Türkiye’de kadınların hayatını kurtaracak aşı sigorta kapsamında değil

img

İSTANBUL - Rahim ağzı kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çeken Jinekolog Murat Ekmez, ulaşılamayan HPV aşısının Ulusal Aşı Programı’na dahil edilmesi gerektiğinin altını çizdi. 

Erkek egemen tahakküm ve politikaların en çok hissedildiği alanların başında sağlık geliyor. Türkiye’de birçok kadın, eşleri onay vermediği için jinekolojik kontrollere gidemediğinden kanserde erken teşhis şansını kaybediyor. Dünyada en sık görülen jinekolojik kanserlerden biri rahim ağzı kanseri. Kanser çeşitleri arasında en sık görülen 14'üncü kanser türü olan rahim ağzı kanseri, kadınlarda tespit edilen en sık kanser türlerinde ise 4'üncü sırada. Kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen kanser türlerinden biri.
 
Ancak kanseri önlemede etkili olan Human Papilloma Virüsü (HPV) aşısı ülkede sigorta kapsamında olmadığı için her yıl yüzlerce kadın yaşamını yitiriyor. Uygulandığı yaş aralığına göre 2 ya da 3 doz tavsiye edilen HPV aşısının 3 doz güncel fiyatı 2 bin 100 TL. 
 
AŞI ORANI GERİLEDİ 
 
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre, rahim ağzı kanseri nedeniyle dünyada her yıl 311 bin kadının hayatını kaybediyor. Ölümlerin 10’da 9’u düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşanıyor. HPV aşısının uygulanma oranı, 2020'de bir önceki yıla göre yüzde 13 geriledi.  
 
Haseki Devlet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Jinekolog Murat Ekmez, kanserin bulaşma ve korunma yollarına dair bilgilendirmelerde bulundu.
 
 
CİNSEL YOLLA BULAŞIYOR
 
Kanserin önlenmesinde HPV aşısının önemine vurgu yapan Ekmez, rahim ağzı kanserine HPV virüsünün neden olduğunu belirtti. Virüsün yüksek riskli tiplerine işaret eden Ekmez, HPV’nin farklı 6 tipinin bulunduğunu söyledi. Özellikle Tip 16 ve Tip 18’in en önemli virüs alt tipleri olduğunu dile getiren Ekmez, bulaş nedenlerini şöyle anlattı: “HPV cinsel yolla bulaşan bir virüstür. O yüzden cinsel temasla bulaşır, cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklarda olduğu gibi cinsel ilişki sırasında yaşanan temas nedeniyle bulaşıyor. Bu yüzden HPV riskli tipleri ile pozitifi bir kişi, bulaştırıcı sebebi olabiliyor. Demek ki en önemli bulaş nedenlerinden biri taşıyıcı olan erkekler olsalar dahi daha az bulguya neden olabiliyor. Penis kanserine neden olabiliyor. HPV erkeklerde ender görülen bir kanser tipidir. Yine HPV, sadece rahim ağzı kanserine ve erkeklerde bulgulara neden olmuyor. Aynı zaman da ağız kanserlerine de neden oluyor. Genital bölgede ağırlıklı olsa da ağız bölgesinde kansere neden olan bir kansere türüdür.” 
 
BULAŞIN ÖĞESİ ERKEK
 
Cinsel yolla bulaşan HPV virüsünün taşınmasında en önemli öğenin erkek olduğunu vurgulayan Ekmez, “Fakat erkeklerde taramaya yönelik bir test olmadığı için erkekler taşıyıcı olsalar da HPV enfeksiyonu onlarda bulgu vermiyor. Erkeklerde dönem dönem TİP 6 ve TİP 11’in yarattığı siğiller görülüyor. Fakat rahim ağzı kanseri için siğil yaratan tiplerden ziyade yüksek kanser tipi yaratanlardır. Bunlar da kadınlara hücresel değişikliklere neden oluyor. Bu hücresel değişiklikler değişik aşamalarda kendini gösteriyor. Rahim ağzının bazı lezyonları oluşuyor ve bu lezyonlar yavaş yavaş ilerleyerek, en sonunda rahim ağzı kanserine neden oluyor” diye belirtti. 
 
TÜRKİYE RİSKLİ ÜLKE 
 
Rahim ağzı kanserinin yılda 300 binden fazla kadının ölümüne neden olduğunu vurgulayan Ekmez, 3 milyona yakın kadının da rahim ağzı kanserine giden çeşitli lezyonlar sebebiyle tedavi gördüğünü söyledi. Rahim ağzı kanserinden ölen kadınların büyük bir kısmının gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelerde görüldüğüne işaret eden Ekmez, “Ne yazık ki tedavi aşamasına bile gelmeden birçok kadın yaşamını yitiriyor. O yüzden odaklanmamız gereken ana mesele lezyonlar oluşmadan kadınları korumaya dönük önlemlerin alınmasıdır. Dünyada bir çok ülke, bu nedenle HPV aşı kullanımını programlarına dahil etmişlerdir. Türkiye, ne yazık ki bu ülkelerden birisi değil.  70’e yakın ülkede bu aşı programları var. Daha çocukluğun ilk evreleri olan 9 yaşından sonra aşılama başlıyor. Öncelikli risk grubu olduğu için önce kız çocukları aşılanıyor. Fakat 20’e yakın ülkede de enfeksiyon zincirini bir parçası olan erkekler de aşılama programında yer alıyorlar” dedi.
 
