Alevi Bektaşi Federasyonu birinci kadın konferansını gerçekleştirdi

  • kadın
  • 17:27 3 Şubat 2024
  • |
img
ANKARA - Alevi Bektaşi Federasyonu Kadın Meclisi'nin ilkini gerçekleştirdiği kadın konferansında, ortak mücadele yol ve yöntemleri tartışıldı. 
 
Alevi Bektaşi Federasyonu Kadın Meclisi bugün Çankaya Yılmaz Güney Sahnesi’nde 1’inci Kadın Konferansı’nı gerçekleştirdi. Açılış konuşması ile başlayan ve 3 oturum şeklinde gerçekleşen konferansa; Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Halklar ve İnançlar Komisyonu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sultan Özcan, CHP, Sol Parti, Emek Partisi (EMEP), Demokratik Aleviler Derneği (DAD), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Halkevci kadınlar, İnsan Hakları Derneği (İHD) Kadın Meclisi, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Şubeler Platformu, Dünya Kadın Yürüyüşü ve Uluslararası Koordinatör ve birçok kurum katıldı.  Açılış konuşmasının ardından 6 Şubat depremiyle ilgili “Doğa değil ihmalsizlik öldürdü” adlı slayt izlendi, Zeynep Karababa üç nefes dinletisi yapıldı.
 
‘KADINLAR ÖLÜMLERİ PAHASINA MÜCADELE EDIYOR’
 
“Kadın Örgütleri ve Alevi Kadınlar” başlığı altında konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, “Bütün kadın örgütleri olarak hepimizi ilgilendiren konu kadın cinayetleri. Yaşam hakkımız çokça elimizden alınıyor. Kadınlar sessiz kaldığı ve haklarını bilmedikleri için öldürülmüyor. Kadınlar günümüzde eşit olan haklardan eşit düzeyde yararlanmak için ölümleri pahasına mücadele ediyorlar. 2023 yılı içerisinde 315 kadın cinayeti, 248 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Eşitsizliği anlamak için haberleri göz önüne getirin, erkeklerin boşandıkları için kadınlar tarafından öldürüldüğünü görmeyiz kadınlar boşanmak istedikleri için öldürülüyor. Bu bile eşitsizliği ortaya koyuyor” dedi. 
 
‘TOPLUMSAL SORUNA KAMUSAL ÇÖZÜM BULUNMALI’
 
Kadın katliamlarının verilerine bakıldığında çözümün de burada gizli olduğunu belirten Ataselim, toplumsal soruna kamusal çözüm bulmak gerektiğini dile getirdi. Ataselim, “Önce yaşamak istiyoruz, eşit ve özgür yaşamak istiyoruz. Öldürülen kadınların çoğu yakınları tarafından öldürülüyor, en çok evlerinde öldürülüyor. Dolayısıyla cinayetleri durdurmak ve şiddeti önlemek istediğimizde bu kişiler tarafından şiddet uygulanıyorsa bu dört duvarı açmak gerekir. Toplumsal soruna kamusal çözüm bulmak gerekir. İstanbul Sözleşmesi bu anlamda çok kapsamlı bir çözüm sunuyor ve can simidimizdir. Bir diğer çözüm, kadınların yarısından çoğu ateşli silahla öldürülüyor demek ki yapılması gereken bireysel silahlanmanın sınırlandırılması veya engellenmesidir. Mevcut iktidar kadınların sahiplenmesinden tutun, nafaka hakkına kadar konuşuyor. Çözüm olarak, ‘kadınlar seslerini çıkarmayacak, erkeklerin sözünden çıkmayacak’ diyorlar. Murat Kurum şunun açıklamasını yaptı ve bu açıklama şiddet, taciz ve tecavüzü kabul ettiğini gösteriyor ‘gerekirse şoförlerimiz kadınları evlerine bırakacak.’ Kadınlar bunu istemiyor, bunun çözümü bu değil” diye konuştu.
 
EŞİTSİZLİKLER ZİNCİRİ
 
Gazeteci-yazar Aysel Kanber, “Cumhuriyet, eşit yurttaşlık ve Alevi Kadın Mücadelesi” başlığı altında iktidarın yarattığı eşitsizliklere değindi. Kanber, “Ekonomide eşit değiliz, geçimde eşit değiliz, eğitimde eşit değiliz, etnik kökende eşit değiliz, ibadetlerimizde eşit değiliz, satın alabilmede eşit değiliz, vergide eşit değiliz, adalette eşit değiliz. Daha sayılabilecek birçok eşitsizlik var. Bunu bize uygulayanlarda inançlı olduklarını söyleyen kesimler. Ötekileştirme söylemleriyle insanlarımız ne derlerse yapmaya hazır ve bununla burun buruna yaşıyoruz. Laf anlatacağımız kitleler AKP’ye bağlı kitleler haline gelmiştir, bu kitlelere anlatmamız gerekiyor” diye belirtti. 
 
‘BU ATAERKİL BİR MESELE’
 
Alevi kimliğini küçük yaşlardan beri sorgulamaya başladığını söyleyen Prof. Dr. Özlem Cankurtaran, “Nasıl oluyor da bu ayrımcılık söylemi ve insan dışılılık hala kuşaktan kuşağa aktarılıyor diye kendime sorarım. Her toplumun bir dominant kültürü vardır, niceliksel olarak fazla ve zenginliği elinde tutar. Aleviler de köy yaşantısı kırsal olarak kültürü elinde tutar.  Aleviliğin kendisi İslam öncesi inançla yoğrularak geldiği için kadın erkek birliği devam ediyor. Bunu yaşatıyor olması bence hala kırsalda yaşam sürmedir, kente gelseler bu da zedelenebilir. Diğer yandan Alevilikteki ‘can’ meselesinin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin üstünü örttüğünü düşünürüm. Alevi kadınlar ve çocuklar da şiddete maruz kalmaktadır. Alevi topluluğu kendine özgü inanışı itibariyle diğer dinlerle karşılaştırınca çok iyi noktaları var tabi ki ama kadın erkek eşitsizliği meselesinden azade değiliz çünkü bu ataerkil bir mesele” dedi.
 
‘VESTİYER KİMLİĞİ'
 
Alevilere kimliği gizlemenin kuşaklar boyunca söylendiğini belirten Cankurtaran, “Şimdi ise kimlikler belirsiz, akışkan hale gelmiş, oradan oraya savruluyoruz. Bugün yaşadığımız başka bir dağılma ve çözülmedir. Küreselleşme ve sermaye bütün kimliklerin sabitliğini bozdu, çözdü. ‘Vestiyer kimliği’ ortaya çıktı. Kadın kimliği, anne kimliği, hoca kimliği. Değerlerin altüst olduğu bir dönemdeyiz. Sanayi devriminin olup her şeyin altüst olduğu döneme çok benziyor, şimdi de dijitalleşmeyle bunu yaşıyoruz. İnsan kimliğimize tutunmak zorunda kalacağımız bir dönem yaşayacağımız yazanlar var. Alevi kadın kimliği hakkında konuşurken, eşitsizliğe karşı çıkabilmeyi, insan haklarını konuşabilmek gerektiğini söylemeliyiz” diye belirtti. 
 
Oturumların ardından soru cevap bölümüyle birlikte panel düzenine geçildi.