Tüm engellere rağmen çalışan kadınlar mücadeleyle güçleniyor

img
ANKARA - Kadın düşmanı politikalara rağmen çalışma yaşamında olmakta ısrarcı olan kadınlar, iş yerlerinde verdikleri mücadeleyle güçlendiklerini belirterek, kadın dayanışmasının önemine dikkati çekti.
 
Kadınların karşısındaki en önemli sorunlardan biri çalışma hayatında yeterince yer verilmemesidir. "Ekonomik şiddet" olarak değerlendirilen bu duruma karşı kadınların mücadelesi yükseliyor. 
 
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) en son 2019 yılında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesi açıkladığı “İstatistiklerle Kadın 2018” verilere göre  çalışan kadınların sayısı, çalışan erkeklerin sayısının yarısından daha az. Türkiye’de 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin oranı erkeklerde yüzde 65,6 iken kadınlarda ise yüzde 28,9 olarak verilere yansıdı.
 
KADINLAR DAHA AZ ÜCRET ALIYOR
 
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)/Genel-İş Araştırma Dairesi’nin 2019 yılında açıkladığı Kadın Emeği Raporu’nu göre, Türkiye’de 20 milyondan fazla kadın çalışma hayatının dışında. Raporda ayrıca Türkiye’de 10 kadından sadece 3’ünün istihdam edildiği, 3 milyon kadının haftada 45 saatten fazla çalıştığı, işsizlik sigortasına başvuran kadın sayısının yüzde 57 arttığı ve kadınlar erkeklerden daha az ücret aldığı bilgilerine yer verildi.
 
Kadınların iş hayatındaki oranı bu kadar az iken, 2009 yılında dönemin Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in işsizliğin faturasını kadınlara keserek, “İşsizliğin nedeni iş gücüne katılan kadınlar” sözünü 2017 yılına taşıyan AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İşsizliğin nedeni kadınlar ve gençlerin iş gücüne katılma oranının yüksek olması” sözlerini sarf etti.
 
YÜZDE 92’Sİ ŞİDDETE MARUZ KALIYOR
 
İktidarın kadın düşmanı politikalarının yansıması ise kadınların iş hayatında az olmalarına ve iş hayatında erkek şiddetine maruz kalmalarına neden oluyor. Son olarak Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nu (KESK) tarafından açıklanan verilerde kadınların yarısının iş yerinde cinsiyetinden dolayı ayrımcılığa uğradığı, yüzde 92’sinin ise erkek şiddetine uğradığı yer aldı.
 
Bütün bu sıkıntılar arasında görülmeyen emeklerine rağmen çalışmaya devam eden kadınlar verdikleri mücadeleyi Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattılar.
 
‘BİRÇOK KADININ SENDİKAYA ÜYE OLMASINI SAĞLADI’
 
Ankara’nın Eryaman İlçesi 3'üncü Etap’ta aidat sorumlusu olarak çalışan Miyassa Şahin (51) 23 yıllık çalışma hayatında verdiği sendikal mücadele ile çevresindeki birçok kadının sendikaya üye olmasını sağladı. 22 yıldır aynı iş yerinde çalışan Şahin, yaşadığı sıkıntılara karşı verdiği mücadele sayesinde güçlü bir kadın profili ortaya çıkarırken, çevresindeki diğer kadınlarla da aynı mücadeleyi vermekten geri durmadığını anlatı. Kadınların her konuda erkeklerden daha güçlü olması gerektiğine inandığını söyleyen Şahin, “Ortaokuldan sonra annemin dizinin dibinde hiç oturmadım. Bunun için kendi hayatımı idame ettirebilirim. Ben hep şunu diyorum. Kız ya da erkek değil insan yetiştirmemiz lazım. Bütün çocukları böyle yetiştirirsek sıkıntısız daha iyi bir toplum, kadınların daha rahat iş bulabilecekleri çalışabilecekleri bir ortam olabileceğine inanıyorum. Kendi ayaklarımız üzerinde durduğumuz sürece güçlü kadınlar olacağız” dedi. 
 
'İŞTEN ATILMA TEHDİDİ' 
 
Şahin, çalıştığı iş yerinde verdiği sendikal mücadeleyi şöyle anlattı: “Burada çalışanların çoğu kadın olduğu için dayanışma kültürü oturmuş durumda. Sendikaya üye olurken birçok sıkıntı yaşadık. İlk etapta 65 kişi üye olduk. İş veren çoğunu sendikadan istifa etmek zorunda bıraktı, biz iki kadın kaldık. Bizi işten atmakla tehdit etmelerine rağmen verdiğimiz mücadele ile hepsini yeniden örgütleyerek sendikaya üye yaptık. Yaklaşık 8 yıl öyle devam etti. Sonra iş veren, 43 personeli bireysel sözleşmeye geçirerek, ayrı bir sigorta numarası verdi. Onlar sendikalı olamadılar. Ama sendikalı oldukları için, iş veren bireysel sözleşmeye geçirirken bile tazminatlarını verip, işten çıkarıp yeniden başlatmak zorunda kaldı. Biz şuan çalışan 7 kadın hala sendikalıyız ve mücadelemiz devam ediyor. Her yıl sözleşme yapılırken hala bizim sendikadan istifa etmemiz isteniyor. Eskiden istedikleri zaman bizi çalıştırıp mesai ücreti vermeyebiliyorlardı. Ama hala sendikalı olduğumuz için resmi tatillerimizin hepsini kullanıyor, ikramiye alabiliyoruz.”
 
