Rosa Kadın Derneği neden hedef seçildi?

  • kadın
  • 09:12 28 Mayıs 2020
  • |
img

DİYARBAKIR - Kadınları “öğrenilmiş çaresizlik” halinden çıkarmak için yola çıkan Rosa Kadın Derneği “faaliyetleri” nedeniyle hedefe konuldu. Av. Gözde Engin, “Rosa, ne kadar baskı olursa olsun kadınlar için nefes alınabilir alanlar yaratmaya devam edecektir” dedi.

Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) 2016 yılında birçok kadın derneği kapatılırken, Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) belediyelerine atanan kayyımların eliyle şiddete karşı mücadele eden kadın merkezlerinin ya kapısına kilit vuruldu ya da işlevsizleştirildi. Ülkede kadına yönelik şiddet artarken, Diyarbakır’da kadına yönelik toplumsal, siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik, cinsel, psikolojik şiddetle mücadele etmek amacıyla Rosa Kadın Derneği kuruldu. Her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması amacıyla 3 Aralık 2018’de açılan derneğin kuruculuğunu ve yönetimini, siyasetçiler, hak savunucuları, gazeteciler, sosyologlar ve avukatlar üstlendi. 
 
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ
 
Toplumsal cinsiyet eşitliğini yaygınlaştırmak, sivil toplumun ve kadın örgütlerinin güçlenmesine yönelik çalışmalar yapmak, doğayı-doğal yaşamı korumak ve ekolojik bir yaşam inşasını kurmak amacıyla açılan Rosa Kadın Derneği, yerelde kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik etkinlikler yaparak, şiddeti ortadan kaldırmayı hedefledi. 
 
ADI ROSA LUXEMBURG’DAN
 
İsmini Rosa Luxemburg’dan alan dernek, yalnız Diyarbakır’da değil, dünyadaki tüm kadınlar için çalışma yürütmeyi hedefleyerek, kadını “öğrenilmiş çaresizlik” halinden çıkarmak için kolları sıvadı. Dernek kısa sürede birçok kadına ulaştı, bünyesine yeni üyeler kattı. 
 
159 KADIN BAŞVURDU
 
Kurulduğu günden pandemi sürecine kadar Diyarbakır ve ilçelerinde 116 kadın, derneğe başvuru yaptı. Pandemi sürecinden derneğe operasyon düzenlendiği 22 Mayıs tarihine kadar ise 43 kadın Rosa’ya başvurdu. 159 kadına psikolojik başta olmak üzere hukuksal destek sunan dernek, sadece Diyarbakır ve ilçelerinde değil, bölgede ve Türkiye’nin çeşitli kentlerinde şiddet gören kadınlar ve istismara uğrayan çocuklar için çalışma yürüttü.
 
DERNEĞİN İLK ÇALIŞMALARI
 
Dernek çalışmalarına, lösemi tedavisi gören Öykü Arin Yazıcı için “Öykü Arin’e umut ol” kök hücre bağış kampanyasıyla başladı. Derneğin üyeleri, ülkede artan kadın cinayetlerine dikkat çekmek için yaptıkları yürüyüşlerle farkındalık yarattı. Diyarbakır’da çeşitli tarihlerde öldürülen 4 kadın için ve yeni cinayetlere karşı verecekleri mücadeleye dikkat çekmek için “Mor-Siyah” eylemi düzenlendi. Şehrin geneline siyah ve mor afişler asarak, bir günlük “Jin jiyane jiyanê nekuje” sloganıyla toplumun tüm kesimleri dahil edilerek, bir eylem gerçekleştirildi. Artan şiddeti gözler önüne sermek için Şiddetle Mücadele Ağı, Diyarbakır’daki şiddet raporunu yayımladı. 
 
