Bakanlığın 'açıldı' dediği 194 kadın kurumu nerede?

img

ANKARA -  2021 Merkezi Bütçe görüşmelerinde sunulan raporda yer alan “194 kadın merkezinin açıldığına” dair iddiaları şaşkınlıkla izlediklerini belirten HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu Eşsözcüsü Hediye Karaaslan, “Nerede ve nasıl açtıklarının izine rastlamadık” dedi. 

 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu, İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan “Terörden Arındırılmış Belediyeler ve Hizmetleri” adlı rapordaki suçlamalara karşı hazırladığı raporu kamuoyu ile paylaşmıştı. 
 
Bakanlığın raporunda yer alan 22 iddiaya yanıt veren HDP’nin raporunda, Mart 2019 tarihinde gerçekleştirilen yerel seçimler süreci, o dönem yaşanan hukuksuzluklar, sandık taşımaları, belediyelere getirilen güvenlik noktaları ve yeniden kayyım atamaları ile kayyımların icraatları yer aldı. Raporda ayrıca HDP’li belediyelerin hizmetleri, belediyeleri devralırken var olan borçlar ile kamuoyuna yansıyan kayyım yolsuzluklarına da dikkat çekildi.
 
BAKANLIĞA YANIT 
 
HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu Eşsözcüsü Hediye Karaaslan, hazırladıkları raporun detaylarını ve eşbaşkanlık sisteminin hedef alınmasını ajansımıza değerlendirdi. Karaaslan, hazırladıkları raporun temel amacının İçişleri Bakanlığı tarafından kendilerine yönelik ithamlara cevap verme ve yapılmak istenen manipülasyonları teşhir etmek olduğunu söyledi. Bakanlığın raporunun “iftira ve çarpıtmalara” dayalı olduğunu dile getiren Karaaslan, “Bu raporda İçişleri Bakanlığı’nın iddialarını çürütmeye, iftiralarını açığa çıkarmaya, çarpıtmaya karşı hakikati savunmayı hedefledik” diye belirtti. 
 
KADIN KURUMLARI NEREDE?
 
2021 Merkezi Bütçe görüşmelerinde sunulan raporda yer alan “194 kadın merkezinin açıldığına” dair iddiaların gerçeği yansıtmadığını ifade eden Karaaslan, kayyımların kadın kurumlarını kapattığını ve kadın çalışanları işten çıkardığını anımsattı. HDP’li belediyelere kayyım atamalarında bir gerekçenin de eşbaşkanlık sistemi olduğuna dikkati çeken Karaaslan, “Kadın kurumlarını, sığınma evlerini kapattılar. Kadın sığınma evlerini, çay bahçelerine yada AKP gençlik kollarına çevirdiler. Şimdi kadın kazanımlarını koruyorlarmış gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. ‘194 kadın kurumu açtık’ sözlerini şaşkınlıkla karşıladık. Nerede ve nasıl açtıklarının izine rastlamadık” ifadelerini kullandı. 
 
KADIN ÖZGÜRLÜK ÇİZGİSİ
 
Eşbaşkanlığa yönelimin temelinde kadın özgürlük çizgisi olduğunu dile getiren Karaaslan, “İktidar ve iktidarın temsili olan bakanlık, bu egemenlikli zihniyet üzerinden bizim eşbaşkanlık sistemimizi kriminalize etmeye çalışıyor.  Bırakın kadın merkezi açmalarını, belediyede kadın dahi istemiyorlar. Kadın kazanımlarını koruma gibi bir dertleri yok” dedi.
 
EŞBAŞKANLIK MODELİ 
 
Eşbaşkanlık sistemini “toplumun öz sistemi” olarak tanımlayan Karaaslan, 2014 yılında yapılan yerel seçimlerde de meşrutiyetinin seçim sonuçlarıyla açığa çıktığını hatırlattı. Eşbaşkanlık sisteminin bir yönetim modeli olduğunun altını çizen Karaaslan, şöyle devam etti: “Eşbaşkanlık bir kadın ve erkeğin iktidarı paylaşması adına kurguladığımız bir sistem değildir. Tekliğe karşı demokratik, ranta karşı şeffaf, doğanın talanına karşı ekolojik bir yönetim modelidir. Kadınlar ve toplum kendini bu model içerisinde gördü. Toplum tarafından kabul gören bir sistem, eril anlayışın saldırısı altında. Çünkü biz yerel yönetimlerde demokratik yönetimi başardık. Yerel yönetimleri iktidarın küçük adacıkları olmaktan çıkardık. Toplumun kendi yönetim alanları olmasını başardık.” 
 
“Yerel yönetimler demokrasinin bel kemiğidir” diyen Karaaslan, bu alanın halkın vergilerini halk adına hizmete dönüştürdüğünü vurguladı. 2016 yılından sonra belediye meclislerinin tüm kararlarının veto edildiğini belirten Karaaslan, “Belediye meclislerinin bütçeleri uzun süre onaylanmadı. Öyle bir noktaya getirdiler ki, mülki amirler sanki bir partinin mensubu gibi HDP’li belediyeler hakkında kara propaganda yapmaya başladı. Mülki idare amirleri halkın seçilmişlerini ötekileştirdi, halkın iradesini tanınmadı. Sadece Kürt olmasından kaynaklı cadde, sokak isimlerini değiştirdiler. Yüzyıllık asimilasyoncu, Kürdü, dilini, kültürünü yok sayan devlet politikalarının kayyım eliyle bölgeye yeniden yedirilmesini gördük” diye konuştu.  
 
Halkın iradesini tanımayan kayyımların gideceğini sözlerine ekleyen Karaaslan, “Kürtlerin yaşadığı bölgelerde sokak, cadde ve park isimlerini Kürtçe yapacağız, eşbaşkanlık sistemini uygulayacağız” dedi. 
 
AKP’YE KAYBETTİRİYOR 
 
Kayyım sistemine yanıtın 31 Mart seçimlerinde çok net verildiğini vurgulayan Karaaslan, şöyle dedi: “Halkta büyük bir tepki var. İnsanlar belediyelere çok mecbur kalmadıkça gitmiyor. Kayyım rejimi çökmüş bir sistemdir. İktidarın elinde patladı. AKP, 2014’te yerel yönetimler de yüzde 70’i yönetiyordu. Ancak 2019’da bunun yüzde 30’lara kadar gerilemesi kayyım rejimine verilen en büyük cevaptır. Kayyım sistemi dönüp AKP’yi tüketecektir. Hiçbir demokraside ölçüsü olmayan, vicdanda yeri olmayan, halkta karşılığı olmayan bir sistemin yaşama şansı yok. Bu sistem AKP’ye kaybettirmeye devam edecektir.”