KORUNMA YOLLARI
 
HPV aşısının, aşı programına dahil edilmesinin kanseri yenmede önemli bir faktör olduğuna işaret eden Ekmez, “Bunun çarpıcı örneklerinden biri Avustralya’dır. Orada 2007’den beri aşı, aktif bir şekilde hem kız çocuklarına hem de erkek çocuklarına yapılıyor ve neredeyse artık eretike etmiş durumda. O yüzden etkili bir aşı programı ile HPV önlenebileceği gibi HPV’nin doğurduğu kansere varan durumlara dair de bir çözüm olabilir. Bulaş zinciri cinsel temas olduğu için erkek çocuklarının kondom kullanımı önemli bir faktördür. Yine kadın kondomu denilen yöntemle korunabilir” ifadelerini kullandı. 
 
ÖNLEYİCİ TARAMA PROGRAMLARI 
 
Kansere giden evrede en önemli hususlardan birinin de önleyici tarama programı olduğunu söyleyen Ekmez, şu hususlara dikkat çekti: “Kadınların yıllık tarama programlarına girmesi sadece rahim ağzı kanserine değil rahim ve yumurtalıklarla ilgili yıllık yaptırmalar için de çok önemli. Bu tarama programlarında rahim ağzından alınan hücrelerde herhangi bir anormal değişiklik olup olmadığına bakılıyor. Yine HPV testi dediğimiz test,  rahim ağzından alınan süprüntülerden yüksek riskli olup olmadıkları tespit ediliyor. Eğer bir hastada yüksek riskli tipler varsa o zaman daha ileri tetkikler yapılıyor ve gerekirse biyopsiler alınıyor. Yani rahim ağzı kanserine varmadan, rahim ağzında kanser öncülü birçok lezyona maruz kalabiliyor kadınlar. Bu nedenle rahim ağızlarının bir kısmının ameliyatla alındığı cerrahi girişimlere maruz kalabiliyorlar. Hastaların bir kısmında, rahim ağzı kanserinin alınmasına kadar gidilebiliyor.
 
Kadınlar, tedavide rahim ağzında hücresel değişikliğin olduğu kısımların çıkarılması, rahim ağzının kesilmesiyle ilgili tedaviler alıyor. Buna bağlı olarak sıkıntılar yaşanıyor. Rahim ağzı çıkarıldığı için gebe kalındığında erken doğum riskiyle karşı karşıya kalabiliyor. O yüzden bu aşamaya gelmeden yani dünyada 3 buçuk milyonu kadını ilgilendiren bir durum söz konusu. Önleyici hizmetler ve yaklaşımların ön plana çıkarılması gerekiyor. Yani hasta daha cerrahi girişimlere yada tedaviye varmandan HPV neden olduğu hücresel değişikliğe neden olan kansere varan lezyonlar oluşmadan koruyucu önlemler almak gerekiyor. Bu konudaki en önemli aşama aşı aşamasıdır. Aşı konusunda gerçekten herkesin bir seferberlik içinde olması gerekiyor.”
 
PROGRAMA DAHİL EDİLMELİ
 
HPV aşı talebinin Türkiye’de artırılması gerektiğinin altını çizen Ekmez, ulusal aşı programına dahil edilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'de aşı doz başının 700 TL seviyesine ulaştığını hatırlatan Ekmez, “HPV aşıları 2006 yılından beri kullanımda ve pek çok ülkede de ulusal aşı programı kapsamında yer alıyor. Türkiye’de ise, aşı ücretlidir. Bu nedenle de milyonlarca kadın için aşı olmak aslında mümkün değil. Aşının koruyucu antikor oluşturması için üç doz alınması gerekir. Bu da 2 bin 100 TL'ye tekabül ediyor. Mevcut durumu düşünecek olursak 2 bin TL’yi hemen cebinden çıkaracak çok az insan var. Bu yüzden HPV’nin kadın sağlığı açısından mutlaka aşı programına dahil edilmesi gerekiyor" dedi. 
 
ÖNCELİKLİ SAĞLIK HİZMETLERİ 
 
Türkiye'de, HPV tarama programına ayrılan bütçe aşıya ayrıldığı takdirde bu kadar tarama testi yapmak zorunda kalınmayacağını belirten Ekmez, “Öncelikle birinci basamak önleyici sağlık hizmetlerine ayırmak gerekiyor.  Tarama testlerine ciddi paralar aktarılıyor. Hem taramalı hem de tarama sonrasında biyopsiler yapılırken, hasta cerrahi müdahale geçirebiliyor. Ortaya maliyet konusunu koyduğumuz zaman bütün topluma aşı yapmak çok daha ucuza gelir. Sağlık otoriteleri, bir şeyi hesaplarken yatırılan paranın ne kadar toplum sağlığına faydalı olacağına dönük hesaplamalar yapıyorlar. Türkiye’de bunun çok yapıldığını göremiyoruz. Sağlık Bakanlığı, birçok şeye para ayırabiliyor şu anda özel ve şehir hastanelere inanılmaz paralar harcanıyor. Fakat HPV aşısı konusunda bir adım atılmıyor” diye belirtti.  
 
MA / Esra Solin Dal