Acil yargı paketi: Şiddet nedeninin üstünü örten bir düzenleme

img

İSTANBUL - "Kadına Karşı Şiddet ve Sağlıkta Şiddetle Mücadele Kapsamında Yapılması Öngörülen Değişiklikler Hakkında Kanun Teklifi" nin şiddeti önlemediği ve gerçek sorunların üstünü örttüğünü belirten EŞİK üyesi avukat Yelda Koçak, teklifin bir çözüm getirmediğini vurguladı.

Kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesini ilişkin düzenlemeleri içeren “Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. "Kadına Karşı Şiddet ve Sağlıkta Şiddetle Mücadele Kapsamında Yapılması Öngörülen Değişiklikler Hakkında Kanun Teklifi"nde yer alan bazı düzenlemelerle kadına karşı işlenen suçlarda "iyi hâl" indiriminin çerçevesinin yeniden belirlenmesi, failde "somut pişmanlık emaresi" aranması, sanığın takım elbise giyip kravat takması gibi bazı düzenlemelerin yanı sıra “ısrarlı takip” ayrı bir suç türü olarak Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) 6 aydan 2 yıla kadar ceza öngörülen bir suç olarak tanımlanacak. Israrlı takipte gerekli durumlarda “tutuklama” kararı da verilebileceği de öngörülüyor. Yine eşe ve boşanmış eşe karşı işlenen tehdit suçunda hapis cezasının alt sınırı 9 aya çıkarılacağı öngörülüyor.
 
'KADIN KAZANIMLARININ GASPI' 
 
Kanun teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Eşitlik İçin Kadın Platformu’ndan (EŞİK), avukat Yelda Koçak, düzenlemede Medeni Kanun’a yönelik bu müdahalenin söz konusu olduğunu ve bunun hem kadınların kazanılmış haklarına, hem de kadın-erkek eşitliğini tehdit ettiğini vurguladı. 
 
Buna izin verilmesinin geri dönülemez sonuçlar doğuracağına dikkat çeken Koçak, AKP’nin yasal değişikliklerle kadınların bugüne kadar kazanılmış haklarının gasp etmeye devam ettiğinin altını çizdi. Yeni bir değişiklik yapılıyormuş gibi bir algı yaratılmaya çalışıldığını aktaran Koçak, İstanbul Sözleşmesi’nden tek gecede çıkıldığını hatırlattı. Kadın mücadelesini sürdüren kadın örgütlerine yönelik saldırı ve baskı politikalarına vurgu yapan Koçak, “8 Mart’a İstanbul başta olmak üzere sesini duyurmak isteyen kadınlara sokakları yasaklayan, 8 Mart’ın hemen ertesinde Diyarbakır’da bulunan kadın derneğine baskın düzenleyerek, kadın aktivistleri tutuklayarak nasıl bir bakış içerisinde olduklarını ortaya koyuyor” diye belirtti. 
 
'ISRARLI TAKİP' DÜZENLEMESİ 
 
Koçak, kadına yönelik şiddetle mücadele adı altına sunulan yasa teklifinin, şiddeti önlemeye dönük hiçbir değişiklik içermediğini dile getirdi. Koçak, eleştirisini şu sözlerle sürdürdü: “Bu yasa teklifini incelediğimizde bir çözüm getirmediğini söyleyebiliriz. Öncelikle sürekli propagandasını yaptıkları ‘ısrarlı takip’ meselesine baktığımızda bu 6284 sayılı kadına yönelik şiddetle mücadele kanununda var. Ama TCK’da bir suç olarak tanımlanmamıştır. Israrlı takibin TCK’da karşılığı olsa da bu asla uygulanmıyor. Örneğin getirdikleri teklifte ‘ısrarlı takip’ suçuna alt sınırdan 6 aydan iki yıla kadar hapis cezası verileceği öngörülüyor. Oysa TCK’nin  96’ncı maddesinde ‘eziyet suçu’ alt sınırı 2 yıldır, 2 yıldan 5 yıla kadar ceza verilebiliyor. Bu var fakat uygulanmayan bir madde zaten. Yani ‘eziyet suçu’ gibi önemli ve ağır bir madde varken ve bu uygulanmıyorken, ‘ısrarlı takib’ i ayrı bir suç olarak düzenlemesi inandırıcı gelmiyor.”
 
'ALT SINIRDAN ARTIRIM ÇÖZÜM DEĞİL' 
 
Kadına karşı işlenen fiillerde alt sınırdan arttırıma gidildiğini ifade eden Koçak, “Altı sınırı 4 ay olan suç 6 aya çıkarılıyor ya da 6 ay olan suçu 9 aya çıkarılıyor. Şimdi baktığımızda cezayı artırmak gibi görünüyor ama bu ülkede iki yılın altında hapis cezası alan biri zaten cezaevine girmiyor. Genellikle aldıkları ceza ‘Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması (HAGB)’ diye bir uygulamaya tabi tutuluyor. 2 yıl ve altı alanların zaten hükmü açıklanmıyor. O nedenle 2 yılın altında bir suçun alt sınırını 6 aydan 9 aya çıkarmanız hiçbir anlam ifade etmiyor. Bu kesinlikle etkili bir çözüm değil” şeklinde konuştu.
 
'TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNE AYKIRI'
 
Yasa teklifinde yer alan “Kadına karşı bazı fiillerin işlenmesi” olarak tarif edilen maddeye dikkat çeken Koçak, “Burada kadına yönelik şiddeti demiyor. Sadece kadına karşı işlenmesini ağırlaştırıcı sebep yapacaklarını söylüyorlar. Bu zaten toplumsal cinsiyet eşitsizliğine aykırı. Bir de kadına yönelik şiddet filinin tanımının olmaması sıkıntılı bir durum. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin politik olduğu söyleminin amacı kadın olmasından kaynaklı uygulanan bir şiddet türüdür” ifadelerini kullandı.
 
'TEKLİFİN BİR KIYMETİ YOK'
 
Çokça konuşulan  “Kravat indirimi” düzenlemesine de değinen Koçak, “Bir kere yasada kravat indirimi diye bir şey yok. ‘İyi hal indirimi’ var. Ama biz neden bir kravat indirimi sorunu yaşıyoruz anlamış değilim. Bu AKP’nin mülakat zincirleriyle atadığı yargı erkinin, erkek lehine bir karar olarak karşımıza çıktığını söyleyebilirim. Kravat indirimine engelleyici bir düzenleme yapıyoruz bu da iyi hal indirimine yansıyacak deniliyor. İyide bunlar zaten yasada var. Yasada ‘hal indirimini’ ne için yaptığınızı gerekçelendirmeniz gerekiyor. Bütün mahkeme kararlarının gerekçelerinin olması gerekir. Gerekçesiz bir mahkeme kararı olmaz bu Anayasal bir düzenlemedir. Yani var olan şeyi başka şekilde dile getirerek, sanki bir mucize çözüm getiriyorlarmış gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Bu nedenle bu yasa teklifinin bir kıymeti yok” dedi.
 
'KORUYUCU BİR ÖNLEM YOK'
 
Yasa teklifinin kadına yönelik şiddete karşı koruyucu herhangi bir önlem almadığını dile getiren Koçak, kadına yönelik şiddetin sadece suç ve ceza politikası içerisinde ele alındığını söyledi. Kadına yönelik şiddetin sadece ağır cezalar verilerek çözülecek bir sorun olmadığını vurgulayan Koçak, “AKP, sanki ne kadar ağır cezalar verilirse kadına yönelik şiddetle mücadele etmiş oluruz gibi bir kolaylığa kaçıyor. Dünyanın hiçbir yerinde daha fazla ceza hiçbir zaman kadın cinayetlerinin önlemede ve kadına yönelik şiddette bir çözüm olmamıştır. Burada olması gereken bütünlüklü bir politika geliştirmektir. Yani kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerini suç ceza bağlamının içerisinde sıkıştırmamak gerekiyor. Daha geniş ele almak gerekiyor” dedi.
 
Kadına yönelik şiddetin durdurulması için yasaların etkin bir şekilde uygulanması ve kadının toplumda güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Koçak,  kadının eşit istihdama katılabilmesi, eğitim, sağlık gibi haklara ulaşabilme ve buna yönelik geliştirici politikaların yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Kadın erkek eşitliğinin her durumda vurgulandığı ve buna dair politikaların geliştirilmesi gerektiğini yineleyen Koçak,  iktidarın bunları yerine getirmek yerine TCK’ye yüklendiğini ifade etti. Koçak, “Bu anlamda da bu yasa teklifi olması gereken etkili samimi bir çözüm değildir” diye belirti.
 
'NEDENLERİ ÖRTMEYE YÖNELİK BİR HAMLE'
 
“AKP şerri uygulamalar getirerek laikliği tehlikeye atıyor” diyen Koçak, sözlerini şöyle noktaladı: “Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde çözümü kendilerinin getireceğine yönelik sahte bir propaganda yayarak gerçek sorununun üstünü kapatmaya yönelik bir hamledir. AKP’nin yapmayı da vaat ettiği yasal düzenlemelere baktığımızda, lehe bir durum söz konusu değil. Bu düzenlemelere fırsat vermemek için öncelikle yasal bir talepte bulunmamak gerekiyor. Meclis aritmetiğine baktığımızda istedikleri her yasayı oy çokluğuyla Meclis’ten geçiriyorlar. Pratik içerisinde mevcut yasaları olduğu gibi korunması gerekiyor. Bu bağlamda kadın hareketinin sözünü ortaklaştırması gerekiyor. AKP'nin kadın karşıtı politikalarına karşı geniş bir hattı örmemiz gerekiyor. Asgari müştereklerde birleşmemiz gerekiyor. Bu asgari müşterekler nedir diye soracak olursak mevcut yasal normatif kazanımların korunması gerekiyor. Burada Meclis’e getirilecek değişikliklere karşı tetikte olmak gerekiyor.”
 
MA / Esra Solin Dal