SKM'den 'Direnişin sınırsız mekanları' söyleşisi

  • kadın
  • 20:16 13 Temmuz 2024
  • |
img
İSTANBUL- SKM’nin gerçekleştirdiği "Direnişin sınırsız mekanları" söyleşisinde birleşik mücadelenin önemine dikkat çekilerek, Pirsûs'da katledilen 33 düş yolcusu anıldı.
 
Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Suruç Katliamı’nın yıldönümü yaklaşırken "33’lerin baktığı yerden direnişin sınırsız mekanları" şiarıyla Kadıköy’de bulunan Bilim Eğitim Estetik Kültür Sanat Araştırmaları Vakfı'nda (BEKSAV) söyleşi gerçekleştirdi. Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) MYK üyesi Semiha Şahin etkinlikte konuşmacı olarak yer aldı. Söyleşi, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde hayatını kaybedenler anısına yapılan saygı duruşu ile başladı.
 
'DİRENİŞ BİZİMDİR, SAHİP ÇIKMAK GEREK' 
 
İlk olarak konuşan DEM Parti MYK üyesi Semiha Şahin, Filistin’de yaşanan savaş ve soykırıma değindi. Şahin, “7 Ekim’den bu yana 40.000’e ulaşmış bir bilançosu var savaşın. Gözler önünde bir halk soykırıma uğruyor. Sadece insanıyla değil, tarihi, doğası ve coğrafyasıyla bir tahribat altında. Orada elbette direniş de var. Bizim bu konuda durduğumuz nokta bu topraklar açısından Kürt hareketinin talepleriyle kurulan ilişki temel bir turnusol kağıdıdır. Filistin’de böyledir. Savaşı Hamas-İsrail savaşı olarak nitelendirmek bile bir halkın özgürlük talebini bir yapıyla sınırlandırmak, oradaki halkın taleplerinin üzerini örten bir durumdur. İsrail işgalcidir. Gazze’deki direniş de Rojava’daki direniş de Bakur’daki direniş de bizim direnişimizdir. Sahip çıkmamız gereken direnişlerdir” diye konuştu.
 
'33’LER BAŞKA BİR YAŞAM İÇİN YOLA DÜŞTÜLER'
 
Ardından Kobanê ve Rojava’ya dair konuşmak için Sebahat Tuncel söz aldı. Tuncel sözlerine 33 düş yolcusunu anarak başladı. Tuncel şunları söyledi: “Onlar başka bir hayat, başka bir yaşam için yola düştüler. Kurdistan ve Filistin sorunu Ortadoğu’da demokratikleşme, barış için olmazsa olmaz. O yüzden her iki meseleyi beraber konuşuyoruz. Kürt siyasi hareketinin Filistin halkıyla, Arap halkıyla kurduğu ilişki yeni bir ilişki değil” diye belirtti.
 
'KOBANÊ BİRLİKTE MÜCADELENİN BAŞARISI' 
 
Rojava’da yaşanan devrimi halkların birlikte örgütlediğine dikkat çeken Tuncel, “Kobanê kumpas davası, dayanışmayı cezalandırmak için kurgulandı. Kobanê insanlığa IŞİD gibi barbar bir çetenin yenilgisini gösterdi. Kobanê Kürt halkının, kadınların, Türkiyeli devrimcilerin, enternasyonalistlerin direnişiyle kurtuluşudur. Kobanê dünyadır. AKP’nin Kürt karşıtı politikası sadece Türkiye ile sınırlı değil. Kürt halkı kadim bir halk tarihsel bir altyapısı var. Kürtçe yasak, Kürt’üm demek yasak, bu coğrafyanın adını söylemek yasak” diye konuştu.
 
‘SURUÇ’UN YANI BAŞINDA BİR DEVRİM VARDI’
 
Son olarak Özlem Gümüştaş söz aldı. Gümüştaş Suruç’un tam karşısında bir devrim gerçekleştiğini ifade ederek şunları söyledi: “Suruç’un tam karşısında bir devrim vardı. Halkların birlikte yaşamayı mümkün kıldığı bir kadın devrimi vardı. O devrime yönelik saldırılar başladığında o devrimi savunmak, çetelerin kadınlara, halklara saldırılarına karşı bir duruş göstermekti Suruç. Türkiye’nin çok değişik coğrafyalarından oraya gidenler vardı. Erdoğan, ‘Kobanê düştü düşecek çağrısı’ yaptığında Kobanê’yle aramızda metrelerin olduğu yerde yaşam zincirleri kurdular. Yaşam için orada durdular. Kadınlar, Aleviler oradaydı. Suruç, Türkiye ve Kurdistan halklarının ortak kaderimiz için birlikte örgütledikleri bir bölgeydi.”
 
Konuşmaların ardından Grup Vardiya’nın gerçekleştirdiği bir müzik dinletisiyle etkinlik son buldu.