İSTANBUL – Yoksulluğa Feminist İsyan, Koç Üniversitesi Hastanesi önünde direnişte olan işçilerle dayanışmak amacıyla ziyarette bulundu. Dayanışmaya engel olmak isteyen polis, kadınların ve işçilerin direnişi karşısında geri adım attı.
Yoksulluğa Feminist İsyan, Koç Üniversitesi Hastanesi’nde maruz kaldıkları sistematik taciz, mobbing, düşük ücret dayatması ve taşeron çalıştırılmaya karşı sendikalaşan ve 16 Kasım’da işten çıkarılan 18 kişiden 4 sağlık işçisinin 9 gündür sürdürdüğü direniş nöbeti ile dayanışmak amacıyla Bayrampaşa’da bulunan hastane önünde bir araya geldi. Çok sayıda kadının katıldığı eyleme işçiler, öğrenciler, sendikalar ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu da destek verdi.
SLOGANLARLA YÜRÜDÜLER
Bayrampaşa metrobüs durağı önünde buluşan kadınlar, hastaneye kadar yürüyüş gerçekleştirdi. Ardından çok sayıda polis kadınların yürüyüşünü engellemek istedi. Bu esnada, gazetecilere yönelik tehdit, darp ve hakaretlerde bulunan, hakkında soruşturma açılan İstanbul Güvenlik Şube Amiri Muhammed Hanifi Zengin’in de polislerin arasında bulunması dikkat çekti. Polis engelini tanımayan kadınlar, metrobüsten hastaneye kadar yürüdü. Hastaneye çok yakın bir mesafede, flamaları ile birlikte “Yaşasın kadın dayanışması” sloganı atan kadınların, polisler tarafından ablukaya alınarak işçilerin yanına gitmeleri engellendi. Muhammed Hanifi Zengin’in gülerek, “Muhatabınız kim” sorusuna tepki gösteren kadınlar, “Kimseyle görüşemezsin sen. Hakkında davamız var, yargı sürecindesin. Kadınlara işkence ettin, seninle kimse görüşmeyecek” dedi. Daha sonra kadınlar engellemeleri tanımayarak hastane önüne yürüdü.
ENGELLEMEYE RAĞMEN PANKART AÇTILAR
Ardından kadınlar yeniden çok sayıda polis tarafından ablukaya alındı. Muhammed Hanifi Zengin bu sefer de nöbet tutan işçilerin yanına gitmelerine izin verilmeyen ve uzun süre ablukada tutulan kadınların pankartını yırtmaya çalıştı. Muhammed Hanifi Zengin bu esnada tehditlerde bulunurken, duruma tepki gösteren kadınlar da alkış ve “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “İş yerinde tacize, sömürüye son”, “Koç işçileri yalnız değildir” sloganları ile protesto etti. Kadınların yanına gelmek isteyen işçiler ve çekim yapan gazeteciler de polislerce engellenerek darp edildi. Kadınlar ve işçiler ablukada sık sık, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz”, “Bir numara, Koç tacizciliği bir numara” sloganları attı. Kadınlar tüm engellemelere rağmen sloganlarla, “Koç Üniversitesi Hastanesi’nde Tacize, Mobinge Karşı Sendika Hakkı İçinDirenen İşçilerin Yanındayız!” pankartını açtı.
DİRENİŞLE ABLUKAYI YIKTILAR
Kadınlar, polis engellemesi ve şiddete rağmen ablukayı yıkarak direnen işçilerin yanına alkış ve sloganlarla yürüdü. Büyük bir coşku ile karşılanan kadınlar, uzun süre sloganlar atarak işçiler ile dayanıştı. Ardından Yoksulluğa Feminist İsyan Kampanya Grubu adına Ezgi Karakuş, basın metnini okudu. Karakuş, “Koç Üniversitesi Hastanesi'nde tacize, mobinge, kötü çalışma koşullarına, angarya işlere, taşeron çalıştırılmaya karşı insanca çalışma koşulları için sendikalaşan 4 işçi işten atıldı. Biz biliyoruz ki arkadaşlarımızın atılma sebebi işyerindeki direnişleridir, sendikal haklarını kullanmasıdır, tacize ses çıkarmasıdır. İşçiler günlerdir atılan işçilerin işe geri alınması, tacizci müdürün işten atılması, sendikalı çalışmanın önünün açılması, tüm işçilerin kadroya alınması, angarya ve mobbingin son bulması için direniyor” dedi.
