Sözleşme için uyarı: Partiler 20 Mayıs’a kadar AYM’ye başvurabilir

  • kadın
  • 09:03 14 Nisan 2021
  • |
img

ANKARA- Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Ceren Kalay Eken, Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını AYM’ye götürme yetkisi olduğunu hatırlatarak, kararın Resmi Gazetede yayınlanmasından sonra 60 gün içinde AYM’ye başvurulması gerektiği uyarısında bulundu.

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının üzerinden bir aya yakın süre geçti. Sözleşme’nin 80. maddesine göre, fesih kararının yürürlüğe girmesi için Avrupa Konseyi’ne yapılan bildirimin üzerinden 3 ay geçmesi gerekiyor. Türkiye’nin Sözleşme’den çekilme kararının yürürlüğe gireceği tarih ise Temmuz olarak gösteriliyor.
 
Bu süre zarfında Sözleşme yürürlükte. Kararın hukuksuz olduğunu belirten çok sayıda kadın, LGBTİ+ örgütü, baro ve siyasi partiler, kararın iptali istemiyle Danıştay’da açtığı davalara ilişkin henüz bir gelişme yok. Sözleşme’den çekilme kararına karşı baro olarak neler yapacaklarını, Sözleşme’nin önemi ve çekilme kararıyla birlikte artan şiddet söylemlerini Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Ceren Kalay Eken değerlendirdi.
 
BAŞVURU YOLLARI AÇIK 
 
Siyasi partilerin kararın Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulunabileceklerini belirten Eken, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) de bireysel başvuru yollarının açık olduğunu hatırlattı. İstanbul Sözleşmesi’nin etkin uygulanması için uzun bir süredir mücadele verdiklerini hatırlatan Eken, “Sözleşme, kadına yönelik ve aile içi şiddetle mücadeleye ilişkin bir Avrupa Konseyi Sözleşmesi’dir.  Hepsinden öte kadına yönelik şiddetin en önemli sebebinin toplumsal cinsiyet eşitsizliği olduğunu söyleyen ilk sözleşme. Şiddetle mücadele etme inancında olan, böyle bir beyanda bulunan tüm Avrupa devletlerinin taraf olması gereken bir sözleşme” diye belirtti.
 
MİLLETİN KARARI DEĞİL
 
Sözleşmeden çekilme kararının yok hükmünde olduğunu vurgulayan Eken, “Uluslararası teamül gereği uluslararası sözleşmeler nasıl bir usul izlenerek iç hukuka dahil oluyorsa aynı usul izlenerek çekilmesi söz konusu olabilir. Bu Sözleşme’de Meclis onayı ile iç hukuka girdiği için aynı usulle çıkarılması gerekiyordu. Cumhurbaşkanı’na kararnameyle uluslararası bir sözleşmeyi feshetme ya da çekilme yetkisini veren madde de bir kararnameyle getirildi. Dolayısıyla OHAL kararnamelerinin ancak o döneme dair yürürlükte olabileceğini söylüyoruz. Çok teknik bir tartışmaya gerek yok. Birincisi; demokrasinin gereği olarak milletin iradesini gösteren bir karar değil. Anketlere baktığınızda da ‘kaldırılsın’ diye net bir tepki koyan çok küçük bir kesim var. Ama yüzde 90’ı ‘kaldırılsın’ dese de kalkmaması gereken bir sözleşme. Çünkü kanun koyucunun amacı şiddeti ortadan kaldırmak olması gerekir” ifadelerini kullandı. 
 
Eken, İstanbul Sözleşmesi’nin karşısında olmak şiddetin yanında olmak anlamına geldiğini de sözlerine ekledi.
 
DANIŞTAY’DA AÇILAN DAVALAR  
 
Danıştay’da açılan davalara ilişkin nasıl bir sürecin işletilmesi gerektiğine dair de bilgi veren Eken, “Hukuk ülkemizde son 5 yıldır öngörülebilir bir durumda değil. OHAL KHK’lerine ilişkin yaptığı gibi Danıştay yine ‘benim alanım değil’ deyip çekilebilir. Çekilme kararının hukuka aykırılığına karar vererek öncelikle yok hükmünde olduğunun kabul edilmesi, aksi takdirde yok hükmünde görülmüyorsa da iptaline karar verilmesini isterdik. Olması gereken hukuken de budur” dedi. 
 
AYM’YE TAŞINABİLİR
 
Siyasi partilerin kararın hukuka aykırılığı nedeniyle AYM’ye başvuru yapabileceğini ifade eden Eken, “Biz baro olarak Danıştay’a başvurduk, birçok meslektaşımız bireysel başvuruda da bulundu. Ama AYM’ye direk olarak götürülmedi. Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin her biri çekilme kararını AYM’ye götürme yetkisi var. Aynı zamanda Meclis’in 5’i biri oranındaki milletvekili de AYM’ye taşıyabilir. Bildiğimiz kadarıyla henüz hiçbir siyasi parti bunu yapmadı. Umuyorum biran önce yaparlar” diye belirtti. 
 
