Demir: Şiddet eril dilin değişmesiyle azalır

  • kadın
  • 09:06 7 Ağustos 2021
  • |
img

DİYARBAKIR - İHD Kadın Komisyonu'ndan Ezgi Sıla Demir, artan erkek şiddetinin iktidardan beslendiğini belirterek, "Şiddeti azaltmak için en elzem olan şey dilimizi değiştirmektir" dedi. 

 
Türkiye'nin, kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesine dair maddeler içeren İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesinin ardından kadına yönelik şiddet arttı. Sadece sözleşmenin yürürlükten kaldırıldığı 1 Temmuz tarihinden sonra 27'den fazla kadın erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdi. En son Antalya’da 28 Temmuz’dan sonra kendisinden haber alınamayan Azra Gülendam Haytaoğlu’nun (21), emlakçı Mustafa Murat Ayhan’ın tecavüzüne uğradıktan sonra katledildiği ortaya çıktı. 
 
ŞİDDETİN BESLENDİĞİ YER
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu üyesi Ezgi Sıla Demir, kadına yönelik şiddetin iktidardan beslendiğini belirtti. Kadına yönelik bakış açısında sıkıntıların yaşandığını ifade eden Demir, yüz yıllardır süre gelen bir algı ve erilliğin söz konusu olduğunu kaydetti. Demir, “Şiddet, erillikten, erkeklikten, güçten, iktidar alanından besleniyor. Çok vahşet yaşanıyor" dedi. Azra Gülendam Haytaoğlu'nun katledilmesinden sonra Aleya Çakır’ın ölümünde baş şüpheli olan Ümit Can Uygun’un başka bir kadının ölümüyle ilgili gözaltına alındığını anımsatan Demir, yasa koyucuların veya yürütücülerin farkındalık yaratmadığı müddetçe bu durumun devam edeceğine işaret etti.
 
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
 
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde yargının rolünün önemine değinen Demir, eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun Ensar Vakfı'nda çocukların tecavüze maruz kalmasına ilişkin "Bir kereden bir şey olmaz" sözlerine işaret etti. Demir, “Kamu otoriteleri ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyorsa bunun önünü almamız çok uzun sürer. Bugün İstanbul Sözleşmesi'nin ortadan kaldırıldığı fikri, erkekleri güçlendirdi. İstanbul Sözleşmesi mevcut yasaları güçlendirmek için imzalandı. Fakat kendi yasalarımız etkin bir şekilde uygulansa bile bu cinayetlerin önüne geçilebilir. Bu kadar vahşet yaratılmaz. Sözleşme kaldırıldığında 'kadına şiddet uygulamak meşru ve cezasız' algısı oluştu. Bu da şiddetin bu kadar vahşileştirilmesinin en önemli sebeplerinden" diye konuştu.  
 
TUTUM BELGESİ
 
Demir, kadına yönelik şiddetin artmasında medyanın kullandığı dilin de etkili olduğunu söyledi. Haber dilinin şiddeti körüklediğini, kadına yönelik şiddetti körüklediğini, faili akladığını ve kadını hedef gösterdiğini kaydeden Demir, “Bugün her yer ekranlarla dolu. Telefon, bilgisayar, televizyon gibi şiddeti pompalayan birçok araç mevcut. Şiddet biraz da buradan besleniyor" dedi. Dönüşümün ilk olarak kullanılan dilde başladığına dikkati çeken Demir, "Farkındalığı arttırmak ve şiddeti azaltmak için en elzem olan şey dilimizi değiştirmektir. Çünkü dilimizle farkında olmadan şiddeti inşa ediyoruz. Çok ciddi kadın politikalarının uygulanması gerekiyor. Bizim şiddet ve çocuk cinsel istismarı gibi durumlarda tutum belgemiz var. İlkesel hareket edebilmek adına kurum içi veya dışı yaşadığımız tüm sıkıntıları ortak bir tutum belgesiyle hazırladık. Bu devlet kurumlarında da gerçekleştirilebilir" diye kaydetti.  
 
‘BAŞARACAĞIZ’
 
“Mücadele etmeye, sesimizi yükseltmeye, ısrarlı olmaya devam etmek lazım” diyen Demir, şöyle devam etti: “Kadınlar istikrarlı bir mücadele yöntemi izlediği için taleplerinin uzun vadeli de olsa sonuç alacağı kanaatindeyim. Bu yüzden hep birlikte mücadele etmeye, omuz omuza vermek gerekir. İstanbul Sözleşmesini kaldırdılar. Ama yarın daha iyi sözleşmeleri dayatarak ve isteyerek başaracağız."
 
MA / Ayşe Sürme