BM’ye Mahmur çağrısı

  • kadın
  • 16:05 21 Nisan 2020
  • |
img
DİYARBAKIR - Mahmur Kampının ambargo ve saldırılarla dağıtılmaya çalışıldığı belirten Özgür Kadın Hareketi, Birlemiş Milletleri sözleşmesine uymaya çağırdı. 
 
Özgür Kadın Hareketi (TJA), son dönemde yaşanan gelişmelere ilişkin yazılı açıklama yaptı. Kovid-19 salgının egemenler tarafından adeta bir Kürt kıyımına çevrilmeye çalışıldığına dikkat çekilen açıklamada,  savaş politikaları üzerinden geliştirilen saldırı ve baskı politikaları ile muhalif ve dezavantajlı bütün grupların ağır bir tablo ile karşı karşıya kaldığı vurgulandı.
 
MAHMUR HEDEF HALİNE GETİRİLDİ
 
Birleşmiş Milletler tarafından 1998 yılında kurulan Maxmur kampında uygulanan ambargonun bugün daha da ağırlaştırıldığına dikkat çekilen açıklamada, “1994 yılında Türkiye'nin Irak sınırına yakın köylerinde yaşayan Kürtler, güvenlik gerekçesiyle köylerinin boşaltılmasından sonra sığındıkları Maxmur kampında katledilme ile yüz yüze bırakılmıştır. Son olarak kampa düzenlenen hava saldırısında hayvanlarını sağmaya giden 3 kadın ağır bir şekilde yaralanmış, uygulanan ambargo ile zamanında hastaneye ulaştırılmadıkları için bu saldırı sonucunda yaşamını yitirmiştir. AKP hükümeti tarafından üstün düşman hukuku ile hedef haline getirilen Mahmur kampının ambargo ve saldırılarla dağıtılmaya çalışılması, egemenlerin sınırların ötesinde de Kürtlerin varlığına ve yaşamına tahammülsüzlüğünü bir kez daha açığa çıkarmıştır. On yıllardır Mahmur kampında yaşamlarını devam ettirmeye çalışan sivil halk, tehlike oluşturduğu iddiasıyla sürekli bir şekilde saldırılara maruz bırakılmış, BM garantörlüğünde olmasına rağmen kampın dağıtılması üzerine hayata geçirilen baskı politikalarına karşı bir refleks geliştirilmemiştir” ifadeleri kullandı.
 
BM’YE ÇAĞRI
 
Birleşmiş Milletler tarafından koruma altına alınan Mahmur kampına yönelik saldırıların Kürtsüzleştirme politikası çerçevesinde ele alınması gerektiğine vurgu yapılan açıklamada, “BM’yi bu kırımdan taraf olmamaya ve BM sözleşmesine uymaya çağırıyoruz” denildi.
 
DEMOKRASİYE ‘İNFAZ’ DARBESİ
 
Doğal afetlerden, askeri darbelere kadar Türkiye hükümetinin her durumda krizi fırsata çevirmeye yönelik pratikler sergilediği belirtilen açıklamada, “Türkiye hükümeti Covid-19 pandemisinide kendisi için Allah'ın bir lütfu olarak değerlendirmiştir. AKP -MHP işbirliği ile önceden planlanmış ve üzerine çalışılmış infaz yasasının pandemiye karşı alınmış bir tedbir olmadığı veya tutukluların topluma kazandırmak adına yapılan bir düzenleme olmadığı, bu durumun siyasal anlamda çatışma ve rant kavgası sonucu ortaya çıktığı bilinmelidir. Düşünen ve düşüncelerini ifade eden gazeteci, yazar, siyasetçileri, kendilerine muhalif olarak tanımlayan bütün kesimleri dışında tutan tekçi, dinci, faşist zihniyetler ile beraber taciz ve tecavüz suçlularını kapsayan bir infaz tasarısı yasalaştırılarak kendisi gibi düşünmeyene adeta yaşam hakkı vermezken İnfaz yasası kapsamında bırakılan Katiller mükerrer suç işlemeye başlamıştır. Cinayet suçundan serbest bırakılan şahıs dün işlediği cinayet ile suç oranının nasıl tırmanışa geçeceğini gözler önüne sermiştir.  Anti-Demokratik bir infaz kanunun yasallaştırılmasıyla toplumda ve demokrasi geleneğine bir darbe yapıldığı bilinmelidir. Hapishanede 10 bine varan düşünce suçlusunun adeta bu yasayla idamın gayri resmi kanıtıdır. Adaletsiz bir kanunun bizim nazarımızda hiçbir meşruluğu olmadığı ve her türlü mücadele haklarımızı sonuna kadar kullanacağımız da bilinmelidir” denildi.
 
MUHALİFLERİN HALKLA BAĞI 
 
Muhaliflerin oluşturmuş olduğu yardım kampanyalarına “devlet içinde devlet olmaz” sözleriyle bir bekaya sığınarak yasaklama kararı getirildiğine işaret edilen açıklamada, muhalif kesimlerin toplumla kuracakları maddi ve manevi bütün bağların kesilmeye çalışıldığına vurgu yapıldı.
 
KATİLLERİYLE BAŞBAŞA BIRAKILDI
 
Kovid-19 virüsüne karşı korunma mekanları olan evlerin kadınlar için bir ölüm mahzenlerine dönüştürüldüğüne vurgu yapılan açıklamada, her geçen gün erkekler tarafından uygulanan şiddette ve ölüm oranlarında artış yaşandığı belirtildi.  Kadına yönelik şiddet sayısında artış yaşandığı bugünlerde kadınların başvurabilecekleri kurumların kapatıldığına dikkat çekilen açıklamada, “Kayyum politikaları ile beraber belediyelere ait kadın kurumlarında gasp edilerek kadınlar katilleriyle baş başa bırakılmıştır. Mersin'de eşi tarafından bıçaklanarak öldürülen ve bir evin balkonundan atladığı iddia edilerek katledilen kadınların katilleri sadece en yakınları değil kadın düşmanı politikalar ile onları savunmasız bırakmaya çalışan AKP hükümetidir” ifadeleri kullanıldı.