Kazandığı tazminatla şiddete uğrayan kadınlara destek oldu

img
ANKARA - Mustafa Yandı’nın psikolojik ve fiziksel şiddetine maruz kalan avukat Betül Çetin, manevi tazminat davasından kazandığı 20 bin TL’yi, kendisi gibi şiddete maruz kalan kadınlara destek için kullandı.
 
Stajyer avukat olduğu dönem avukat Mustafa Yandı’nın psikolojik ve fiziksel şiddetine maruz kalan avukat Betül Çetin, açtığı manevi tazminat davasını kazandı. 8 yıl önce Yandı tarafından uğradığı şiddet sonucu kolundan yaralanan Çetin’in, 2019 yılında “Kişilik haklarına ve vücut bütünlüğüne yönelik haksız fiiller” gerekçesiyle Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı manevi tazminat davası, Aralık 2020’de karara bağlandı. Mahkeme, Çetin’e “Kişilik haklarına ve vücut bütünlüğüne saldırı” nedeniyle 20 bin TL tazminat verilmesine hükmetti.
 
Dava dilekçesinde, “Hükmedilecek tazminatın hepsinin kadın örgütlerine verileceği, destek olunacağı” ibaresine yer veren Çetin, 20 bin TL’lik tazminatı kendisi gibi şiddete maruz kalan kadınlara destek için kullandı. Aynı zamanda Kadın Dayanışma Vakfı’nda gönüllü avukatlık yapan ve Toplumsal Hukuk Kadın Grubu üyesi olan Çetin, Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu. 
 
EMSAL OLMASI İÇİN 
 
Manevi tazminat davasını cezai ve hukuki bir yaptırım olması için açtığını belirten Çetin, “Değil 20 bin 20 milyon lira verilse dahi uğradığım travma geçmeyecek. İlk zamanlarda faille bir daha uğraşmamayı, şiddete maruz kalan çoğu kadın gibi sadece hayatımdan çıkarmak istedim. Hukuki başvurularda bulunan kadınların çoğu maalesef tek başına olduğunu düşünüyor.  Ben de öyleydim. Açılan davalar kadın örgütleriyle beraber yürütülünce kadın güçleniyor. Yorucu ve yıpratıcı bir mücadelede kazanımla çıktım. Bu kazanım sadece benim değil tüm kadınların kazanımı ve ben bunu davanın emsal olması için anlatıyorum” ifadelerini kullandı.
 
YARALAR MÜCADELEYLE SARILIYOR
 
Kadınların mücadeleden vazgeçmediği sürece kazanacağına vurgu yapan Çetin, “İlk zamanlarda kendimi yalnız ve güçsüz hissettim. Mücadele ettikçe bu düşüncenin doğru olmadığını anladım. Yaşadığım değişimi görmek benim için tarifi olmayan bir mutluluktan da öte bir şey. Yaşadığımız mutluluk ve kazanımların ortaklaştırılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Kadınların beraber mücadele ederek yaralarını saracağını, yaralarında çiçek açtıracağını ve bir daha yaralanmayacağını düşünüyorum. Yeter ki mücadeleden vazgeçmeyelim” diye belirtti.
 
KADIN AVUKATLARIN MÜCADELESİ
 
Kadın avukatların, erkek meslektaşlarından hem özel hem de mesleki hayatında şiddet gördüğünü dile getiren Çetin, eril zihniyetin bunu normalleştirdiğini söyledi. Genç kadın avukatların uğradığı tacizle ilgili barolarda başvurabilecekleri, kendini savunabilecekleri bir mekanizmanın olmadığı bilgisini veren Çetin, “Uzun zamandır buna karşı bir mücadele yürütüyoruz. En sonunda Ankara Barosu bünyesinde cinsel saldırı, taciz ve ayrımcılığa karşı bir politik belge oluşturuldu. Feminist avukatlar olarak geceli gündüzlü çok yoğun bir çalışma ile metni hazırladık. Virgülünden noktasına kadar tüm kelimeleri tartıştık. Ankara Barosu, baro tarihinde bir ilke imza atarak politika tutum belgesini kabul etti” diye konuştu. 
 
Feminist avukatların çabaları ile hazırlanan belgeyle Ankara Barosu’nun birçok taahhüt altına girdiğini söyleyen Çetin, “Cinsel saldırıya uğrayan avukat ve baro çalışanlarının başvurabileceği bir hukuki ve psikolojik destek birimi kuruldu. Politika belgesinden sonra yönerge hazırlayacağız. Şiddete maruz kalan avukatlar, yalnız olmadığını, sesini çıkarabileceğini görebilecek” dedi.
 
KONUŞMAMAYI ÖĞRENECEKLER
 
AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in “Ahlaklı kadın çıplak aramayı açıklamak için bir sene beklemez” sözlerine tepki gösteren Çetin, şunları söyledi: “Konuşması o kadar kolay ki ben bu kadar uzun süre sonra bunu söylediğimde dahi bunun eksik kalan yanları vardı. Biraz daha güçlendikten sonra bir kısmını daha söyledim. Kolumun kesildiğini çok yakın arkadaşlarım ve ailem dışında kimse bilmiyordu. Utandığım, kabul edemediğim, aklımdan atmaya çalıştığım için söyleyemedim. İstanbul Sözleşmesi’ne dair bir forumda konuşma yaparken, bir anda İstanbul Sözleşmesi hakkında konuşmayı bırakıp kolumu kaldırıp ‘biz kadınlar yaralarımızdan çiçekler açtırıyoruz’ dedim. Bu annem için de şok edici bir şeydi.  Bana gözleri dolu dolu baktı. Biz kadınlar birbirimizi anladık orada. O yüzden hangi kadının ne zaman bu şiddeti söyleyeceğine dair, ne zaman sesini çıkaracağına kimse karışamaz. Kimsenin buna dair bir söz söylemeye dair hakkı yok. Bunun hakkında da konuşamayacağını da öğrenecekler.”