‘MÜCADELEYİ YÜKSELTMELİYİZ’
 
Kadınlar olarak mücadeleyi yükseltmeleri gerektiğini vurgulayan Şahin, “Birçok kadın erkeklerin baskısından dolayı çok dışarı çıkamıyor. Ama dayanışma içerisinde olursak, birbirimizden çok şey öğreniriz. Burada boşanan kadınların ne kadar zorluk çektiklerini, ya da sevgilisinden ayrılmış bir kadının ne kadar çok baskı gördüğüne şahit oluyorum. En eşitlikçi ev olarak tanımlayabileceğim ev belki benimdir. Ama bazen istediğim gibi serbest davranamayabiliyorsun. Eşim bana asla baskı uygulamaz. Ama ülkemiz şartlarında kadın yükü fazla. Mesela babam, eşim salata yaparken ‘sen niye yapıyorsun kadınlar var yapar’ dediğini duyuruyorum. Bunları artık söylememiz gerekiyor. Kadın ve erkeğin eşit olduğunu savunursak anca o zaman ülke belli bir adım atılmış olur” diye belirtti.
 
Çoğu çalışan kadının aksine 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün tatil olmasından yana olmayan Şahin, “Aksine işlerimiz bırakıp alanlara gitmeliyiz. Anmalara katılmamız gerekiyor. Sokakta birbirimizle kenetlenerek, bir araya gelmemiz gerekiyor. Sesimiz duyurmak, güçlü kadınlar olduğumuzu haykırmak için alanlarda olmamız gerekiyor o gün işte değil” ifadelerini kullandı.
 
GÜVENCESİZ ÇALIŞTIRILAN KADINLAR
 
Güvencesiz çalıştırılan kadınlardan yalnızca biri olan Fadime Güler (62) de 40 yıllık çalışmanın ardından şimdi yaşlı haliyle sokaklarda el emeği ürünlerini satarak yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Erkeklerin kadınlara eziyet ettiğini belirten Güler, çalışma hayatına bu düşünce ile atıldığını anlattı. Uzun yıllar güvencesiz çalıştıktan sonra, yaşlandığı için işten çıkarılan Güler, “Şimdi yaşımdan dolayı kimse bana iş vermiyor. Sigortamı yatırsalardı şimdi emekli olurdum. Millet perişan elektrik, doğalgaz, su parası derken ay başını çıkaramıyoruz. Ben çalışmazsam kim bakacak bana?” diye sordu.
 
Sokaklarda el emeği ürünlerini sattığı için çevresi tarafından çok baskı gördüğünü anlatan Güler, yaşadığı sıkıntıları ise “Korkuyorum fotoğrafımı, görüntümü almayın” diyerek ifade etti. Yaşadıklarını anlatmaktan çekinen Güler, kadınların dayanışmasına dikkat çekerek, “Biz birbirimizi desteklemezsek kimse bizi desteklemez” dedi.
 
‘HEM İŞTE HEM EVDE EMEK’
 
Bir devlet hastanesinde 14 yıldır hasta yardımcısı olarak çalışan Lale Güvenç (45) kadın olarak çalışmanın zor olduğunu ifade etti. Erkekler ile aynı işi yaptıklarını belirten Güvenç, eve gittiğinde ise, “Annem, babam ve iki oğlumla birlikte yaşıyorum. Hem anne hem de babayım. Eve gidince, yemek yapmak, çamaşır yıkamak, çocuklarımla ilgilenmek, gelen misafirleri ağırlamak zorundayım” diyerek yaşamını özetledi. 
 
‘AŞAMAYACAĞIMIZ HİÇBİR ŞEY YOK’
 
8 Mart’ta alanda olacağını ifade eden Güvenç, taleplerini şöyle sıraladı: “Asgari ücretin yükseltilmesini istiyorum. Neyi nereye yetireceğimizi bilemiyoruz. Hayat şartlarının düzelmesi lazım. Kredi borcum var ödeyemiyorum. Ben ek iş yapıyorum. Çocukların daha iyi bir gelecek sağlansın. Birlikte mücadeleye ihtiyaç var. Bütün kadınlar el ele verip sıkıntıları aşacağımıza inanıyorum. Kadınlar çok güçlü. Aşamayacağımız hiçbir şey yok.”
 
MA / Zemo Ağgöz