İstanbul'da kayyıma karşı nöbet: İrademizi tanımak zorundalar

img
İSTANBUL - İstanbul'da kayyıma karşı nöbet eylemine katılanlar, iktidarın halk iradesini tanımak zorunda olduğunu vurgulayarak, tüm muhalif çevrelere dayanışma çağrısı yaptı. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Colemêrg Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış’ın tutuklanması ve yerine kayyım atanmasına dair tepkiler sürüyor. DEM Partili belediyeler önünde nöbet eylemleri devam ederken, birçok kentte ise hergün çeşitli protestolar düzenleniyor. İstanbul'da Şişhane Meydanı’nda da Emek, Barış ve Demokrasi güçleri öncülüğünde eylemler devam ediyor. “Kayyım Defol” tişörtleri giyen protestocular, saat 19.00’dan 22.00’a kadar eylemlerini sürdürüyor. 
 
Nöbet eylemine katılanlardan biri olan Hülye Güler (28), kayyım atamasıyla Kürt halkının iradesine el konulmak istendiğini ifade etti. Güler, "Türkiye'de demokrasi işletilmiyor. Mesele Kürtler olunca kılıçlar çekiliyor ve kazanımlarımız kırım ve gasp politikalarıyla elimizden alınmaya çalışılıyor. Biz artık ne kayyımlardan ne de tutuklamalardan korkuyoruz. Bu yüzden mücadelemiz sonuna kadar sürecek. Kayyım politikasına geri adım attırana kadar eylemlerimizi sürdüreceğiz" dedi. 
 
'İRADEMİZİ TANIMAK ZORUNDALAR'
 
Emine Önal (57), irade gaspına karşı sonuna kadar mücadele edeceklerini vurguladı. Önal, "Seçimlerden önce seçime katılan bütün adayların bilgileri Yüksek Seçim Kurulu’na gidiyor, eğer cezası varsa neden o zaman izin verdiler? Seçimler bittikten sonra ‘seçilen belediye başkanının cezası vardı’ deyip yerine kayyum atayamazlar. İrademizi tanımak zorundalar. Bir an önce bu hukuksuzluğun kaldırılmasını istiyoruz. Kayyım Kürt halkına hakarettir, bu hakareti kabul etmeyeceğiz” diye belirtti.
 
'HAKKARİ'Yİ DE GERİ ALACAĞIZ’
 
Demokratik Alevi Derneği (DAD) İstanbul Şubesi Eşbaşkanı Ali Kılıçgedik, kayyım politikalarının Türkiye’yi 100 yıl geriye götürdüğünü söyledi. Kılıçgedik, "Bu kadar hukuksuzluk olmaz. AKP Kürt halkına ‘sizin seçme ve seçilme hakkınınız yok’ diyor. Bu antidemokratik bir uygulamadır. Normal bir ülkede muhalefetin erken seçim istemesi lazım. Kayyum politikasını mutlaka yenmemiz lazım. Eğer Hakkari’ye atanan kayyımı kabul edersek sırasıyla bütün yerlere kayyım atanır. Wan’da olduğu gibi burada direneceğiz ve Hakkari'yi de geri alacağız. İnsanlara iftira atarak bir ülkeyi yönetemezsiniz. Bunun için tüm Türkiye halklarının bu anti demokratik uygulamaya karşı tepkisini yükseltmesi lazım. Buna dair daha güçlü bir dayanışma gerekiyor” ifadelerini kullandı. 
 
SİYASİ PARTİLERE ÇAĞRI
 
Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) yöneticisi Mahsum Kara, kayyım sorunun sadece DEM Parti’nin sorunu olmadığını kaydetti. Kara, "Bütün muhalefet partilerinin ve Türkiye halklarının sorunudur. Diğer partilerden de bu konuda destek vermesi gerekiyor. AKP-MHP iktidarı, Kürt düşmanı politikalardan vazgeçmeli ve Kürt halkının kazanımları gasp etmeyi bırakmalıdır. Kürtlerin siyaset yapmasının önü kesilmek isteniyor. DEM Parti olmazsa Türkiye'de huzur olmaz. DEM Parti’nin çatısı altında birleşmemiz lazım. AKP’nin bu girişimini reddediyoruz” dedi. 
 
‘HALK İRADESİNE DARBE’
 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Türkan Yavuz, “Bir iktidar kayyım politikalarıyla ayakta kalamaz. İktidar, kendisi gibi düşünmeyen herkesi yok etmeye çalışıyor. Bugün her birimizin farklı siyasi düşüncesi olabilir. Ama bir toplumun bir halkın temsilcisine kayyım atamak halka yapılmış bir darbedir. Bu nedenle ‘ben muhalifim’ diyen herkesin buna karşı çıkması gerekiyor. Muhalif kişiliğimden dolayı bugün buradayım. Bunlar demokrasiye yakışmıyor.  Herkesin demokrasiyi korumaya ve nöbete katılmaya davet ediyorum” dedi.
 
MA / Esra Solin Dal