Trafikte kadınların maruz kaldığı her türlü şiddete karşı Rosa Kadın Derneği öncülüğünde “Mor Konvoy” eylemi yapıldı. Dünyada kadınların yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek için “BM 1325 Karar Ekseninde Savaş ve Kadın Paneli” düzenlendi. Cenazesi sahiplenilmeyen kadınlar için taziye kuruldu. Diyarbakır'da evli olduğu erkek tarafından öldürülen Merve Demirkol ve tüm kadın cinayetlerine dikkat çekmek amacıyla Dicle Amed Kadın Platformu bileşenleri “Yaşam Zinciri” oluşturdu. Pandemi sürecinde “Temizlik İşinde Çalışan Ev İçi Emekçileriyle İlgili Pandemi Raporu”nu hazırlayıp, bu süreçte işsiz kalan kadınların yaşadıklarına dikkat çekildi.
 
DİYARBAKIR’LA SINIRLI KALMADI 
 
Derneğin çalışmaları Diyarbakır ve ilçeleriyle sınırlı kalmadı. Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde birden fazla erkeğin istismarına uğrayan 3 çocuk için eylem yapıldı. Dernek avukatları istismar faillerinin serbest bırakılmasına karşı bir üst mahkemeye itiraz etti. Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne atanan kayyımın müdür yaptığı polis Ercan Uysaler’in kadın çalışan D.S.’yi fuhuşa zorlamasına ilişkin eylem yapılıp olayın yargı aşaması takip edildi. Meslektaşı tarafından öldürülen polis Merve Ünal cinayetine yaptıkları eylemlerle dikkat çekti.
 
GÜLİSTAN DOKU İÇİN EYLEM
 
Rosa Kadın Derneği, 5 Ocak tarihinden bu yana kayıp olan üniversite öğrencisi Gülistan Doku için sayısız eylem yaptı. Şiddet Ağı bileşenleriyle birlikte Dersim’de Doku’nun bulunması için çalışmalar yapan dernek, yapılan görüşmeleri raporlaştırdı. Boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından öldürülen Diyarbakır Barosu’na kayıtlı avukat Müzeyyen Boylu cinayetinin takipçisi olundu. Boşandığı erkek tarafından tehdit edilen M.Y.’nin mahsur kaldığı yerden çıkması için girişimlerde bulunuldu.
 
Rosa Kadın Derneği son olarak dernek binaları basılmadan önce kadına yönelik şiddete dur demek için Özgür Kadın Hareketi (TJA) öncülüğünde “Mor zincir” eylemini düzenledi. Ancak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından derneğe dönük yürütülen soruşturma kapsamında 22 Mayıs'ta gözaltına alınan 18 kişiden 9’u kadın 12 kişi tutuklandı. Tutuklanan kadınlar arasında Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya, derneğin kurucu üyesi Narin Gezgör ve dernek üyesi Fatma Gültekin de yer aldı.
 
FAALİYETLERDEN SUÇLANIYORLAR 
 
Avukat Gözde Engin, dernek üyelerinin kadına yönelik şiddetle mücadelede yapmış oldukları eylemler ile suçlandıklarını söyleyerek, Rosa Kadın Derneği’nin tüzüğünü hatırlattı. Tüzüğün üçüncü maddesinde derneğin amaçlarının sıralandığını belirten Engin, “Tüzükte, ‘Ayrımcılığa karşı olmak, her türlü şiddetle mücadele etmek, eşitliği savunmak, barışı savunmak, demokrasiyi savunmak ve ekolojik bir toplum için mücadele etmek’ maddeleri yer alıyor. Dolayısıyla dosya içerisine eklenmiş olan basın açıklamaları da, eylemler de tamamen bu amaçlara hizmet ettiğinden zaten derneğin faaliyet alanı dışında herhangi bir çalışma yaptığından bahsetmek imkansızdır” diye belirtti.
 
