‘Beykent Üniversitesi’nde hak gaspı yaşanıyor’

img
İSTANBUL - İHD İstanbul Şubesi Çalışma Yaşamı Komisyonu, Beykent Üniversitesi inşaatında çalışırken tazminatsız biçimde işten atılınca direniş başlatan emekçilerin maruz kaldığı hak gasplarını raporlaştırdı.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Çalışma Yaşamı Komisyonu, Beykent Üniversitesi Büyükçekmece kampüsü inşaatında Adem Çelik Şirketler Grubu’na bağlı olarak çalışırken tazminatsız olarak işten atılan çalışanlara yönelik hak gasplarına ilişkin hazırladığı gözlem ve inceleme raporunu şube binasında yaptığı basın toplantısıyla açıkladı. Açıklamaya üniversite inşaatında çalışan işçiler katılırken, burada konuşan İHD Çalışma Yaşamı Komisyonu üyesi Doğan Özkan, ağır işsizlik ve yoksulluk tehdidi altındaki işçilerin işe başlarken hukuka aykırı olarak kendilerine dayatılan koşullara razı olmak zorunda kaldıklarını ifade etti.
 
Beykent Üniversitesi inşaatında çalışan işçilerin esnek ve kuralsız bir şekilde çalıştırıldığını dile getiren Özkan, iş yerinde yaşanan ağır mağduriyetlerin işçilerin durumunu daha da ağırlaştırdığını söyledi.
 
‘BİRÇOK HAK GASPI YAŞANIYOR’
 
İşçilerin yaklaşık bir buçuk yıldır yasal haklarından ekonomik haklara kadar birçok hak gaspının yaşandığını belirten Özkan, ilki 30 Ekim ikincisi 26 Kasım olmak üzere haklarını almak için iki kez iş bırakma eylemi gerçekleştirdiğini ifade etti.
  
Direnişin başlamasıyla birlikte şantiyede Türkmenistan, Afganistan ve Suriyeli göçmen işçilerin kaçak çalıştırıldığı için işlerine son verildiğini aktaran Özkan, şunları dile getirdi: “İşçilerin, şirket inşaat sahasında elektrik işlerini yapmakta oldukları, 30 Ekim’de çıkarılan 13 işçinin, iş azalması gerekçesiyle işten çıkarılmış olmasına rağmen resmi belgelerde gerekçe olarak, İş Kanunu’nda işverene, işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller nedeniyle iş sözleşmesini sona erdirme hakkı veren 25/2. maddesi kapsamında iş akitlerinin feshedildiğinin yazılması, bu fesih türü sonucunda işçi herhangi bir tazminata hak kazanamayacağı gibi iş güvencesi hükümlerinden ve işsizlik ödeneğinden de yararlanamamaktadır.” 
 
‘HAK GASPLARINI SIRALADI’
 
İşverenle yapılan ilk görüşmelerde, işçi alacaklarının ödeneceğine dair sözler verildiği ancak bu sözlerin tutulmadığını vurgulayan Özkan, iş yerinde yaşanan hak ihlallerini şöyle sıraladı:
 
* “Olayı kamuoyuna duyurdukları, savcılığa, CİMER’e suç duyurusunda bulunduklarını, yargıya ve arabuluculuk kurumuna başvurmadıklarını, başvurulsa dahi üç yıl kadar süren bir yargı sürecinin caydırıcı olduğunu, bunun da ayrıca mağduriyet yarattığını,
 
* Eylemlilik sürecinde çeşitli baskılara maruz bırakıldıklarını;  23 Kasım günü oturma eylemi yapan 24 işçinin topluca gözaltına alındığını, sonraki günlerde sendika temsilcisinin de gözaltına alındığını,
 
* Eylemde kullandıkları ses cihazına, gürültü yapıyor diye polis tarafından el konulduğunu,
 
* Patron Adem Çelik in aracını kullanan şoförün 26 Kasım günü aracı işçilerin üzerine sürdüğünü,
 
* Eyleme sendika ve dernekler gibi emek örgütlerinden, devrimci sosyalist demokratik siyasi gruplardan ve kurumlardan dayanışma amaçlı destek ziyaretleri yapılmakla birlikte, maddi katkıların düzensiz ve yetersiz olduğunu, 
 
* Beykent Üniversitesi yerleşkesinde öğrenim gören öğrencilerin işçilerin eylemine destek vermeleri durumunda baskıya ve burslarının kesileceği yolunda tehdide maruz bırakıldıkları,
 
* İşverenin işçileri ve direnişi çevreye “terörist” olarak tanıtarak desteği kesmeye çalıştığı, ancak 34 gündür devam eden bu eylemlerin, haklarını alacakları güne kadar devam edeceği ifade edilmiştir.
 
Açıklamaya katılan işçilerden Salih Çet ve Abdülbari Demir ise iş yerinde yaşadıkları hak gasplarını anlatarak haklarını alana kadar mücadele edeceklerini söyledi.