Koçyiğit: Erkek egemen zihniyete başkaldırıyoruz

  • kadın
  • 09:28 29 Temmuz 2019
  • |
img
İSTANBUL- Kadınların erkek egemen tarihi içinde nesnelleştirilmiş, özel mülkiyete dönüştürülmüş, metalaştırılmış, eve hapsedilmiş, yaşamın tüm öznel alanlarından koparıldığını ifade eden HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “erkek egemen zihniyetiyle inşa edilen bütün alanlara başkaldırıyoruz” dedi. 
 
Tevgera Jinên Azad ( TJA) tarafından "şimdi değişim ve özgürlük zamanı" şiarıyla Diyarbakır'da startı verilen kampanyanın İstanbul ayağı için Kadıköy Evlendirme Dairesi'nde basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya Halkların Demokratik Kongresi (HDP) Eşsözcüsü aynı zamanda Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Gülistan Koçyiğit, HDP milletvekilleri Züleyha Gülüm, Hüda Kaya, TJA üyeleri ve çok sayıda kadın kurumu katıldı. “Kadınla şimdi özgürlük zamanı” pankartının asıldığı toplantıya kadınların yöresel kıyafetiyle katılımı dikkat çekti. Kadınlar sık sık “Jin Jiyan Azadî’, “Kadın, Yaşam, Özgürlük” sloganlarını attı.
 
‘EGEMEN ZİHNİYETE BAŞKALDIRIYORUZ’
 
Açıklama metnini HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit okudu. İktidar mekanizmasının temel değişmezinin “cinsiyetçilik” olduğunu dile getiren Koçyiğit, cinsiyetçiliğin tarihsel olarak değişmeyen tek şey olduğunu vurguladı. Kadınların erkek egemen tarihi içinde nesnelleştirilmiş, özel mülkiyete dönüştürülmüş, metalaştırılmış, eve hapsedilmiş, yaşamın tüm öznel alanlarından koparılmış olarak bugünlere geldiğini vurgulayan Koçyiğit, “Felsefe, politika, ekonomi, sanat, bilim vb. gibi alanlarda kadına ait hiç bir kayıt bırakılmadan yukarıda da belirttiğimiz tüm bu alanların inşacısı, erkek egemen iktidar zihniyetiyle örüldü. Bu bağlamda TJA olarak, yürüteceğimiz kadın kampanyasıyla erkek egemen zihniyetiyle inşa edilen bütün alanlara başkaldırıyoruz” dedi. 
 
‘HER TÜRLÜ KİRLİ SAVAŞ POLİTİKASI DEVREDE’
 
Erkek egemen kapitalist sistemin yarattığı ulus-devlet anlayışını ayakta tutmak ve yaşatmak için her türlü kirli savaş politikasını devreye koyduğunu ifade eden Koçyiğit, şöyle devam etti: “Bizler çok iyi biliyoruz ki, kapitalist sistemin ulus devlet formu, toplumlara ne yeni bir yaşam ne de yeni bir siyaset tahayyülü sunmamaktadır. Tam tersine Ortadoğu’yu kaosa sürükleyerek kendini yaşatmayı esas almaktadır. Bunun için de Ortadoğu zenginliği olan toplumların, varlıklarına, dillerine, kültürlerine, inançlarına savaş açarak bu toplumların zenginliklerini ganimet görerek talan zihniyetini kurumsallaştırıyor. Bu anlamda biz kadınlar bu saldırıları, kendi değerlerimize ve sistemimize yöneltilmiş saldırılar olarak görüyor ve buna sessiz kalmayacağımızı belirtiyoruz. Şimdiye kadar erkek egemen anlayış karşısında yürüttüğümüz cins mücadelesini bu kapsamda daha aktif bir şekilde sürdüreceğiz. Her zamanki gibi bu süreçte de gücünü savaştan, talandan, gasptan alan, zorunlu göçe tabi bırakan erkek egemen zihniyetin militarist, cinsiyetçi ve milliyetçi yaklaşımları karşısında biz kadınlar mücadeleyi yükselterek devam edeceğiz, coğrafyamızı terk etmeden yaşam alanlarımızı koruyarak kendi topraklarımızda yaşamayı esas alacağımızı belirtiyoruz.”
 
