Parça başı çalışan saya işçileri bir bir kapılarına kilit vuruyor

img
İZMİR – Bornova ilçesinde bulunan Işıkkentte parça başı çalışan saya işçileri, doların yükselmesi ve ekonomik krizden kaynaklı zor günler yaşıyor. Sigortasız ve sağlık riski altında çalışan işçiler, 8 liradan 14 liraya çıkan dikiş ipini alamadıklarını belirterek, kapıya kilit vuracaklarını söyledi. 
 
İzmir’in Bornova ilçesinde 500’den fazla işyerinin bulunduğu Işıkkent sitesinde deri ve ayakkabı emekçileri, kötü şartlarda yaptıkları işin yanı sıra ekonomik krizden dolayı da zor günler geçiriyor. Işıkkentte bulunan Tekstil Kundura İşleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği verilere göre; iki katlı rutubetli 811 ayrı binada çalışmak zorunda kalan yaklaşık 50 bin işçi bulunuyor. Bu işçilerden 5 bine yakınını ise çocuk. Işıkkent Sanayi Sitesi’nde çalışan 45 bin işçinin büyük bir bölümü sigortasız ve iş güvenliğinden yoksun. Özellikle Ayakkabıcılar Sitesi’ndeki saya işçileri, sağlığa zararlı tiner, bally yapıştırıcı gibi kimyasallar içinde çalışıyor. İşçiler, hem sağlıklarından olduklarını hem de emeklerinin karşılığını alamadıklarını dile getiriyor.  
 
‘8 TL OLAN İP, 14 TL OLDU’
 
Ayakkabıcılar Sitesi'nde 30 yıldır sigortasız olarak çalışan Fatih Sakar, ekonomik krizden dolayı ailesine bakamayacak durumda olduğunu söyledi. Yaşanan kriz nedeniyle daha fazla çalışmak zorunda olduklarını dile getiren Saka, hijyenik olmayan ayakkabı atölyesinde sabahladığını kaydetti. Işıkkentte parça başı çalışan saya işçilerinin bir bir dükkanlarına kilit vurduğunu belirten Sakar, dükkan parasını veremeyen çok kişinin olduğunu söyledi. 
 
‘DÜŞÜK ÜCRET VE SİGORTASIZ ÇALIŞTIRACAĞIZ’ 
 
Sakar, “Dükkanın kirası 5 yıl önce 90 TL idi. Şimdi 300 TL. Elektriğe zam geldi. Bizim zaten işimiz elektrik. Işıkkentte artık yavaş yavaş kapılara kilit vuracağız. Ben de bunlardan biriyim. Kapıma yakında kilit vuracağım. Doların yükselmesi ile Türk lirası değeni kaybediyor. Şuan ayakkabı dikimi için aldığımız ipi 8 TL iken 14 TL oldu. Sorun sadece bununla da bitmiyor. İşveren şimdi kimden çalacak! Kimden çalacaklar, işçiden. Yani düşük ücretler ile sigortasız çalıştırılıyoruz. Artık bu mesleği yapılmayacak hale getirdi. Bizim mesleğimizi karanlık odalar haline getirdiler” diye konuştu.
 
‘ÇÖZÜM: İŞÇİLERİN BİRLİKTE HAREKET ETMESİ’
 
1 ay çalışıp 3 ay çalışmadığını anlatan Sakar, çalıştığı dönemin kazancını çalışmadığı dönemler harcadıklarını belirtti. Sakar, ayakkabı çiftini 2 TL’ye diktiklerini belirterek, tek çözümün işçilerin birlik ve beraberliğinden geçtiğini dile getirdi. Sakar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başka çözümü yok, ya bırakacağız işi, çıkacağız meydanlara ‘ücretimiz bu kadar olsun, sigortasız çalışmıyoruz’ diyeceğiz. Düşünün bir ayda kazandığımız kazanç ile dükkân kirasını bile ödeyemiyoruz. Bizim meslek artık geçim kaynağından çok emekli işine döndü. Bizim meslekte emekli olacaksın gelip burada çalışacaksın ancak öyle geçimini sağlayabilirsin. Sabah 08.00’de işe başlayıp, 23.00’e kadar devam ediyoruz. Kendi sağlımızdan olduk. Bundan 3 yıl önce bile gözlük kullanmazken şimdi gözlük olmadan işimizi yapamıyoruz. Sigortamız yıllardır yok. Çözüm insanların çalışanların emeklerin birlikte hareket etmeli. Şuan ki yetkililer Cuma namazlarında en ön saflarda oturuyorlar ama işçi hakkı insan hakkı denildiği zaman en arkada saf tutarlar.” 
 
