Başaran: Tutuklamalar iktidarın ne kadar korktuğunun göstergesi

  • kadın
  • 09:08 5 Aralık 2022
  • |
img
ANKARA - HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, TJA’lı kadınların tutuklanmasının, iktidarın kadın düşmanlığı siyasetinin bir parçası olduğunu belirterek, “Bu saldırılar iktidarın ne kadar korktuğunun göstergesidir” dedi. 
 
“Kadın da olsa çocuk da olsa gereği yapılacaktır” diyen Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AKP iktidarının 2015’te yeniden devreye koyduğu savaş konseptinin hedeflerinden biri kadınlar oldu. Örgütlü kadınlara dönük adeta bir saldırı konseptinin düğmesine basan AKP'nin 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan ettiği Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında ilk kapattığı kurumların başında Kürt kadınların çatı örgütlenmesi olan Kongreya Jinên Azad (KJA) geldi. AKP’nin yargı eliyle hedef aldığı kadınların, KJA çalışmaları ise iddianamelerin temel argümanı haline getirildi. 
 
Söz konusu durum, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda yürütülen ve 50 kadın hakkında gözaltı kararı verilen soruşturmanın da temel argümanı oldu. KJA'daki çalışmalarının yanı sıra Tevgera Jinên Azad (TJA) çalışmaları suçlama konusu yapılarak, 8 kadının tutuklanmasına gerekçe gösterildi.
 
KADIN DÜŞMANLIĞI 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, kadınlara açılan soruşturmaya konu edilen çalışmaları, merkezi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Kürtlere ve Kürt kadınlara yönelik soruşturmalar ve iktidarın kadın mücadelesine yönelik saldırılarını değerlendirdi. AKP-MHP iktidarının siyasetini Kürt ve kadın düşmanlığı üzerinden şekillendirdiğini belirten Başaran, temel amacın “Kürtlere ve kadınlara bir yüz yıl daha kaybettirme” politikası olduğuna işaret etti. 
 
KADIN MÜCADELESİ 
 
“Yaşamın her alanında direnen kadına yönelik bir saldırı var” diyen Başaran, “Rojhilat’tan Rojava'ya, Afganistan'dan Güney Amerika'ya dünyanın dört bir yanında erkek egemen iktidarların karşısında güçlü bir kadın mücadelesi var. Kurdistan'da erkek egemen ve kapitalist rejimlerin karşısında kadın özgürlük mücadelesinde ısrar eden bir gerçeklik var. Tam da bu nedenle Türkiye'de bir yandan Kürtler, bir yandan kadınlar, bir yandan da devrimci demokratlar kesimler iktidarın hedefinde” diye belirtti. 
 
‘KADINLAR BİAT ETMEYECEĞİNİ GÖSTERDİ’
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında meydanlara çıkan kadınlara yönelik saldırıları hatırlatan Başaran, “Dünyada 25 Kasım'a girilirken kadınlar erkek şiddetiyle karşı karşıya kaldı. Her kentte bir kadının katledildiği, tacize tecavüze uğradığı, emek sömürüsüne maruz kaldığı, devletin üniformalılarının hedefi haline geldiği bir noktada, sokağa çıkan kadınlar büyük bir şiddet, baskı, gözaltı ve işkenceyle karşı karşıya kaldı. İktidar bu saldırılarla kadınlara ‘biat edin’ mesajı verdi. Ama kadınlar biat etmeyeceğini, meydanlarda çıkarak gösterdi. Kadınlar sadece şiddete karşı değil, savaşa ve tecride karşı da alanlardaydı. Bir taraftan Güney Kurdistan’da bir işgal söz konusu iken, diğer taraftan da Rojava'ya yönelik kara operasyonu planları yapılıyor. Kadınlar savaşa karşı olduklarını gösterdi, Rojava'da ortaya çıkan kadın özgürlükçü paradigmayı savunacaklarını ortaya koydu” ifadelerini kullandı. 
 
‘İKTİDAR NE KADAR KORKTUĞUNU GÖSTERDİ’
 
Ankara merkezli soruşturma kapsamında kadınların gözaltına alınması ve tutuklanmasının bu saldırılardan bağımsız olmadığını söyleyen Başaran, “Uzun bir süredir kadınlara, özellikle Kürt kadınlara ve kadın hareketine büyük saldırılar var. Bu saldırılar, iktidarın dünyaya yayılan kadın mücadelesinden ne karar korktuğunu gösteriyor. Kadınların tutuklanması da ne kadar korktuğunun göstergesidir. Çünkü kadınlar özgürlük mücadelesinde ne kadar ısrarlı olduklarını, tüm saldırılara, katliamlara karşı geri adım atmayacaklarını gösterdi” şeklinde konuştu. 
 
ANKARA MERKEZLİ OPERASYONLAR
 
Uzun süredir Ankara merkezli “kumpas” soruşturma ve davalarla Kürtlerin ve kadınların hedef alındığına dikkat çeken Başaran, “Kobanê kumpas davası, ‘mali’ adı altında yapılan operasyon, Özgür Basın emekçilerinin tutuklanması, son olarak TJA’ya operasyon… Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ‘kumpas bürosu’ haline döndü. ‘KCK’ adı altında yürütülen davaların bir benzeriyle demokratik mücadele ve kadın mücadelesini tasfiye etmeye çalışıyorlar. Son olarak tutuklanan arkadaşlarımız da yürüttükleri kadın mücadelesi nedeniyle hedef alındı. Sebahat’ler, Figen’ler, Ayla’lar, Gültan’lar, Zeynep’ler gibi yüzlerce kadın, kadın özgürlük mücadelesini yürüttükleri, Kürt halkının eşitlik ve özgürlük mücadelesini savundukları, kadını demokratik siyasette var ettikleri için rehin tutuluyorlar” dedi. 
 
İKTİDARIN SAVAŞ VE ZOR AYGITI 
 
AKP-MHP’nin iktidarını savaş ve zor aygıtı üzerine sürdürdüğünü ifade eden Başaran, TJA’lı kadınların tutuklanmasının da bunun son halkası olduğunun altını çizdi. Başaran, şunları söyledi: “Kürt kadın hareketine yapılan bu saldırı ilk değil, ilk defa karşılaşmıyoruz. TJA Sözcüsü Ayşe Gökkan benzer şekilde tutuklandı. Kadın düşmanlarına, kadın katillerine cezasızlık, Ayşe Gökkan ve nice arkadaşlarımız, bu katliamlara karşı mücadele ettiği için bu cezalar, yargılamalarla karşı karşıya kalıyor. Yargı da iktidarın bu politikalarının bir parçası haline geldi.”
 
‘BU REJİM ÇOKTAN KAYBETTİ’
 
Tutuklamalarla kadın mücadelesinin engellenemeyeceğini vurgulayan Başaran, şöyle devam etti: “Arkadaşlarımız dört duvar arasında mücadele etmeye devam edecek. Bu operasyonlar kadın özürlük ve eşitlik mücadelesine, kadınların savaşa karşı gösterdiği tavra, erkek-egemen faşist tekçi rejime karşı mücadelesinden geri adım attıramayacak. Bu rejim çoktan kaybetti. Rojhilat'ta, İran'da Jîna Eminî’nin katledilmesinden sonra dünyaya yayılan direniş, bu rejimlerin baştan kaybettiğini, bu rejimlere kaybettirecek olanın kadınlar olduğunu, 21'inci yüzyılın kadınların ve halkların eşit özgür yaşayacağı bir yüzyıl olduğunu göstermiştir.”
 
MA / Özgür Paksoy