Ekonomist Şahinöz: Ekonomiyi harekete geçirecek iç ve dış kaynak kalmadı

img

ANKARA - Ekonomist Prof. Dr. Ahmet Şahinöz, sanayideki daralma, sermaye birikimindeki azalma ve üst üste binen zamlardan kaynaklı yoksullaşmanın arttığına belirterek, ekonomiyi harekete geçirerek iç ve dış kaynağın kalmadığını söyledi. 

 
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz gün yayınladığı Nisan-Haziran 2019 dönemine ilişkin Gayrisafi Yurt İçi Hâsıla  (GSYH) verilerine göre ekonomi 2019 yılının ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1,5 küçüldü. 2018 yılının son çeyreğinde yüzde 2,8 olan küçülme sırasıyla 2019 yılının ilk çeyreğinde yüzde 2,14 ve ikinci çeyreğinde ise yüzde 1,5 olarak gerçekleşti. Küçülme sürerken, ekonominin sürdürülebilirliği için temel ihtiyaç olan sermaye birikiminde ise ciddi boyutlarda azalış söz konusu. 
 
Sabit sermaye yatırımları 2018’in son çeyreğinde yüzde eksi 11,6 iken, 2019’un ilk çeyreğinde eksi 12,4 ve ikinci çeyreğinde ise eksi 22,4 oldu.
 
Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Şahinöz, küçülme ve sermaye birikimindeki düşüşlerin yansımalarını değerlendirdi. Şahinöz “Ekonomisindeki küçülme ve daralma sene sonuna kadar devam edecek” dedi.
 
‘İÇ TALEP BORÇLA KARŞILANIYOR’
 
Ekonomiyi harekete geçirecek bir gelişmenin olmadığını ifade eden Şahinöz, “2018’in sonbaharında başlayan duraklama 2019 yılında de devam ediyor. Bu duraklama devam ediyor. Peki, bundan sonra büyüme ihtimali var mı? Bu büyüme ihtimalinin olup olmayacağını öğrenmek için iç talebe ve dış talebe bakmamız lazım. İç talebe baktığımızda talepler borçla karşılanıyor. Yani kredi kartları ile yapılan bir tüketim söz konusu. Yine dış talebe baktığımızda orada da umut yok. Yani Türkiye ekonomisini harekete geçirerek ne içi ne de dış bir kaynak var. Çünkü bir yanda ülke içinde siyasi gerilim sürerken, dışarda ise yani sınırda ise jeopolitik gerilim söz konusu. Ülkeye giren dış yatırımcı yok, içerideki yatırımcının da artık ileriye dönük umutları kalmadığı için yatırım olmuyor. Ben tahmin ediyorum ki bu küçülme ve daralma hali, sene sonuna kadar devam edecek” diye belirtti. 
 
‘YOKSULLAŞMA DEVAM EDECEK’
 
Şahinöz, “Sermaye yatırımlarının düşmesi, fabrikanın artık gerilemesi demektir. Gerileme ne demektir; fabrikadan işçi çıkarmaktır, yatırımın küçülmesidir. İşçiyi çıkarttığınız zaman toplum daha da yoksullaşır. Hayat pahalılığı devam eder. Bir de toplumu yoksullaştıran politikalara devam ediyorlar. Örneğin doğalgaza yüzde 30 üstünde zam yaparken, memura yüzde 4+4 zam yapıyorlar. Yani toplumun yoksullaşması kesinlikle devam edecektir. Bunların ekonomiyi düze çıkaracağı falan yok”  değerlendirmesi yaptı.
 
‘ALBAYRAK’IN SÖYLEMLERİ KOMİK’
 
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıklanan Ağustos ayı enflasyon rakamlarının ardından yaptığı “ekonomide tüm yılsonu hedeflerimizi yakalayacağız” şeklindeki açıklamasını da değerlendiren Şahinöz, “Bir ülkede hem ithalat azalacak, hem de diyor ki bu yıl 1 buçuk milyon yeni istihdam yaratacağız. Böyle bir şey olur mu? Ekonomi bu kadar kötü iken, bu mümkün mü? Yani ithalatın azalması demek Türkiye’nin yatırım yapmaması demektir. Türkiye’nin yatırımı ve üretimi ithalata bağımlıdır. Baktığımızda sanayi son çeyrekte yüzde 3,3 oranında daraldı. Yani ekonomi küçülürken sen nasıl 1 buçuk milyon istihdam yaratıyorsun. Söylemleri komik.  Bunu nasıl söylüyorlar anlaşılır değil.”
 
‘BU ENFLASYON YOKSULUN DEĞİL’
 
Ağustos ayı enflasyon verilerine ilişkin de konuşan Şahinöz, şunları dile getirdi: “Eğer insanlar bir ürünü satın alamıyorsa, enflasyon kendiliğinde düşer zaten. Şimdi talep yok. Talep olmayınca insanlar ne yapıyor işte buzdolabını maliyetine satmak zorunda kalıyorlar. Talep olmayınca konut fiyatlarında düşüş oluyor. İşte 700 bin liralık daireler şimdi 400 bine düşmüş durumda. Tüm bunlara bakarak konuşmak lazım. Aynı zamanda döviz kurlarında ki artış da son dönemlerde biraz azaldığı için,  bununda etkisi var. Yine yaz aylarında tarım ürünlerinden artış sağlandığı için bu da etki ediyor. Yani bunun gibi durumlar enflasyonu düşürüyor. Ama verilerdeki bu yüzde 15’lik enflasyon genel enflasyondur. Yoksulun enflasyonu değildir. Yoksulun enflasyonu yüzde 25-30 civarlarında. Çünkü gıda enflasyonu yüzde 30’ların üzerindedir. Dolayısıyla burada ‘enflasyon yüzde 15’tir’ söylemi genel enflasyondur. Ülkedeki grupların enflasyonu bu değil. Çünkü zengin gelirinin yüzde 5’ni, yüzde 10’unu gıdaya ayırıyorken, yoksul gelirinin üçte birini gıdaya ayırmak zorunda kalıyor.  Dolayısıyla bunların enflasyonu bir birinden farklıdır.”
 
MA / Selman Güzelyüz