USULE UYGUN ARAMA YAPILMADI
 
Av. Engin, derneğin yaptığı basın açıklaması ve eylemlerin Anayasal hak, “ifade özgürlüğü” ve onun özel görünüş biçimi olan “toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının” kullanımı olarak değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Engin, “Bütün faaliyetleri bu kadar ortada olan, yapmış olduğu her etkinliği sosyal medya ve basın kanalıyla kamuoyuna duyuran bir derneğin hangi ara sabah 00.05’te basılacak kadar ‘tehlikeli’ hale dönüştüğünü anlamak da mümkün değil. Üstelik herhangi bir yöneticisi olmadan yapılmış olan dernek aramasına, daha sonradan arama tanıkları getirilmiş ve dernek yönetim kuruluna da bu esnada haber verilmiştir. Başlı başına bu durum dahi delillerin hukuka uygunluğunu tartışmaya açmaktadır. Gerçi ortada delil olabilecek tek bir şey olmadığından bu tartışmayı yürütmeye dahi gerek bulunmadığını düşünüyorum” şeklinde konuştu.
 
Gizli tanık beyanları ile dernek çalışanlarının tutuklandığını belirten Engin, dosya kapsamında kuvvetli suç şüphesine sebep olabilecek tek bir somut delilin bulunmadığını hatırlattı.
 
NEDEN MORALİNİZ BOZUK?
 
İfade kapsamındaki soruların yönlendirici, peşin hükümlü ve ön yargılı sorular olduğuna dikkat çeken Engin, gözaltında kadınlara, “Sizin şu eyleme katıldığınız tespit edilmiştir katılma amacınız nedir?” şeklinde soruların yöneltildiğini, söz konusu eyleme dair görsel talep ettiklerinde, dosyadaki kısıtlılığın bahane edildiğini kaydetti.
 
Engin, ifade işlemleri esnasında yöneltilen soruları sıralayarak, “‘8 Mart eylemini neden tertiplediniz? Kadınlar barış istiyor adlı basın açıklaması için neden telefonlarınıza mesaj geldi? Kayyum eylemlerine neden katıldınız? Arkadaşınızla telefonda konuşurken neden moralim bozuk dediniz? Ankara’da feminist kadınlar ile yaptığınız kadınların barış hayali atölyesinde ne kararlar aldınız?’ şeklinde hukuken anlamlandırması imkânsız olan sorulara muhatap oldu arkadaşlarımız. Bahse konu dosya içeriğinin üyeliğe dair suç isnadına dönüşmesi demokratik bir hukuk devletinde ihtimali dahi olmayan bir durumdur” dedi.
 
TUTUKLULUĞA İTİRAZ EDİLECEK 
 
Tutuklamalara itiraz etmek için son hazırlıklarını yaptıklarını ifade eden Engin, “Bir an önce bu yanlıştan dönülmesini ve ilk tutukluluk değerlendirmesinde, Anayasal hakları olan özgürlük ve güvenlik hakkı, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı ihlal edilmekte olan arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını umut ediyoruz” ifadesinde bulundu. 
 
‘KADINLARA NEFES OLMAYA DEVAM’
 
Rosa Kadın Derneği’nin kadınları sahiplenen bir noktada olduğu için hedef haline getirildiğini kaydeden Engin, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Kadın dernekleri, şiddet gören kadınlar için çoğu zaman başvurabileceği ve yardım isteyebileceği yegane kurum oluyor. Bütün kadın kurumlarının kapatıldığı bir şehirde şiddetle mücadele eden tek kadın derneğine dönük bu baskılar, elbette kadınların kendilerini güvende hissetmemelerine neden olacaktır. Bu durum da ev içi şiddetin görünmezliğini pekiştirecektir. Bu kadar olumsuzluğa rağmen, yüksek bir sesle söylemek istiyoruz ki, Rosa Kadın Derneği kendisine yönelik ne kadar baskı olursa olsun çalışmalarına ve kadınlar için nefes alınabilir alanlar yaratmaya devam edecektir.”
 
MA / Arjin Dilek Öncel