‘FAŞİZM KURUMSALLAŞTIRMAK İSTENMEKTEDİR’
 
Ülkede sosyal güvenceye sahip olmayan mülteci ve göçmen kadınların sokak ortasında katledildiğini belirten Koçyiğit, bu kadınların istismara maruz kaldığını, ucuz işgücü olarak kullanıldığını ve zorla fuhuşa sürüklendiğini söyledi. Mülteci ve göçmen statüsünde olan kadın ve çocukların kendi kararları ile kendilerini var edebileceği yaşam alanlarına dönmelerine yönelik çalışmaları daha da derinleştirerek mücadele edeceklerini belirten Koçyiğit, şunları ifade etti: “Tüm bu yaşanılan sorunların tamamı savaşçı ve militarist politikaların sonucu olduğunu bir kez daha belirtmek istiyoruz. Son 4 yıl içinde özellikle bölgede sürdürülen çatışma ortamı sonucunda açığa çıkan, hepimizin tanıklık ettiği insanlık suçu kapsamında da ele alınması gereken durumlara hep birlikte tanıklık ettik. Cenazesi yedi gün sokakta kalan Taybet Ana, cesedi buzdolabında saklanan Cemile Çağırga, Şule Çet, Özgecan Aslan ve daha nice kadın ve çocuğun katledilmesinin bu kirli zihniyetin bir ürünü olduğunu biliyoruz. Bu anlamda baskı ve zulüm yöntemleriyle kadın şahsında tüm yaşamı tahakküm altına almak isteyen erkek egemen sistemler savaşçı ve militarist politikalar ile milliyetçiliği yaymak ve faşizmi kurumsallaştırmak istemektedir.” 
 
‘ŞİDDETE KARŞI DURACAĞIZ’
 
Kadına yönelik şiddetle mücadelede bugün uygulanan cezasızlık politikaları, kadına karşı şiddetin önünü açtığını sözlerine ekleyen Kaçyiğit, devamla şunları dile getirdi: “Bu anlamda kadının yaşamın her alanında uğradığı şiddet, devlet şiddetinden bağımsız düşünülemez. Kadınları ucuz iş gücü olarak gören, bedenini bir sermaye aracı olarak kullanan, fuhuş yapmaya zorlayan erkek egemen sistemin dayatmış olduğu politikalar karşısında biz kadınlar sokaklarda, alanlarda, işyerlerinde sesimizi daha güçlü ve gür çıkarmanın gerekliliğine inanıyoruz. Örgütlü gücümüz ve özgürlük inancımızla bu kampanya kapsamında gerçekleştireceğimiz eylem ve etkinlikler ile bu şiddetin önüne geçeceğiz. Ev içine hapsedilen, kamusal alandan uzak tutulmak istenen biz kadınlar, değişim ve özgürlük için örgütlenme ağımızı geliştireceğiz. Çocuk ihmal ve istismarcılarının elini kolunu sallayarak toplum içerisinde dolaşmasını, cezasız kalmasını kabul etmeyeceğiz. Bu anlamda toplumsal örgütlenme gücümüz ile yaşatılan bu şiddete karşı duracağız ve yasal düzenlemelerde dâhil olmak üzere her alan da mücadele edeceğiz.” 
 
‘TÜM TOPLUMA TECRİT DAYATILIYOR’
 
PKK lideri Abdullah Öcalan şahsında bütün topluma tecridin dayatıldığını vurgulayan Koçyiğit, sözlerini şöyle tamamladı: “Nitekim bizlere dayatılan hukuksuzluğun tamamı kaynağını tecritten almaktadır. Elbette ki bu hukuksuzluk sadece bizlere değil, toplumun bütün katmanlarını içine almış bulunmaktadır. Memuru, işçiyi, öğrenciyi, barış isteyeni, kadını, çocuğu kısacası bütün toplumsal kesimleri kapsam alanına almak istedi. İşte tam da bu yüzden bu kampanyada bizlere yöneltilen bütün hukuksuzluklara karşı sessiz kalmayacağımızı, sokakta, işte, mecliste, mahallede sesimizi, rengimizi yansıtarak mücadele edeceğiz. Kadın özgürlük mücadelesinin kampanya startını verdiğimiz bugünlerde, 3 Ağustos 2014’te Şengal’e yönelik İŞİD saldırısıyla kaçırılan, vahşice katledilen, tecavüze uğrayan kadın ve çocuklar şahsında, kadın özgürlük mücadelesini güçlendirerek cevap vereceğimizi belirtiyoruz.”