‘BİZE NE VERİRLERSE O FİYATA ÇALIŞIYORUZ’ 
 
Ayakkabıcılar Sitesi'nde 2 yıldır sigortasız çalışan 22 yaşındaki Suriyeli işçi Zekeriya Kavuş da, 5 yıl önce Halep’ten geldiğini söyledi. Haftalık 300 TL’ye günde 14 saat çalıştığını aktanan Kavuş, “Sigortamız yok. Bize ne verirlerse o fiyata çalışıyoruz, çünkü mecburuz. Ailemize ancak böyle bakıyoruz. Işıkkente bağlı bir köyde oturuyoruz. Zaten çok zor şartlarda çalışıyoruz. 4 kardeşim var onlara bakıyorum. Günde 2 kişi 120 çift ayakkabı yapmaya çalışıyoruz. Sıcakta çok zorlanıyoruz. Pislik içinde çalışıyoruz. Kokusunda dayanamıyoruz. Bizde bu halde çalışmak istemezdik ama mecburiyetten buradayız. Ama burada da ekonomik kriz var. Kimse iş yapamıyor. Bize iş verenlerde dükkanı kapatmasa iyidir” diye konuştu. 
 
‘KİRAMI ZOR ÖDÜYORUM’
 
Ayakkabıcılar Sitesi'nde 2 yıldır sigortasız çalışan Suriyeli 3 çocuk babası Muahmmed İhsan da, Türkiye’de yaşamın zor olduğunu dile getirdi. Ailesine bakmak için mecburen çalıştığını anlatan İhsan, Türkiye ekonomik krizin en fazla yaşayan ve hissettiren ülke olduğunu dile getirdi. Saya işçiliğinin artık bitme noktasına geldiğini vurgulayan İhsan, şunları dedi: “Şuan biz Türkiye’nin neresine gidersek gidelim düşük ücretlerde çalışıyoruz. Biz burada mecbur bırakılıyoruz. Herkes Suriyeliyiz diye bizi sömürmeye çalışıyor. Gece geç saatlerde eve gidiyorum çocuğum yüzümü unuttum.” 
 
‘EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI ALAMIYORUZ’
 
Ayakkabıcılar Sitesi'de 35 yıldır sigortasız ayakkabı işçisi olarak çalışan Sait Dinç, sigortasız ve sendikasız çalışan tek meslek olduğuna dikkat çekti. “Biz onurlu yaşam ve emeğimizin karşılığını alabilmek için burada çalışıyoruz” diyen Dinç, ekonomik krizden kaynaklı işlerinin sekteye uğradığını söyledi. Köle gibi çalıştırıldıklarını vurgulayan Dinç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ekonomik krizden dolayı çocuklarımızı dershanelere gönderemiyoruz. Çocuklarımız Üniversite kazanamıyor. Ekonomik krizden dolayı insanlar artık patlama noktasındadır. Mesleki hastalıklar boy gösteriyor. Üst solunum yollarım sürekli tıkalı. Buna rağmen yine işsiziz. Her gün birileri gelsin bize iş getirsin diye bekliyoruz. Buda bu ülkenin doğru çalışmadığı kendi insanlarına kendi işçilerine doğdu sahip çıkamadığı gösteriliyor. Bizim yaptığımız ayakkabıları dünyanın en büyük mankenleri gelip buradan giyiyor. Ayakkabının fiyatı 60-80 dolar oluyor. İşte ayakkabıları biz bodrum katlarda ve koşulları uygun olmayan yerlerde üretiyoruz. Emeğimizin karşılığını alamıyoruz.” 
 
‘BÖYLE DEVLET OLMAZ’
 
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın sadece ismen var olduğunu ifade eden Dinç, iktidarı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi. Dinç, şöyle konuştu: “Bizim devlete isyanımız var. Evimize ekmek götüremeyecek durumdayız. Bu ülkede artık huzurlu bir şekilde bile ölemeyeceğiz. Ne zaman bizim Cumhurbaşkanımız (Erdoğan’ı kast ederek) olacak. Çok istemiyoruz. 365 günün 1 günü işçilerin cumhurbaşkanı gibi davransın. O Saray’a kim girse beste yapıyor. Şarkılar söylüyor. Zengin oluyor. Böyle devlet olmaz. Devlet bu demekse bizim devlete ihtiyacımız yok. Şuan biz işçiler kendi ülkemizde mülteci gibi yaşıyoruz.” 
 
MA / Ruken Demir - Nimet Ölmez