Bitmemiş sulama projesi Suruç'ta tarımı bitirdi

img

URFA - Seçim propagandası olarak bitirilmeden başlatılan Suruç Ovası Pompaj Sulama Projesi, yıllarca suya hasret kalmış toprakları bataklığa çevirdi. Önceleri kuraklıktan şikayet eden çiftçiler, şimdi ise su baskınından ölülerini gömecek toprak bulamıyor.

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 29 Mart 2014 yerel seçimleri öncesi seçim propagandası olarak drenaj kanalları açılmadan açılışını yaptığı Suruç Ovası Pompaj Sulama Projesi, birçok köyün su altında kalmasına sebep oldu. Tahliye kanallarının açılmaması ve boruların sürekli olarak patlaması köylüleri tarım yapamaz hale getirdi. 7 yıldır Suruç Ovası’nda süren sorunun hala çözülmemesi nedeniyle köylüler topraklarını terk etmeye başladı. Yıllarca kuraklık nedeniyle topraklarından faydalanamayan ova çiftçileri, şimdilerde sular altında kalan topraklarını ekemiyor. 
 
Taban suyunun yükselmesi ile yerleşim ve tarım arazilerinin zarar gördüğü köylerden bazıları şunlar: Küçüköprü (Tileynter), Eskice, Küçüksergen (Midêbê Biçûk), Büyüksergen (Midêbê Mezin) Ekili (Mizar), Pınarbaşı (Kurê Musa), Saygun (Qırıka) Yoğurtçu (Tıonek) Bilge, Kovalı, Üvecik (Kubika) Hacı Ahmet Mezrası, Yazı (Xerabsor), Hêcek, Ziyaret (Zaret) ve Uysalı (Mele Hemeze)
 
‘YEMEK BİLE YİYEMİYORUZ’
 
Tarlası su altında kalan Büyük Sergen (Midêbê Mezin) köyünde yaşayan Fevzi Binici, “Yapılan bu pompajdan sonra tarlalarımız su altında kaldı. Geldiler tarlalarımızı gördüler, ‘Biz tahliye kanalı açacağız’ dediler. Ama kimse gelmedi. Köy suyun içinde kaldı. Bütün çocuklarımız hep sıtma oldu. Mikrop kaptı. İçecek suyumuz yok. DSİ burada bir sondaj kazdı. Bu tarlaları su altında bırakan pis suyla karıştı. Biz mecburen o suyu içiyoruz. Köyde herkes hasta oluyor, sürekli mikrop kapıyor. Yaz geldiği zaman sineklerden duramıyoruz. Cibinlik koymamıza rağmen sineklerden korunamıyoruz. Doğru dürüst yemek bile yiyemiyoruz” diyerek yaşadıklarını anlattı.
 
‘KÖYÜN YÜZDE 90’I GÖÇ ETTİ’
 
Suruç Ovası Pompaj Sulama Projesi’nin tamamlanmadan hayata geçirilmesi sonucunda köylerindeki 100 hanenin yüzde 90’ının göç ettiğini ve köyde yalnızca 10 hanenin kaldığını aktaran Binici, “Bu su geldiğinden dolayı ne tarla kaldı ne bir şey kaldı. İnsanlar göç etmeye başladı. Burada 600 dönüm tarlam var, hepsi su altında kalmış. Eskiden burası tarlaydı. Pamuk, mısır ve arpa ekiyorduk. Şimdi onu da yapamıyoruz. AKP Milletvekilleri geldi, ‘Şöyle yapacağız, böyle yapacağız' diye vaatlerde bulundular. Ama sonra kimse ilgilenmedi. Söz verdiler, sözlerini tutmadılar” dedi.
 
‘NEREDE NAMAZ KILACAĞIZ’
 
Camilerinin su altında kalmasının ardından imamın da köyü terk ettiğini ifade eden Binici, “Şu anda Ramazan geliyor. Biz Ramazan’da nerede namaz kılacağız? Camimiz su altında kaldı. İnsanlar namaz kılamıyor. Cemaat olarak kendi evlerimizde namaz kılmak zorunda kalıyoruz” diye belirtti. Öte yandan mezarlıkların da su altında kalmasına değinen Binici, “Ölümüz olduğu zaman mecburen ya Suruç’a götürüyoruz ya da bir tepeye defnetmek zorunda kalıyoruz. Sesimizi duysunlar artık. Nefret ettik bu durumdan” dedi.
 