Eken, siyasi partilerin çekilme kararının Resmi Gazete’de yayınlanmasından sonra 60 gün içinde AYM’ye başvurabileceği uyarısında bulundu. Eken’in bahsettiği süre ise 20 Mayıs’ta doluyor. Eken, baro olarak sivil toplum örgütleriyle görüşme halinde olduklarını ve önümüzdeki günlerde siyasi partilere AYM’ye başvurmaları yönünde çağrı yapmayı planladıklarını söyledi.
 
AİHM BAŞVURU YOLU
 
İç hukuk yolları tükendikten sonra kararın iptali için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) bireysel başvuru yolunun da açık olacağına dikkati çeken Eken, şöyle dedi: “Biz hala İstanbul Sözleşmesi’ni dilekçelerimizde belirterek, müdahillik talebinde bulunuyoruz. Sözleşme maddelerinin uygulanmasını sağlamaya çalışıyoruz. Sözleşme yürürlükteyken bu taleplerimizin göz önüne alınmaması halini direk hak ihlali olarak AİHM’e götürmekte hiçbir engel yok. Götürmeyi de düşünüyoruz elbette. Şiddete uğrayan kadınlar, ayrımcılığa maruz kaldığını düşünenler de bu başvuruyu yapabilir.” 
 
Ankara Barosu olarak, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” demeye devam edeceklerinin altını çizen Eken, “Bu sözleşme kesinlikle bu ülkede şiddetsiz yaşamak isteyen tüm vatandaşların hakkıdır” dedi. Baro olarak Avrupa Konseyi’ne başvuruda bulunmayı düşündüklerini kaydeden Eken, “Konseyin de üzerinde yükseldiği değerler olan demokrasi ve temel insan hak ve özgürlükleri göz önüne alındığında işleme konulmaması gereken bir çekilme iradesi” ifadelerini kullandı. 
 
ERKEKLER GÜÇ ALDI 
 
Sözleşmeden çekilme kararıyla birlikte kadınlarda bir korku halinin oluştuğunu dile getiren Eken, Baro’nun Gelincik Merkezi’ni arayan kadınların “Şimdi ne oldu merkez kapatılacak mı, bize yönelik şiddete karşı artık mücadele edilmeyecek mi” şeklinde soruların yönetildiğini söyledi. Sözleşme’den çekilme kararının; şiddet uygulayan ya da güç gösterisi yapmak isteyen erkekleri güçlendirdiğine şahit olduklarını aktaran Eken, “Bunu doğal kabul ediyorum. Çünkü siz en yetkili ağızdan kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir yeri olan uluslararası sözleşmeden ‘çekiliyorum’ derseniz vatandaşa izdüşümü de bu olacaktır. Mağdur olan kesim bundan ötürü çok tedirginken, aktif şiddet uygulayan ya da uygulamak isteyen kesim de bundan resmen güç aldı” dedi.
 
DAYANIŞMANIN ÖNEMİ 
 
Sözleşme’nin hala yürürlükte olduğunu ve 6284 sayılı kanunun da kendiliğinden yürürlükten kaldırılmasının söz konusu olamayacağını vurgulayan Eken, kadınların şiddete maruz kalmaları durumunda yazılı başvurularda bulunmaları ve taleplerinde diretmeleri çağrısında bulundu. Eken, “Gerektiğinde bizimle, STK’larla iletişime geçin. Baronun Gelincik Merkezi bu yüzden var. 7/24 hizmet veriyor. Sahada avukat görevlendirmesi de yapıyoruz. Avukatlar da çok ciddi bir mücadele veriyor. Dayanışma, birlikte olmak güçlendirir. Talepte ve birlik çağrısında bulunmaktan çekinmeyin” diye belirtti. 
 
HER PERŞEMBE AÇIKLAMA
 
Baro’nun hak temelli merkezleriyle sürekli toplantı halinde olduklarını belirten Eken, toplantılardan çıkan birçok kararın olduğunu ancak uygulamaya konulması için baro yönetimi tarafından uygun görülmesini beklediklerini aktardı.  Toplantılarda çıkan karar doğrultusunda Baro olarak her Perşembe Ankara Adliyesi önünde basın açıklaması yapmayı planladıklarını belirten Eken, her açıklamada İstanbul Sözleşmesi’nden bir madde okuyacaklarını aktardı. Baro olarak dosyalara müdahil olup İstanbul Sözleşmesi’ni yaşatmaya çalıştıklarını  dile getiren Eken, şunları söyledi: “Avrupa Konseyi’ne bir yazı hazırlığındayız. Bunun gibi pek çok mücadele programımız var. Ama en önemlisi hepimizin her gün sosyal medyamızdan Sözleşme’den bir kısım paylaşmak ve çok önemli olduğunu tekrar tekrar dile getirmesi gerekiyor.” 
 
 MA / Zemo Ağgöz