25 Kasım’dan 8 Mart’a: Eşit ve özgür yaşamak istiyoruz

  • kadın
  • 09:24 5 Aralık 2019
  • |
img

ANKARA - 25 Kasım’da başlattıkları “Eşit ve özgür yaşamak istiyoruz” kampanyasını 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne kadar sürdüreceklerini belirten KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy, "İktidarın kadınlara dönük ideolojik saldırılarına karşı bütünlüklü ve sürekli bir mücadele programının hayata geçirilmesini kararlaştırdık" dedi.

 
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi kadınlar, “Eşit ve özgür yaşamak istiyoruz” kampanyası başlattı. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde başlayan kampanya, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne kadar devam edecek.
 
KAMPANYA İKİ AYAKLI YÜRÜTÜLECEK
 
İki koldan yürütülmesi planlanan kampanyanın birinci kolunda KESK’li kadınlar iş yerlerinde bir tartışma sürecini başlatmayı, bu çerçevede şiddete karşı farkındalık geliştirmeyi ve birlikte mücadele ağı örmeyi hedefliyor. 
 
İkinci kolunda ise kadınları toplumsal mücadeleden koparmaya çalışan, kamusal alanda görünmez kılmak isteyen saldırılara karşı kadın örgütleriyle ortaklaşıp, sokakları ve alanları daha fazla kullanmak ve kadın dayanışmasını büyütmek amaçlanıyor.
 
8 MART AFİŞ TASARIM YARIŞMASI
 
KESK’li kadınlar, "Doğum izinlerinin arttırılması, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün ücretli izin günü sayılması, Kadın Ve Eşitlik Bakanlığı’nın kurulması" gibi taleplerine dair çalışma yürüterek, kampanya bitimine doğru merkezi bir buluşmayla Meclis’te olacak. 
 
Ayrıca 8 Mart'a giderken ''Doğa Ben’im, Üreten Ben’im, Emek Ben’im, Yaşam Benim, Ben Kadınım'' sloganıyla afiş tasarım yarışması düzenlenecek. Yarışmanın şartnamesinin ise önümüzdeki günlerde açıklanması bekleniyor.
 
‘TAHAKKÜMÜ KIRMANIN YOLU MÜCADELE'
 
Kadın emeğinin gaspı, beden denetimine dayalı anlayışın kadınlar üzerindeki sürekli ve sistematik tahakkümünü kırmak için tek yolun kadın mücadele hattını kurmaktan geçtiğine dikkati çeken KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy, “Dünden bugüne dünyanın dört yanında sisteme karşı yürüyen ve kazanıma ulaşan tüm direnişlerde kadınların en önde yer alması bunu kanıtlar niteliktedir. Örgütümüzün tüm kurullarında da uzunca bir süredir yürütülen tartışmalar sonucu benzer tespitler yapılmış olup, iktidarın kadınlara dönük ideolojik saldırılarına karşı bütünlüklü ve sürekli bir mücadele programının hayata geçirilmesi noktasında ortaklaştık” dedi.
 
Kırıkkale’de boşandığı erkek tarafından katledilen Emine Bulut'un ''Ölmek istemiyorum'' çığlığının; evde, sokakta, iş yerinde artan şiddet ve bunu besleyen politikalara karşı tüm kadınların sesi haline geldiğini ifade eden Atasoy, “Emine'nin aynı zamanda kadınların isyanının simgesi olan yaşam çığlığını büyüterek eşit ve özgür yaşamak istiyoruz başlığında bir kampanya örgütlenmesini kararlaştırdık” diye belirtti. 
 
‘SÜREKLİ BİR ÇALIŞMA YÜRÜTECEĞİZ’
 
Atasoy, kampanya boyunca yapmayı planladıkları çalışmaları ise şöyle sıraladı: “Kadın kazanımlarının kaldırılmasına dönük yasal düzenlemelerin teşhiri konusunda kadın örgütleriyle birlikte yasal hazırlıkların Meclis ayağında merkezi çalışmalar yapılacak. Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin hedef alınmasındaki nedenlerin teşhir edilmesi, eğitim alanı başta olmak üzere kamusal hizmetlerin üretilmesinde ve sunumunda, toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışının hakim kılınması için sürekli bir çalışma yürüteceğiz. Ayrıca örgütsel işleyişimizde var olan eril yaklaşımlara, cinsiyetçi dile karşı örgüt içi farkındalık çalışmaları yapmayı hedefliyoruz.”
 
MA / Zemo Ağgöz