İZMİR - Kadınlara yönelik saldırıların artmasının en önemli etkenin Erdoğan rejimi olduğunu söyleyen gazeteci-yazar İnci Hekimoğlu, rejimin erkekleri kadınlara karşı kışkırttığını buna karşı ise tek yolun kadın örgütlüğü ve ittifakı olduğunu söyledi.
Türkiye’de AKP iktidarıyla birlikte son 20 yılda kadına karşı toplumsal bakış gün geçtikte daha da geriye gidiyor. AKP iktidarında hayatlarına, yaşam tarzlarına, sözlerine, şarkılarına en çok karışılan kesimin başında, kadınlar geliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakan olduğu dönemde 'Bizim için aile önemli' söylemi, kadınlara karşı uygulanan politikanın bir göstergesi oldu. Kadının sadece aile içinde yer alabileceğine yönelik bu söylemler, toplumda birçok saldırı ve baskıyla karşı karşıya kalmasına neden oldu. Kadınların yıllardır büyük mücadeleler sonucu elde ettiği kazanımlara dönük saldırılar da hız kesmeden devam ediyor.
İktidar, son dönemde ülkede giderek derinleşen siyasi ve ekonomik krizin gündemini yine kadınlara karşı başlattığı saldırılarla değiştirmeye çalışıyor. Son günlerde çokça tartışılan HDP Milletvekili Semra Güzel, sanatçı Sezen Aksu, Gülşen, Gazeteci Sedef Kabaş, gibi kadınlar üzerinden itibarsızlaştırma, ifade özgürlüğünün baskılanması, kadın düşmanlığı, psikolojik şiddet ve propaganda yöntemleri artırılıyor.
Kadınlara yönelik saldırılar, buna karşı sokaklarda verilen mücadele ile önümüzdeki dönemin gereklilikleri üzerine gazeteci-yazar İnci Hekimoğlu ile konuştuk.
İLK HEDEF KADINLAR
“Erdoğan rejiminin her zaman her hamlesinde birkaç hedefi oluyor” diyen Hekimoğlu, bunun en önemlisinin yaşam biçimine müdahale olduğunu söyledi. İktidar tarafından yapılan bu müdahalenin uzun zamandır süregeldiğini ifade eden Hekimoğlu, iktidarın artık net biçimde farklı yaşam biçimlerine karşı olduklarını ortaya koyduğunu aktardı.
Hekimoğlu, Sezen Aksu gibi birçok kadın sanatçıya saldıran iktidarın, toplumda bu tür kadın modellerinden nefret ettiğini dile getirerek, “Çünkü onların idealindeki toplum biçiminde kadın görünmez olmalı, evinde oturmalı ve sadece çocuk doğurmalı. Kadın ancak anne ise çocuk doğurmuşsa ve evde kocasına itaat ediyorsa makbul kadındır. Onun dışındaki yaşam biçimlerinde başarı kazanan kadınlar ilk hedefleri oluyor. Bir diğer neden ise seçimlerin yaklaşmasıyla yaşam biçimi ve inançlar üzerinden kutuplaştırmayı arttırıp yapay bir gündem oluşturmak istiyorlar" dedi.
TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ
Sezen Aksu gibi birçok kadının toplumsal linçe maruz kaldığı zamanlarda yine ses çıkaran kesimin kadınlar olduğuna ifade eden Hekimoğlu, “Türkiye’de kadın mücadelesi çok eski tarihlere dayanıyor. Yine kadın hareketinin, Erdoğan iktidarı karşısında da doğal olarak geçmişten gelen örgütlülük ve bilinç en önemli başarısıdır. Kimsenin sokağa çıkmaya cesaret edemediği zamanlarda kadınlar, her tür baskı ve zorbalığı göze alarak dışarda oldu ve yine olacak. Dolayısıyla kadınlar kendileri üzerinden yapılmaya çalışılan toplum mühendisliğinin çok farkında ve bu yüzden en yüksek sesi yine onlar çıkarıyor” diye konuştu.
ERDOĞAN REJİMİ
Hekimoğlu, iktidarın kadınlara yönelik saldırıları artırarak, aile yapısını istedikleri kıvama getirmeye çalıştığına dikkat çekti. Hekimoğlu, “Erkeğin bütün taleplerini, eziyetlerine ve zorbalığına katlanacak bir kadın modelini yaratmaya çalışıyorlar. Son dönemde kadın cinayetlerinin, saldırıların artmasının ve erkeklerin hiç tanımadıkları kadınlara sokaklarda saldırmalarının en önemli nedeni bizzat Erdoğan rejimidir. Rejim erkekleri kadına karşı kışkırtıyor" diye belirtti.
İTTİFAK TARTIŞMALARI
Kadınlara yönelik saldırılar artarken, iktidar ve muhalefetin temel gündemlerinden birinin ittifak olduğuna vurgu yapan Hekimoğlu, ittifak tartışmalarında kadınların yetersiz kaldığını belirterek, şöyle devam etti: “Kadın hareketinin tek vücut hareket etmesi mümkün olmayacaktır. Çünkü farklı siyasi görüşler var. Ancak ortak haklar etrafında buluşabilir. Kadınlara siyaset alanında en çok yer açacak, taleplerini en yüksek sesle dile getirecek ve kadınlara vaat değil bir sözleşme önüne koyacak hangi parti olursa, kadınlar büyük ihtimalle ona oy verecektir. Sadece ‘İstanbul Sözleşmesi’ni hayata geçireceğiz, uygulayacağız’ demek yetmiyor. Artık öyle bir aşamada değiliz. Kadın erkek eşitliğini, toplumsal cinsiyet eşitliğini baştan kabul edecek, buna yönelik uygulamaları ve yasa değişikliklerini yapacak ve tek tek bir sözleşme halinde kadınların önüne koyan bir siyasi oluşuma kadınlar destek verir. Ancak şu ana kadar bunları göremedik" diye konuştu.
TOPLUMSAL CİNSİYET ANAYASASI
‘Bu kadar ağır, faşizan ve zorba bir rejimde geri adım atmamış kadınlar, demokrasi ve hukuk vaat eden yeni olası iktidarı tabi ki zorlayacaktır” diyen Hekimoğlu, kadınlarla birlikte hazırlanacak bir toplumsal cinsiyet eşitliği anayasası istediklerini belirterek, “Kadınlarla birlikte yapılmış bir anayasayı kim önüne koyarsa ona oy veririz. Kadın hareketi, sözünde durmayan iktidarı da en az Erdoğan kadar zorlar. Kadın hareketi son 20 yılın zorba rejimine karşı direnen ve en kitlesel biçimde direnişi gösterebilen en başarılı örgütlenmedir. Hiçbir siyasi parti bunu hafife alamaz” diye konuştu.
'TEK YOL ÖRGÜTLENMEK'
Kadın hareketinin, saldırılara karşı örnek teşkil eden bir mücadele verdiğini vurgulayan Hekimoğlu, “Sorunumuz ortak. Cinsiyet eşitliği bu toplumda sağlanana kadar kadınlar, hangi inançtan, hangi renkten hangi siyasi ideolojiden olursa olsun ortak bir ezilme, dışlanma ve her tür şiddete açık hale geliyor. Bunu ortadan kaldırmanın tek yolu kadın örgütlülüğünü artırmak, kadın ittifakını büyütmek gerekiyor" diye konuştu.
MA / Özlem Yayan