'Türkleştirme Genelgesi' devrede: Kürt'ün halayına da yasak

img
HABER MERKEZİ - Kürt gençlerinin çektikleri halaylar üzerinden gözaltına alınması ve tutuklanması, Kürt kimliğini ve kültürünü hedefleyen Şark Islahat Planı ve Türkleştirme Genelgesi'ni hatırlattı.  
 
Kürt gençleri, Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çektikleri için gözaltına alınıp, tutuklanıyor. Mersin'de bir grup genç, Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çektikleri anlara dair video üzerinden sanal medyada ırkçı hesapların hedefi oldu. Eski bir görüntü üzerinden hedef alınan 9 genç, 22 Temmuz’da gözaltına alındı. Gençlere, "örgüt propagandası yapmak" suçlaması yöneltildi. Polisler, gözaltında gençlere “Ölürüm Türkiyem” şarkısı dinlettirdi. Gençler, 25 Temmuz'da söz konusu iddia üzerinden tutuklandı. 
 
Hemen sonrasında Agirî'nin Bazîd (Doğubayazıt) ilçesinde benzer bir durum yaşandı. Bir düğünde yöresel kıyafet giyip çalınan Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken 6 kişi “örgüt propagandası” suçlamasıyla gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldı. 
 
Sêrt’in Misirc (Kurtalan) ilçesinde de bir düğünde çekilen ve sanal medyada paylaşılan görüntüler üzerine dün 6 genç kadın gözaltına alındı. Sanal medyada ırkçı hesaplar üzerinden görüntünün paylaşılması üzerine Êlih ve Sêrt'te ev baskınları yapıldı. Görüntülerde yer alan 6 genç kadın gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar, Siirt İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Valilik, gençlerin "örgüt propagandası yaptığını" ileri sürdü. 
 
ŞARK ISLAHAT PLANI 
 
Kürt gençlerinin çektikleri halay ve Kürtçe şarkılar üzerinden hedef alınması, 1925’te  yürürlüğe konan Şark Islahat  Planı ile 1930'da valiliklere gönderilen "Türkleştirme Genelgesi"ni hatırlattı. 
 
Kemalist yönetimin 1925’te hazırlayarak yürürlüğe koyduğu Şark Islahat Planı, "Kürt kimliğini  yok  etmek ve  Kürdistan’ı  sömürgeleştirme planı" olarak da biliniyor. Tarihçi Mehmet Bayrak'ın "Kürtlere Vurulan Kelepçe, Şark Islahat Planı" adlı kitabında, söz konusu plandaki 28 madde sıralanıyor. Söz konusu planla hedeflenen bazı hususlar şöyle: 
 
* Kurdistan kentlerinde sıkıyönetim koşulları devam edecek. 
 
* Sıkıyönetim mahkemelerinde Kürt hakim bulunmayacak.
 
* Bazı Kürt kentlerinde Türk göçmenler yerleştirilecek.
 
* Bazı aşiret liderleri ve şahıslar sürgün edilecek ve mallarına el konulacak.
 
* Kurdistan'daki asker sayısı arttırılacak. 
 
* Kürtlerin silah taşıması engellenecek. 
 
* “Aslen Türk olup Kürtlüğe yenilmeye başlayan” kentlerde Türkçe dışında herhangi bir dil kullanılmayacak. 
 
* Kürtlerin ve Arapların ağırlıklı olduğu bölgelerde Türk Ocakları ve okullar açılacak. 
 
* “Mükemmel kız mektepleri” kurulacak. 
 
* Dêrsim’de yatılı ilkokullar açılarak bölge halkı “Kürtlüğe karışmaktan bir an evvel" kurtarılacak. 
 
1925 Şark Islahat Planı uyarınca 1927’de Umumi Müfettişlikler kuruldu. Umumi Müfettişlikler, fiilen 1948 yılında, hukuken 1952 yılında sona erdi. Ancak 1925 Şark Islahat Planı zihniyeti ve uygulamaları günümüze kadar kesintisiz bir şekilde devam etti. 
 
'TÜRKLÜK GENELGESİ' 
 
1930 yılında ise, İçişleri Bakanlığı tarafından valiliklere “çok gizli ve kişiye özel” bir "Türkleştirme Genelgesi" gönderildi. Bu genelgede ise, doğruda Kürt kültürü hedef alındı. Söz konusu genelgenin bazı maddeleri şöyle: 
 
* Yabancı lehçelerle görüşen köyleri isimleriyle, nüfuslarıyla, görüşülen lehçeleriyle tespit etmek,
 
* Çevrelerindeki köylerin de lehçeleri bakımından durum ve niteliklerini ve birbirleriyle ilişkilerini belirlemek,
 
* Bu köylerden küçük dağınık olanları civar Türk köylerine dağıtmak,
 
* Yeniden yabancı lehçeli hiç bir köyün, mahallenin kurulmasına izin vermemek,
 
* Şehir ve köylerde dil dernekleri kurarak, yalnız Türkçeyi konuşturmaya çalışmak,
 
* Türklüğe ve Türkçeye pay ve paye vermek, som Türklüğün ve özellikle Türkçe konuşmanın, yalnız şerefli olduğunu değil, maddeten kârlı olduğunu da kendilerine bilfiil göstermek,
 
* Özellikle kadınlar arasında Türkçe’nin yaygınlaşmasına çalışmak; bunlardan Türk kızlarının Türkçe konuşmayan köylülerle evlendirilmesini teşvik etmek; Türkçe bilmeyen köylü kadınları şehirlere getirterek Türk evlerine uygun hizmet ve yöntemlerle yerleştirmek,
 
* Türklük topluluğunun genel özelliklerine aykırı olan herhangi bir yabancı hissin zararını ve fenalığını kendilerine her vesileyle anlatarak eski alışkanlıklarından soğutmak,
 
* Kıyafetin, şarkıların, oyunların, düğün ve toplum gelenek ve göreneklerinin de milliyet ve ırk hislerini daima uyanık tutan ve toplumları geçmişlerine bağlayan bağlar olduğu unutulmamalı; bundan dolayı lehçeyle birlikte bu gibi aykırı gelenekleri de fena ve zararlı görmek ve bilhassa kötü göstermek ve hiç bir suretle rağbet edilmeyerek ve cesaretlendirilmeyerek adi ve ilkel özellikleri her vesileyle sergilenerek kötülenmeli ve ayıplanmalı, o lehçeyi konuşan zümrelere mensup kişilerin ve ailelerin isim ve lakaplarını Türkçeleştirmek, nüfustaki kayıtlarını ve künyelerini fırsat düştükçe düzeltmek.”