Aysel Tuğluk’un hastalığı ilerliyor: Serbest bırakılmaması işkencedir

  • kadın
  • 09:01 10 Nisan 2022
  • |
img
İSTANBUL - Aysel Tuğluk’un serbest bırakılmamasının “işkence” olduğunu belirten kadın hakları aktivisti Canan Arın, "Tedavi olma şansı varken, derhal tahliye edilmeli” dedi. 
 
Kocaeli Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan ve “demans” teşhisi konulan siyasetçi Aysel Tuğluk, hastane raporlarına rağmen Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “cezaevinde kalabilir” raporları nedeniyle tahliye edilmiyor. Sağlık durumu gün geçtikçe kötüye giden Tuğluk’un serbest bırakılması için “Aysel Tuğluk için 1000 Kadın” adıyla başlatılan imza kampanyasında yer alan kadın hakları aktivisti Canan Arın, Tuğluk’un serbest bırakılmamasını işkence olarak değerlendirdi. Arın, Aysel Tuğluk’un son dönemlerde hastalığının ilerlemesi ve ATK raporlarıyla cezaevinde tutulmasının “insan hakkı ihlali” olduğunu belirterek, Tuğluk’un derhal tahliye edilmesi ve tedavisinin yapılmasını talep etti.   
 
İKTİRARIN ÖZEL KURUMU: ATK 
 
Arın, Tuğluk’u uzun yıllardır Kürt kadın hareketinde, insan hakları mücadelesinde bir avukat ve hukuk araştırmacısı olarak yaptığı çalışmalardan, verdiği mücadelelerden tanıdıklarını belirtti. Arın, Tuğluk’un unutkanlık, yaşadıklarını ve konuşacağı kelimeleri hatırlayamama, tekrar tekrar sorma ve anlatma, yürürken denge bozukluğu gibi çok belirgin hafıza kayıpları yaşamasına rağmen serbest bırakılmadığını ifade etti. Arın, hastane raporlarının Tuğluk’un hastalığından dolayı yalnız başına yaşayamayacağını bildirmesine rağmen tahliye edilmediğini vurgulayarak, ATK’nin iktidarın bir “özel kurumu” gibi çalıştığını dile getirdi. Arın, ATK’nin Tuğluk’un özgürlüğüne kavuşmasını engellemek için özel çaba harcadığını belirtti. 
 
'YAPILAN İŞKENCEDİR'
 
Arın, Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk'un cenazesine dönük “düşmanca” saldırının Aysel Tuğluk’un “demans” hastalığına yakalanmasında etkili olduğuna dikkat çekerek, ATK’in “kısmi savunma yapabilir” diyerek, Tuğluk'u cezaevinde tuttuğuna işaret etti. Arın, “Türk Ceza Hukuku’nda ‘kısmi savunma’ diye bir şey yoktur. Bu nedenle Aysel Tuğluk’a yapılanlar tamamen bir işkencedir” dedi.
 
'DERHAL TAHLİYE EDİLMELİ'
 
Tuğluk şahsında tüm siyasi ve hasta tutuklulara işkence yapıldığına değinen Arın, “Bugün bu hukuksuzluklar sadece Aysel Tuğluk’a değil, siyasi suçlardan tutuklu olan herkese yapılıyor. Bugün Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve nicelerine de yapılanlar da aynı politikaların ürünüdür. Türkiye’de hiçbir suçları olmayan binlerce insan sırf farklı düşündüklerinden dolayı cezaevindeler. Çünkü Türkiye'de ifade özgürlüğü kavramı tamamen yok oldu. Hukuk adeta adli suçluları aklamak için çalışan bir kavrama dönüşmüş. Ama aynı hukuk ve yargı siyasi suçlulara karşı insafsızca ve orantısızca cezalar veriyor. Bu nedenle hastalığı giderek ilerleyen Aysel Tuğluk’un henüz tedavi olma şansı varken derhal tahliye edilip tedavisinin yapılması gerekir” diye belirtti.
 
KADIN KİMLİĞİNE SALDIRI
 
Türkiye cezaevlerinde özellikle kadın tutuklulara karşı sistematik saldırı ve işkenceye varan hak ihlallerinin olduğunu dile getiren Arın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cezaevlerinde kadınların özellikle kadın kimliklerine bir saldırı söz konusu. Kadın tutuklular regl olduklarında ped almak istediklerinde bile sorun yaşıyorlar. Ya çok az alıyorlar ya da hiç almıyorlar. Cezaevi kantinleri ihtiyacı karşılamaktan çok tutuklular üzerinde birer soygun mekanizmasına dönüşmüş durumda. Cezaevlerinde insanların kendi cezalarını çekmesinin yanı sıra devlet çeşitli işkence ve cezalar verip uyguluyor. Aysel Tuğluk, eğer avukat olmasaydı ve siyasi bir kimliği ve misyonu olmasaydı, kadın mücadelesinde güçlü bir mücadele yürütmeseydi bu muameleye tabi tutulmayacaktı. Yani hepsinden azade olarak bunların bir kadına yapılması korkunç ve kabul edilemez. Türkiye'de yapılan haksızlığı utançla karşılıyorum. Bundan derhal vazgeçilmesi gerekir.”
 
FARKLILIKLARA TAHAMMÜL YOK
 
Türkiye'de hukuk ve demokrasinin olmadığını aktaran Arın, “Bu ülkede Tahir Elçi, Hrant Dink, Uğur Mumcu gibi insanları göz göre göre katlettiler. Bu ülkede düşünen, entelektüel ve demokrasiden yana olan kimseye tahammülleri yok. Özellikle Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesine yönelik yapılan saldırı aslında bu ülkede ötekilere yapılanların bir özeti niteliğindedir. Hangi din ve etnik kimliğe sahip olursa olsun, evrensel insan hakları ve normları dünyadaki bütün insanlar için geçerlidir” şeklinde konuştu.
 
ATK GÜVENİLİRLİĞİNİ YİTİRDİ
 
“ATK güvenilirliğini kaybetmiştir” diyen Arın, ATK’in korkudan hekimlik görevini yapamadığını ve uydurma raporlar verdiğini belirtti. Dünya avukatlar gününde Tuğluk’un cezaevinde bulunduğu için mesleğini yapamadığını anımsatan Arın, şunları dile getirdi: “Tuğluk’un hastalığının ilerlemesi ve artık mesleğini de yapamayacağı durumda olması, içinde bulunduğumuz durumun vahametini ortaya koyuyor. Bu ülkede artık hukuk diye bir kavram kalmadı. İçinde bulunduğumuz durumda gerçek avukatlık mesleğini yapmak bir kahramanlık haline geldi. Çünkü bugünün yargıçları AKP’nin eski avukatları olarak yargı mekanizmalarına yerleştirdiler ve hükümetin talepleri, istekleri doğrultusunda karar veriyorlar. Aksi kararlar vermek neredeyse artık imkansız, hepsi siyasileştiler. Tam da bu nedenle Aysel Tuğluk’tan kokuyorlar ve onu ısrarla cezaevinde tutuyorlar.”
 
'TUĞLUK'A SES OLMAK'
 
Başta kadınlar olmak üzere özgürlük ve demokrasiye inanan herkesin Aysel Tuğluk’un sesi olması gerektiğini belirten Arın, “Bir kadın olarak da Tuğluk’a ilişkin başlatılan kampanyalara daha çok destek verilmesi ve gerekirse yeni etkinliklerin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ve derhal tahliye edilmesini istiyorum” dedi.  
 
MA / Esra Solin Dal