Ankara’nın en işlek binası icra mahkemeleri ve müdürlükleri

img

ANKARA - Salgın bitse bile etkisinin ekonomik olarak uzun bir süre devam edeceğini belirten ekonomist Ahmet Şahinöz, borçların pandemi bitene kadar dondurulmasının çözüm olmadığını, bu sürecin banka krizine kadar gidecek bir süreci başlatabileceğini söyledi.

Salgınla birlikte artan işsizlik nedeniyle borcunu ödeyemez duruma gelen yurttaşların yolu, her zamankinden daha çok Ankara Adliyesi Ek Hizmet Binası İcra Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri’ne düşüyor.   
 
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Merkezi yanında, AKP Genel Merkezine birkaç yüz metre uzaklıktaki 12 katlı bina gün içinde insan trafiği yaşanıyor. Son 3 yılda icralık dosyalarda yaşanan artış binanın girişinde kuyruk oluşturdu. İcra işlemleri için binaya yolu düşen yurttaşlardan M.S., bir alışveriş merkezinde temizlik görevlisi olarak çalışıyor. Borcunun 2 bin TL’den 8 bin 700’e çıktığını anlatan M.S. her geçen gün katlandığını ve ödeyemez durumda olduğunu söyledi.  
 
Ankara Adliyesi'nde bulunan ve icralık olan kişilere ait malların satıldığı mezat salonunda bir günde 50-60 tane hacizli araç satılıyor. Akrabasının aldığı ev eşyalarına kefil olan S.D., 6 bin borcu ödeyemedikleri için kendisine ait aracın bağlandığını, borcun 9 bin 600 TL’ye çıktığı dile getirdi. S.D., Adliye çevresinde bulunan kalabalığı işaret ederek, “Herkesin borcu var, salgın nedeniyle ertelediler ama salgın bitse bile kimse bu borcu ödeyemez” dedi.
 
İCRA DOSYASI SAYISI 23 MİLYONU AŞTI
 
İcra takipleri salgın nedeniyle 22 Mart’tan itibaren 3 ay durdu ama icra dairelerinde bekleyen dosya sayısı bir yıl için bir milyon 606 bin arttı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Meclis Grubu raporlarına göre 16 Ekim itibarıyla icra dosyası sayısı 23 milyonu aştı. Her icra memuruna 10 bin dosya düşüyor. Toplam 486 bin 286 kişi borcunu ödeyemediği için bankaların kara listesinde. 2020 yılının Ocak-Ağustos döneminde 301 bin 80 kişi tüketici kredisi 278 bin 53 kişide kredi kartı borcunu ödeyemediği nedeniyle bankalar tarafından icra takibine alındı. Rapora göre, son 5 yılda bankaların takibe aldığı ve halen borcu bulunan icralık kişi sayısı Ağustos itibarıyla 3 milyon 489 bin 933 oldu.
 
BANKALARA OLAN BORÇ YÜZDE 37 ARTIŞ
 
Salgın bitse de etkisinin ekonomik olarak uzun bir süre devam edeceğini belirten Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Şahinöz, borçların pandemi bitene kadar dondurulmasının çözüm olmadığını söyledi. Salgınla birlikte daha kolay borçlanmak için faizlerin düşürüldüğünü hatırlatan Şahinöz, “Dolayısıyla 2020’nin ilk 9 ayında yurttaşların bankalara olan borcunda yüzde 37 artış gösterdi. Bu olağanüstü bir artıştır. 9 ayda bankalara olan borcun yüzde 37 artış göstermesi en az yüzde 15 büyüyen bir ekonomide bu mümkün olabilir. Türkiye’de ekonomi büyümüyor küçülüyor fakat yurttaşların bankalara olan borcu büyüyor. Bu borcun yüzde 85’i tüketici kredileri, borcu geriye kalan ise kredi kartı borcudur” diye belirtti. 
 
İŞ BULMA UMUDUYLA KREDİ ALINDI
 
6 ay ödemesiz alınan kredilerin ödeme zamanı geldiğini ifade eden Şahinöz, yurttaşların iş bulabilmek umuduyla aldığı kredileri ödeyecek durumda olmadığını ifade etti. İşsizliğin yüksel olduğuna dikkati çeken Şahinöz, “Çalışacağım ve kredileri geri ödeyeceğim denilerek kredi alındı ama Ekim, Kasım ayında durum Mart, Nisan ayından daha iyi değil. Borcu olan işsizler bu parayı nasıl ödeyecekler” diye konuştu.  
 
Var olan ekonomik durgunluğun daha da büyüyeceğini vurgulayan Şahinöz, bu sürecin banka krizine kadar gidecek bir süreci başlata bileceğini söyledi.  
 
BÜTÇENİN YÜZDE 20’Sİ ŞİRKETLERE
 
İktidarın kamu bankalarını fonlamak için 260 milyar kredi aktardığı bilgisini paylaşan Şahinöz, şöyle devam etti: “Bu krediyi kime aktardığına baktığımız işverene, şirketlere aktardığını görüyoruz. Çalışanlara ise hiçbir şey aktarmamıştır. 2020’nin ilk 9 ayında sosyal yardımlar sadece 30 milyar TL olduğunu biliyoruz. Bu bütçenin yüzde 2.2’sidir ama şirketlere aktarılan 260 milyar TL ise bütçenin yaklaşık yüzde 20’sidir. Bunun sonucu ise askıda ekmektir. Askıda ekmek yoksullukta son halkadır, bunun ötesinde bir şey yok. Bu demek oluyor ki insanlar aç. ‘Ekmek yok’ diyen yurttaşa keyif çayı fırlatıldığı bir ülkede yaşıyoruz.” 
 
YÖNELECEK BAŞKA BİR ŞEY KALMADI
 
 Şahinöz, devamında şunları söyledi: “Bizim gibi ülkelerde ekonomi bittiği zaman yeniden canlandırmak için kaynağa gereksinim vardır. Türkiye’nin iç kaynağı yok, bütçede açık var ve kapatamıyorlar. Kapatamadıkları için ise işsizlik sigorta fonunun yüzde 80’ini kullanıyor bu yetmiyor; kıdem tazminatına, bireysel emeklilik sitemine yöneliyorlar. Yönelecek başka bir şey de kalmadı aslında. Dışarıdan borçlanma sıkıntısı da var, dışarıdan bulamadığı için bu sefer içeriden döviz ile borçlanıyor. Bu çok tehlikeli, bu döviz kurlarını yeniden yukarı iter, ülkede dolarizasyon resmi hale getirir. Türkiye’de bir güvenilirlik sorunu var. Merkez Bankası faizleri yükseltmiyor, bu ekonomik bir karar değildir. Bu siyasi bir karardır ama ekonomik gerçekler sizin siyasi kararlarınızı dinlemez.”
 
MA / Emrullah Acar