‘DAYANIŞMA İLE DİRENİŞİ BÜYÜTECEĞİZ’
Karakuş, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Kadın arkadaşlarımız işyerinde mobbing, angarya işler, kötü çalışma koşulları ve taşeron olarak emeğinin sömürülmesiyle karşı karşıya olmasının yanında tacizci müdür tarafından tacize maruz kalıyor, cinsiyetçilik ve ayrımcılıkla da mücadele ediyorlar. Biz biliyoruz ki kadınlar olarak evde ve işte çifte sömürüye maruz kalıyoruz. Derinleşen ekonomik kriz ile her gün artan ve artık ödenemez bir durumda olan kiralar ve faturalarla nasıl yaşayacağımızı düşünürken, akşam yapacağımız yemeği hesaplamak zorunda kalırken düşük ücrete emeğimizi sömürüp hakkını aradıkları için, sendikalaştıkları için, tacize ses çıkarıldığı için arkadaşlarımızın işten atılmasını kabul etmiyoruz. Başhekimlik, tacizci müdürü işten çıkaracağına dair sözlü beyanda bulundu. Tacizci müdürün işten çıkarılmasının hep birlikte takipçisi olmakla beraber tüm talepler yerine getirilinceye kadar bu direnişin sesini birlikte yükselteceğiz. Biz de Yoksulluğa Feminist İsyan Kampanya Grubu olarak, arkadaşlarımızın direnişini sahipleniyoruz. Direnişi dayanışma ile büyüteceğiz.”
‘BİZ OLDUĞUMUZ SÜRECE SİZ VARSINIZ’
Günlerdir haksız bir şekilde işten atıldıklarını ve “Tacizci” müdürün hala çalıştığını duyurmaya çalıştıklarını söyleyen direnişçilerden Suna Erkoçak da yıllardır kendilerine “hırsız” muamelesi yapıldığını söyleyerek, “Biz işimizi yaptıkça onlar, ‘Siz hırsızsınız’ dediler. Biz emeğimize sahip çıktıkça onlar, ‘Burada yeriniz yok’ dediler” şeklinde konuştu. İşverene, “Yaptığınız sözleşmelerde ne vaat ediyorsunuz?” diye soran Erkoçak, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “Bizler ekibiz” dediğini hatırlatarak, “Biz ekip falan değiliz. Sizler çalansınız, bizler çalışanız. Eğer ekipsek eşit ücret talep ediyoruz” dedi.
İŞÇİLERE ‘HIRSIZ’ MUAMELESİ
Yaklaşık bir buçuk aydır Koç Üniversitesi Hastanesi’nde çalıştığını söyleyen Sedat Sonkaya ise, gece gündüz dinlenmeden çalıştığını, baş hemşireye ve başhekime gittiğini fakat seslerini duyuramadıkları için sendikaya üye olduklarını aktardı. Sonkaya, çay içtikleri bir sırada hastane güvenliğinin “Siz hırsızsınız” diyerek, çantalarını aradığı ve suç duyurusunda bulunduklarını söyledi. Sonkaya devamla, “3-5 çayla bize hırsız muamelesi yapıyorsunuz. Ben bu yaşıma kadar hırsızlık yapmamışım, bir kere tutanak yememişim, hemşireye laf söyledim diye bana tutanak tutuyorsunuz. Ayıptır, günahtır. Bu her zaman içtiğimiz çay, biz hırsız değiliz” diyerek duruma tepki gösterdi. “Ben burada 5 dakika oturmuyorum. Ayaklarımda varis çıktı sayenizde. Ben burada muayene olacağım, onun ücretini bile benden talep ediyorsunuz” diyen Sonkaya, “Bu mu sizin çalışanlarınıza verdiğiniz değer?” diye sordu.
Eylem slogan, alkış ve zılgıtların ardından son buldu.