinin içinde temel bir özne olarak görülmesi gerektiğine vurgu yapan Koçyiğit, şunları söyledi: “HDP ile birlikte yürüttüğümüz bu demokrasi cephesini kurma tartışmalarını stratejik bir yaklaşım olarak alıyoruz. Kısa vadede taktiksel bir yaklaşım değil; ama faşizmin yenilmesi için, bu ülkede demokrasinin tahsis edilebilmesi için, OHAL’in KHK rejiminin lağvedebilmek için olmazsa olmazdır. Bu kongre bir başlangıç olarak ele alınabilir. Orada yapılacak çağrılar, kürsüden ifade edilecek sözlerin hepsi bu cephenin kurulmasına tuğla koymak anlamına gelecektir. Ve aslında kongreden başlayarak bir demokrasi cephesi de fiilen yavaş yavaş olgunlaşacaktır.”
 
‘BİNLERCE İNSANLA TECRİDE KARŞI TUTUM ALINMALI’
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Türkiye’nin demokratikleşmesindeki rolüne dikkat çeken Koçyiğit, İmralı tecridini gündemleştirmeyen hiçbir demokratik kurum ve siyasi partinin gerçek anlamda Türkiye gündemini tartışamayacağını söyledi. Koçyiğit, “Türkiye’ye dair faşizme bir söz söylemek istiyorsak bir demokratik toplum kurma tahayyülümüzü ortaya koymak istiyorsak bu ilk elden İmralı tecrit sistemine karşı duruşu ortaya koymaktan başlıyor. Biz İmralı’yı görmeyen, eleştirmeyen, tecridi kırmak için adım atmayan, politika üretmeyen bir yapının Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından atacağı her adım kaotik kalacaktır” dedi. Türkiye’de Öcalan’ın özgürlük koşulları sağlanmadığı yerde gerçek demokrasi, barış ve adaletin tahsis edilemeyeceğini vurgulayan Koçyiğit şunları söyledi: “Onun için bu özlemlerimizi gerçekleştirirken ilk adımımız İmralı’daki tecrit sistemini kırmak, İmralı’daki insanlık dışı uygulamaya karşı bir tutum takınmak gerekiyor. Onun için bu kongre, gündemine tecridi almazsa, tecride dair bir yaklaşım olmazsa eksik, yetersiz bir kongre olacaktır. Çünkü Türkiye’nin temel siyasal öznesi ve demokrasinin odağıdır. Buna dair söyleyecekleri ve ortaya koyacakları çok önemlidir. Ve bu Türkiye’deki faşist algıyı da kırmanın bir yoludur. Orada binlerce insanla hep beraber tecride karşı tutum takınmak, İmralı tecrit sistemini lanetlemek ve buna dair yeni bir çözüm ortaya koymanın kendisi aslında bu 'milli mutabakat' cephesine karşı da bir tutum olacaktır.”
11 Şubat’ın demokrasi şölenine ev sahipliği yapacağını dile getiren Koçyiğit, HDP’ye gönül veren herkesi ve HDK bileşenlerini kongreye davet etti.
 
MA / Muhammet Doğru - Sadık Topaloğlu