Ayşe Arslan’ın faili sadece 10 yıl cezaevinde kalacak

  • kadın
  • 10:08 15 Temmuz 2021
  • |
img
ANKARA - Ayşe Tuba Arslan’ın failine “haksız tahrik” indirimi yapılmasını "erkek adalet sistemi, empatiyi sanıkla kuruyor" şeklinde değerlendiren Av. Pınar Çelik Arpacı, istinafın kararıyla failin sadece 10 yıl cezaevinde kalacağını söyledi.
 
Eskişehir'de yaşayan Ayşe Tuba Arslan, boşandığı eşi Yalçın Özalpay'ın tarafından 2019 yılında öldürülmüştü. Olaya ilişkin açılan davada Eskişehir 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, sanık Özalpay'a "tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek, nitelikli kasten öldürme suçundan" ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermişti. 
 
Sanık Özalpay, bunun üzerine istinaf başvurusunda bulundu. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2'nci Ceza Dairesi, sanığa verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını kaldırarak, "haksız tahrik indirimi" uyguladı ve 24 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına hükmetti. Dair, kararın gerekçesini de 13 Temmuz'da açıkladı. Daire, gerekçesinde Arslan’ın “sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını" iddia etti.  
 
Dava avukatlarından Pınar Çelik Arpacı, istinafın gerekçeli kararı Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
 
'TAHRİK İNDİRİM' GEREKÇESİ
 
Av. Arpacı, istinafın "tahrik indirim" gerekçesine dikkati çekerek, "Olay tarihinde Ayşe Tuba ile sanık boşanmışlardı. Yani bir sadakat yükümlülüğü yoktu. Bu karar, mahkemenin gözünde boşanmış olan kadınların da hala eski eşe sadakat yükümlülükleri olduğu anlamına gelir. Mahkeme, hala boşanmış eşe sadakat yükümlülüğü arıyor. Bu kabul edilemez. Mahkeme, 20’ye yakın saldırı olduğunu, aldatma şüphesi sebebiyle tarafların ayrılıklarını, bu saldırıların devam ettiğini de anlatmış. Bu karar 20 ayrı saldırı için verilmiş” dedi.
 
SANIK 10 YIL YATACAK
 
İstinafın "haksız tahrik indirimi" için Arslan'ın hayatını mercek altına aldığını kaydeden Arpacı, "Boşanma davası dosyası içerisindeki konular araştırılmış. Sanık lehine delil araştırmasına gitmiş ama maktulü yok saymış. Mahkeme, Arslan'ın hayatını didikleyerek sanığın yerine geçmiş, sanıkla empati kurmuş ve onun lehine karar vermiş. Bu kararla sanık, yattığı süre de göz önünde bulundurulursa ve son 2 yılını denetimli serbestlik ile tamamlayacağından sadece 10 yıla yakın cezaevinde kalacak. Yani 10 yıla yakın bir süre sonra sokakta dolaşabilecek. Ödül gibi bir ceza aldı” şeklinde konuştu. 
 
'ERKEK ADALET' KORUYOR
 
Kararın gerekçesindeki "sadakat yükümlülüğü" noktasının çok kritik olduğunu vurgulayan Arpacı, bunun "kadınların boşanmış eşe karşı sadakat yükümlülüğünün devam edeceği" anlamına geldiğini belirtti. Arpacı, "Boşanma kararı kesinleşmesinden sonra cinayet meydana gelmiş ve 20 küsür haksız saldırı var. Mahkeme, bu saldırıların sebebi için ‘Ayşe Tuba’nın aldattığına ilişkin şüphesidir’ diyor. Yani 'sanığın böyle bir şüphesi var bu nedenle haksız tahrikte bulunabilir, hatta öldürürse de ben ona cezada indirim yaparım' diyor. Haksız tahrik indirim alacaksa bir tanesinden alır ve biter. Sanık intikam duygusuyla hareket etti ve şimdi de erkek adalet sistemi sanığı koruyor. Ayşe Tuba yaşarken adalet bulamadı, öldükten sonra da hala adaleti sağlamaya çalışıyoruz. Bu durum benzer davalar için de çok kritik" diye kaydetti. 
 
'EMPATİ SANIKLA KURULUYOR'
 
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle feshedilen İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanması halinde Tuba'nın ölmeyeceğini kaydeden Arpacı, "Mahkemeler de böyle kararlar vermezlerdi. Böyle ödül kararlar olmasın diye sözleşme için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bir kadını öldürdüğünüzde 10 yılın altında yatamazsınız. Canavarca hisle insan öldürme suçunun da kaldırılmasını kabul etmiyoruz” diye belirtti. Arpacı, şunları söyledi: “Sistemsel bir sorun. Erkek adalette hakim, empatiyi ölen kadınla değil sanıkla kuruyor. Yasada kadın lehine maddeler var ama uygulanmıyor. Erkek yargı zihniyetiyle mücadele etmek zorunda kalıyoruz."
 
YARGITAY'A TAŞINACAK
 
Kararı Yargıtay’a taşıyacaklarını aktaran Arpacı, "Bir ceza yargılamasında sadakat yükümlülüğü olamaz. Bu nedenle Yargıtay'ın bu kararı kaldırılmasını istiyoruz. Bir sonuç alamazsak Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gideceğiz. Buradan da sonuç alamazsak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) götüreceğiz. Ama bizler iç hukukta, Yargıtay’da bunu çözmek gerektiğini düşünüyoruz. Umut ediyoruz” diye kaydetti.
 
TEHLİKELİ KARAR
 
“Ayşe Tuba, toplumun vicdanını kanatan bir dosya olmasına rağmen böyle bir karar verildi" diyen Arpacı, şöyle devam etti: "Buna demokratik tepkilerin gösterilmesi gerekiyor. Sadece kadın hakları aktivistleri değil, hukukçular, hak savunucular ve her kesim, yaşam hakkına yönelen bu saldırı karşısında tepki göstermesi gerekiyor. Çünkü bu karar gerçekten önü alınamaz bir noktaya gelebilir. Sadakat yükümlülüğünü boşanma bittikten sonra hala gören bir bakış açısı kadınlara yaşam alanı bırakmaz. Bu çok tehlikeli bir karar. Ülkede kadına yönelik şiddet çok fazla ve bu karar da muhtemel saldırıları kışkırtıyor. Erkeklere verilen ödül gibi cezalar kadın cinayetlerinin önünü açıyor."
 
MA / Zemo Ağgöz