Dr. Erdoğan: Sağlıkta cinsiyetçi bariyerler çok

  • kadın
  • 09:12 10 Mayıs 2020
  • |
img
İSTANBUL - Sağlık hizmeti alanında yüz yıllardan bu yana devam eden cinsiyetçi hiyerarşiye dikkat çeken İTO Kadın Komisyonu Üyesi İncilay Erdoğan, “Sağlık emekçisi kadınlar için ev işçiliğini engellemeyecek rol ve meslekler uygun görülür. Bu da şiddetin en büyüğüdür” dedi. 
 
Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de yaklaşık 2 aydır koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadelede en önde yer alanların başında kadın sağlık çalışanları geliyor. Raporlara yansıyan verilere göre, dünyada sağlık çalışanlarının yüzde 70’i kadın. İstanbul Tabip Odası Kadın Komisyonu Üyesi Dr. İncilay Erdoğan, sağlık alanında dünden bugüne kadınların verdiği mücadele ve karşılaştıkları zorlukları değerlendirdi. 
 
ŞİFACI KADINLARDAN GÜNÜMÜZE
 
Sağlık hizmet alanının tarihten günümüze cinsiyetçi ve hiyerarşik olduğunu dile getiren Erdoğan, “13’üncü yüzyıla baktığımızda sağlık alanı kadınların elinde olup, öğreten, paylaşan, toplum için bilgisini kullanan, bir sonraki nesle aktaran konumdaydı. Ancak 15’inci yüzyılda başlayıp 17’nci yüzyıla kadar cadı avları olarak adlandırılan ‘Kadın bilginin sahibi olur mu? İçlerine olsa olsa şeytan girmiştir’ denilerek şifacı kadınlar katledilmiştir. Sonrasında sağlık alanı erkeklerin eline geçmiştir” dedi. 
 
‘TARİHİ BİLMEYEN BUGÜNÜ ANLAYAMAZ’
 
Sağlık hizmetinde de geçmiş tarihi bilmeden bugünü anlamanın mümkün olmadığını söyleyen Erdoğan, “Bugün hala kadınlar olarak hayatla ilgili dayanışmacı, kolektif akıl, doğayla uyumlu tutumumuz köklerimizle ilişkilidir. Modern tıbbın teknoloji ve bilimin sanayi devletleri ve endüstriyalizmin gelmesiyle sağlık hizmetleri bambaşka bir şeye dönüşmüştür. Birleşen ise erkek sermaye ve ulus devletler olmuştur” diye konuştu. 
 
KADIN EMEĞİ BÜYÜK
 
Hekimlerin hem ulus devlet inşası hem de sağlık hizmeti inşasında büyük bir müdahalesi olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: “Sağlık hizmetleri de tüm alanlar gibi erillikten azade değil. Tüm dünyada sağlık iş kollunda kadın emeği yüzde 70 oranındadır.  Türkiye’de de bu oran farklı değil. Türkiye’de hekim oranı yüzde 45 iken ebe ve hemşire oranı yüzde 90’ndır. Ekip olarak baktığımızda sağlık iş kolunda kadın emeği çok yüksek bir orandadır. Bir sağlık hizmeti sunuluyorsa burada görülmeyen gösterilmeyen üzeri örtülen kadın emeğinin büyük orana sahiptir.”
 
CİNSİYETÇİ BARİYERLER 
 
Kadına yönelik fiziki, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddetin hastane ortamında da sürdüğünü dile getiren Erdoğan, “Sağlık hizmetlerinde kadınlar özelikle yönetici, karar verici mekanizmalarda yer almak, akademik kariyer yapmak, alanlara göre uzmanlaşma gibi yerlerde her daim cinsiyetçi bariyerlerle karşı karşıya kaldı. O nedenle salgın sürecinde de cerrahi branşlara baktığımızda yoğunlukta erkeklerin olması tesadüf mü? Kadınların hem cerrahi hem yoğun bakım hastaları ve hastaneleri yönetirken yaşanan sorunların daha az olduğu kanıtlandı. Kadın sağlıkçılar olarak buralarda var olmamız çok zor oluyor. Bu alanlar eril tahakküm altındadır. Toplumsal cinsiyet rollerimizden kaynaklı bize biçilen meslekler vardır. En yaygın olanı hemşireliktir. Eril zihniyete göre bu alan kadıncıldır. Hem hemşire emeği küçümseniyor hem de bir anlamda toplumsal rol yükleniyor. Sağlık emekçisi kadınlar için ev işçiliğini engellemeyecek rol ve meslekler uygun görülür. Bu da şiddetin en büyüğüdür” diye konuştu. 
 
İŞ YÜKÜ ARTTI
 
Salgın sürecinde sağlık emekçisi kadınların iş yükünün kat be kat arttığını söyleyen Erdoğan, “Kadınlar sadece hastanelerde salgınla mücadele etmedi. Evlerinin işçisi, çocuklarının bakıcısı oldu. Var olan iş yükünün fazlasıyla katlanmış bir iş yüküyle boğuşuyoruz. Salgında eğer bir rahatlatma varsa bilinsin ki bu evden, sokağa, sokaktan, işyerlerine kadınların emeği üzerinden oldu” ifadelerini kulandı.
 
BİNLERCE YILLIK BİRİKİM
 
Erdoğan, sağlık emekçisi kadınların binlerce yıllık birikimi olduğunu anımsatarak, konuşmasına şöyle devam etti: “Hiç birimizin hafızası bugüne dair değil. Kadınlar binlerce yıldır toparlayıcı, iyileştirici, dayanışmacı, organizasyon gücü çok kritik ve önemli bir yere sahiptir. Hayatla ilgili daha çabuk kriz çözme yeteneği vardır. Hatta Kovid-19 erkeklere oranla kadınları daha az hasta etmesi ve öldürme nedenin binlerce yıllık kadınların krizlerden ve felaketlerdeki direngenlikleriyle ilişkisi olduğunu söyleyebiliriz. Bu tesadüf değildir. Tam aksine dünyadaki tüm felaketler, savaşlar ve salgınlarda olağan dışı her durumda ilk toparlayıcı olan kadınlar olmuştur. Böyle bir belleğe sahibiz. Eğer bugün salgınla mücadele de Türkiye’de kısmen daha kontrollü gitmeye başlamışsa nedeni her daim olağan dışı koşullarda çalışmış olmanın verdiği bir kriz yönetme yeteneğidir. Bunun içerisindeki en belirleyici olanların oranları ortadadır. Salgın sürecinde bir başarı varsa toplamda tüm sağlık emekçilerinin öz başarısıdır. Merkezi politikalarla ilişkisi yoktur. Bu emeğin içerisinde emeği görülmeyen gösterilmeyen kadın sağlıkçılarındır.” 
 
DEMOKRATİKLEŞME TALEBİ
 
Erdoğan, sağlık alanının her aşamasının hiyerarşiden arınması gerektiğini söyleyerek, “Öncelikle eşitlikçi olması gerekir. Sağlık hizmet alanında da hiyerarşi ve cinsiyetçilikten uzak demokratikleşmeye ihtiyacı var” dedi. Erdoğan konuşmasını şöyle tamamladı; “Mevsim bahara doğru gidiyor. Bahar doğanın canlanışıdır. Yeni yaşamın kendisidir. Biz de yıkımdan geçtiğimiz şu süreçte bir dilek tutalım. Bu salgında eşitlik ve özgürlüğün mayasını kadınlar olarak çalalım. Dünya ekolojik, kadıncıl, eşit ve özgür olsun.”
 
MA / Semra Turan