'Toplumsal cinsiyetten uzak yargı mağduriyet yaratıyor’

  • kadın
  • 15:56 18 Aralık 2019
  • |
img

ANKARA - Kadın Dayanışma Vakfı’nın “Yoksulluk Nafakası Araştırması” raporuna dair deneyimlerin paylaşıldığı toplantıda konuşan Sibel Güneş, yargı alanında çalışan profesyonellerin toplumsal cinsiyet perspektifinden uzak olmasından kaynaklı kadınların ciddi mağduriyetler yaşandığını ifade etti.

 
Kadın Dayanışma Vakfı’nın, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) “Normların uygulanması zihniyetlerin değiştirilmesi” programı kapsamında yürüttüğü  “Kadınların, Kadına Yönelik Şiddet ve Ayrımcılık Alanındaki Destek Hizmetleri Hakkında Bilgi Alma ve Bu Hizmetlere Erişme Hakkının Güçlendirilmesi” adlı projesinin “Yoksulluk Nafakası Araştırması” raporu ve barolarla yürütülen çalışmalara dair deneyimlerin paylaşıldığı kapanış toplantısı Limak Otel’de gerçekleştirildi.
 
Aynı zamanda projenin koordinatörlerinden biri olan Kadın Dayanışma Vakfı gönüllüsü Sibel Güneş, yürüttükleri projeye dair sunum gerçekleştirdi. 
 
İlk olarak Kadın Dayanışma Vakfı hakkında bilgilendirmelerde bulunan Güneş, bu çalışmaları feminist metotla yürüttüklerini dile getirdi. Şiddet karşısında kurumsal başvuru yapan kadınların sayısında ciddi bir artış olmadığını söyleyen Güneş, yürüttükleri çalışmanın yöntemini ve amacını anlattı.
 
‘CEDAW, AİHM KARARLARINI REFERANS ALDIK’
 
Kadınların şiddete maruz kaldıktan sonra başvurdukları kurumların başında yargı mekanizmasının geldiğini vurgulayan Güneş, şunları belirtti: “Ancak yapısal sorunların yanı sıra bu alanda çalışan profesyonellerin toplumsal cinsiyet perspektifinden uzak olması ciddi mağduriyetler yaratıyor. Bu alanda çalışan bağımsız sivil örgütleri ve kadın örgütleri iş birliği yapmaya çalıştık. Kadınların adalete erişiminde hukuki temsilin önemi son yıllarda giderek tartıştığımız ve çalışmalar yürüttüğümüz hale geldi. Şiddete maruz kalan kadınlar için CEDAW, AİHM kararları ve toplumsal cinsiyet bağlamında  referans sağlamayı amaçlayan bir çalışma yürüttük.”
 
‘40 İLDEN 60 AVUKATLA BİR ARAYA GELDİK’
 
Projenin genel amacının şiddete maruz kalan kadınların mahkemedeki temsilini güçlendirmek ve  kadın avukatlarının savunucu becerilerini geliştirmek olduğunu kaydeden Güneş, bu yolla kadınların güçlenmesi ve kadına yönelik şiddetin azaltılmasına katkıda bulunmak istediklerini söyledi. Güneş, proje kapsamında hak temelli çalışan avukatlar ve barolarla çalıştıkları bilgisini vererek, “Barolarla kapasite geliştirme atölyeleri yaptık. Türkiye’nin 42 ilinden 60 kadın avukatla bir araya geldik. Burada amaç Barolara bağlı kadın avukatların toplumsal cinsiyet konusundaki farkındalığını artırmaktı. Yerelde çalışanlarla kadın avukatları yan yana getirdik. Avukatlar için kılavuz hazırladık. En çok üzerinde durduğumuz Yoksulluk Nafakası araştırmasıydı” diye konuştu.
 
Kadın avukatların kapasite geliştirme atölyelerine çok ihtiyaçları olduğunu ve dayanışma sağladığını sürekli olarak kendilerine aktardıklarını ifade eden Güneş, Düzce ve Mersin’de 40 avukatla buluştuklarını ve Baroların kadın örgütleri ile çalışmaya ilişkin katkılarının arttığını vurguladı.
 
‘TARTIŞIP YENİ ŞEYLER ÇIKARABİLİRİZ’
 
Onun ardından yine Vakıf gönüllerinden ve proje koordinatörlerinden Huriye Karabacak konuştu. Karabacak, geçen günlerde kamuoyu ile paylaştıkları nafaka raporu sonrası nafaka sorunun arkasında yatan kadına yönelik şiddet olgusu ve kadın yoksulluğunun daha görünür olduğunu ifade etti. 
 
Bu raporun Türkiye’nin her yerinden bir araya geldikleri kadın avukatlar ve bu alanda çalışan kadın örgütlerinin sayesinde ortaya çıktığını vurgulayan Karabacak, “Kısa sürede bunları toparlama imkanı oldu. Bundan sonra ne yapabiliriz diye konuşup yeni şeyler çıkarabiliriz” dedi.
 
‘DİNAMİK BİR KADIN HAREKETİ VAR’
 
Raporu hazırlayan Vakıf gönüllüsü Ceren Akçabay ise, raporun çok kısa bir zamanda hazırlandığına dikkat çekti. Akçabay, “Bu kadar kısa sürede önemli dava dosyasına ulaşmamızın sebebi kadın avukatlar arasında oluşan ağdı. Ankara, İstanbul, İzmir dışında avukatlar fazla davaya bakıyorlar onlar sayesinde bu çalışma çok hızlı ortaya çıktı. Yine de biz kendi deneyimlerimizden bildiğimiz gerçekliği sosyo-hukuki araştırma ile tespit etme şansını bulduk. Kadın gerçekliği, içinde yaşadığımız toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortaya koyma şansımız oldu. En azından şöyle bir sevincimiz oldu. Türkiye’de çok dinamik bir toplumsak hareket ve kadın hareketi var. Buradan beslenmek nasıl mümkün olur ya da beslemek bunları tartışmak önemli” ifadelerini kullandı.
 
Toplantı diğer kurumlardan katılan kadınların öneri ve tartışmalarının ardından son buldu.