‘YETKİLİLER BİR AN ÖNCE GELSİN’
 
“Hangi ülkede böyle rezillik, sefalet yokluk, fakirlik, var?” diye soran Binici, “Eskiden tarlamız vardı, ekiyorduk, uğraşıyorduk. Şimdi çalışmak için başka yerlere gidiyoruz. Ama pandemi yüzünden çalışmaya da gidemiyoruz. Biz ne yapacağız? Kimse bize sahip çıkmıyor. Bu ülkede biz böyle yaşamaya mahkum bırakılmışız” ifadelerini kullandı. Son olarak yetkililere seslenen Binici, şunları kaydetti: “Yetkililer bir an önce gelsin, kanal açsınlar, bir şeyler yapsınlar. İçme suyumuz yok. Seçim zamanı geldiğinde bizden oy istiyorlar, bir sürü söz veriyorlar. Ama seçim bittikten sonra davalarını, sözlerini unutuyorlar.”
 
FISTIK AĞAÇLARINI SÖKTÜ
 
Büyük Sergen köyü muhtarı Ayaf Çakır ise köylerine su geldiğinden beri hem ekonomik hem de sağlık açısından perişan olduklarını ifade etti. Tarlarını doğru dürüst kaldıramadıklarını ifade eden Çakır "65 dönüm arazim var. Bir de bin 200 tane fıstık ağacım vardı. Ağaçlarımın hepsini sökmek zorunda kaldım, çünkü hepsi kurudu. 37 yıllık ağaçlardı” dedi. Tarlalarını ekip biçemedikleri halde sulama parası faturalarının geldiğini aktaran Çakır, “Biz tarlalarımızı ekip biçemezken bize bir de su parası çıkarıyorlar. Bu parayı bizden alıyorlar. Ama ürün ne ekilmiş ne biçilmiş bilmiyorlar. Yetkililer, gelip bakıp kendileri de görebilir. Ben o suyun parasını devamlı ödüyorum ama ne ürün kaldırabiliyorum ne de ekmişim” ifadelerini kullandı.
 
Belediye yetkililerin haftada bir gelip köyde ilaçlama yaptıklarını aktaran Çakır, “Bu haftada bir ilaçlama yetersiz kalıyor. Yetkililer gittikten hemen sonra köy eski haline geliyor. Tekrar her yer sinek doluyor” diye konuştu.
 
‘EKİM YAPAMIYORUM’
 
Oymaklı (Xindirxez) köyüne bağlı Atyolu (İmêrk) mezrasında yaşayan Ömer Yağmurlu da, aynı sorunlara işaret ederek, “Biraz yağmur yağdığı zaman evlere kadar su basıyor. Halılarımız su altında kalıyor. Her zaman ıslak halde. Halılarımız kurtlanıyor. Tarlam var su geldiğinden beri ekim yapamıyorum. Yaklaşık 4 yıldır ekim yapamıyorum. Yalnız ben değil bu köy yaklaşık 5-6 bin dönüm kimse ekim yapamadı. Köyün yarısından fazlası buğday ekerdi. Kimse ekemiyor artık” dedi.
 
‘İMKANIMIZ OLSA GÖÇ EDERİZ’
 
Ekim yapamadığı için geçinmekte zorlandığını ifade eden Yağmurlu, “Geçimimizi nasıl sağlayalım? Biz de nasıl yaşadığımızı bilmiyoruz. Gelirimiz yok, köylüler perişan. Mesela bana sorsan, benim aylık gelirim 100 lira bile değil ama nasıl yaşıyorum, ben de bilmiyorum” ifadelerini kullandı. Köyden göç etmek istediklerini söyleyen Yağmurlu sözlerini şöyle sürdürdü: “İmkânımız olsa hepimiz köyden göç ederiz. Ya dağlık bölgeye ya da şehirlere göç ederiz. Ama benim öyle bir imkânım yok. Köylülerin de öyle bir imkânı yok. Ayda bin lira kira verecek kimsenin gücü yok. Şu an yağmursuz dönemdir. En yağmursuz dönemde bile köyümüz su altında. Bundan dolayı köyden göç etmek istiyoruz.”  
 
MA / Lezgin Tekay