Başalan: Depremzede kadınlar için ortak mekanizma kurulmalı

  • kadın
  • 09:06 21 Şubat 2023
  • |
img
İSTANBUL - Semsûr’da depremin yarattığı yıkıma tanıklık eden Kadın Zamanı Derneği’nden Dilek Başalan, depremzede kadın ve çocukların durumuna dikkat çekerek, “Böylesi durumlarda kadınların daha fazla söz kurması için ortak bir mekanizma inşa etmek zorundalar” dedi. 
 
Mereş Bazarcix (Pazarcık) merkezli 6 Şubat'ta meydana gelen ve 10 kenti etkileyen depremde resmi verilere göre 41 bin 20 kişi yaşamını yitirdi. Yüzbinlerce kişinin yaralandığı deprem nedeniyle milyonlarca kişi evsiz kaldı. Depremin ilk 2 günü ne AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ne de arama kurtarma ekipleri bölgeye gitmedi. Halkın dayanışmasıyla yaralar sarılmaya çalışılırken, bilançonun her saat ağırlaştığı depremden 25 saat sonra kameralar karşısına çıkan Erdoğan ise 10 kentte 3 ay boyunca geçerli Olağanüstü Hal (OHAL) ilan etti. Günler sonra bölgede beliren AFAD ve yetkililer, gönderilen yardım araçlarını el koyarak, engelledi. 
 
Depremin ilk gününde bölgeye giderek, dayanışmayı ören kurumlardan biri de Kadın Zamanı Derneği oldu. Büyük bir yıkımın yaşandığı Semsûr’a giden dernek yöneticileri ve çalışanları, 5 gün boyunca özellikle kadın ve çocukların depremin etkilerini atlatmalarına yardımcı olmaya çalıştı, ihtiyaçlarını karşılamak için çalışma yürüttü. Kadın Zamanı Derneği’nden Dilek Başalan, Semsûr’da tanıklık ettikleri 5 günü anlattı. 
 
5 GÜNLÜK TANIKLIK 
 
Halkın kaderine terk edildiğine tanıklık ettiklerini belirten Başalan, dayanışma ve örgütlü mücadelenin hayat kurtardığını söyledi. Ülkede son 20 yıldır savaş, ekonomik kriz, OHAL, deprem ve pandemi süreçlerinin hakim olduğunu ifade eden Başalan, “Tüm bu süreçlerde sosyal devlet anlayışının olmadığını, sistemde büyük bir krizin olduğunu gördük” dedi. Semsûr’daki gözlemlerini aktaran Başalan, “Adıyaman’ın merkezine doğru gittiğimizde bütün binaların yıkıldığını, bir halkın çaresizliğe terk edildiğine tanık olduk. Devletin geç müdahale etmesi, cenazelerin yerlerde bekletilmesi, Taybet Ana’nın cenazesinin 7 gün sokakta kalışını hatırlattı. Resmi kurumlar, hemen hızlıca koordineli, kolektif bir mücadeleyle kurtarma ekipleri oluşturabilirdi ve birçok kişiyi kurtarabilirdi. Ama maalesef sistem yardım edenleri engelleyen bir yerdeydi” ifadelerini kullandı. 
 
SOSYAL DEVLET OLMA GEREKLİLİKLERİ
 
Semsûr’da 5 gün boyunca kadın ve çocuklarla dayanışma halinde olduklarını vurgulayan Başalan, “Depremi yaşayan insanlar, bizlere ya da resmi kurumlara muhtaç değil, birlikte aşabileceğimiz duygusunu vermeliyiz. Ama insanlar bir kutu koliye, bir sobaya ve çadıra muhtaçmış algısı yaratılıyor. Bu zaten sosyal devlet mekanizmalarının yapması gereken bir şey. Yıllardır vergisini ödediğimiz devlet, halkın hiçbir ihtiyacını karşılamadı.
 
DEPREMZEDE KADINLAR 
 
Depremzede kadınların en çok çocuklarının kaçırılma ya da kaybettirilme korkusu yaşadıklarını söyleyen Başalan, bölgede kadın ve çocuklar için güvenli ortamların yaratılması gerektiğine dikkat çekerek, ekledi: “Çünkü çocukları kaçırıldığında ya da kaybolduklarında nereye başvuracaklarını, kime gideceklerini bilmiyorlar. Afetle birlikte bütün mekanizmalar yok olmuş durumda. O yüzden birbirlerine sıkı bir şekilde tutunuyorlar ve çocuklarından asla ayrılmıyorlar. Öte yandan kadınların sürekli hijyene ihtiyaçları var. Kullanılabilir duş alanlara ve lavabolara ihtiyaç var. Çocukların güvenliği için kapalı, sadece ebeveynlerin olduğu yerlerde duş ve tuvaletlerin olması gerekiyor. Sosyal devlet uzmanları ve psikologların, deprem bölgesinde kadınlara anadilde hizmet vermesi gerekiyor. Kadın bakış açısıyla güven veren bir iletişim kurulmalıdır. ‘Neye ihtiyacınız var’ sorusundan ziyade gözlemleyip kadınların ihtiyaçlarını tespit edip ona çözümle gidilmesi gerekiyor. Bu mekaniklikten çıkılmadığı müddetçe kadın sizinle bağ kurmayacaktır.”
 
MÜLTECİ OLMAK  
 
Mülteci kadınların ise yaşadıklarını ve ihtiyaçlarını dile getirmekte zorlandıklarını belirten Başalan, mülteci kadınların durumuna ilişkin şunları aktardı: “Suriyelilerin yaşadığı mahalleye gittiğimizde dillerini bilmediğimiz için kadın ve çocuklarla direk iletişim kuramadık. Çocuklarla oyun sırasında biraz da olsa iletişim kurabildik. 10 kadından 2’si yaşadıklarını, ihtiyaçlarını bizimle paylaştı. Irkçı saldırılardan sonra çok korkuyorlar, kendilerine bir alan belirlemişler ve o alanın dışına asla çıkmıyorlar. Dil bilmedikleri için nefret söylemiyle karşı karşıya kalabiliyorlar. Feministler ve kadın hareketleri, bunu gören bir yerden bir mekanizma inşa etmek zorunda.”
 
ÇOCUKLAR İÇİN YAPILMASI GEREKENLER
 
Çocuklar için oyun alanlarına ihtiyaç olduğunun altını çizen Başalan, bu oyun alanlarının sivil toplum kuruluşları ve uzmanlar tarafından oluşturulması gerektiğini belirtti. Acilen çocukların özgüvenini yükselterek, korku psikolojisinden çıkarılmaları gerektiğini söyleyen Başalan, tüm kadın örgütlerinin bu konuda ortak çalışılması gerektiğini vurguladı. 
 
Depremin yaşandığı kentlerde ataerkilliğin hüküm sürdüğünü dile getiren Başalan, kadınların yok sayıldığını belirtti. Bu tür felaketlerde kadınların daha fazla söz kurması gerektiğini ifade eden Başalan, çünkü toplumu yeniden inşa edenin kadınlar olduğunu söyledi. Başalan, “Maalesef orada gördüğümüz şey her zaman ki gibi kadının hiçleştirilmeye çalışıldığı bir anlayıştı. Tam buradan devreye girerek, kadın mücadelesi, örgütlülüğü ve deneyimiyle birbirimize ulaştık, sarıldık ve birbirimizden güç bulduk” ifadelerini kullandı. 
 
Başalan, son olarak deprem bölgesinde şiddete maruz kalan kadınlara sessiz kalmamaları ve mutlaka kadın örgütlerine başvurmaları çağrısında bulundu. 
 
MA / Esra Solin Dal