Sürgün edilen Uğur: Kararı çekilene kadar mücadele edeceğiz

img
İZMİR- DEÜ Başhekimliği tarafından hakkında verilen sürgün kararına tepki gösteren hemşire Günseli Uğur, "Sürgün ve baskılar sona erinceye kadar mücadelemiz devam edecek" dedi. 
 
Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Başhekimliği, ek ödemelerdeki kesintileri protesto ettiği hakkında sürgün kararı çıkarılan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İş Yeri Temsilcisi Günseli Uğur, uygulamayı kınadı. Kararı başta SES olmak üzere hastanede örgütlü olan 10 meslek örgütü protesto ederken, Uğur, "Sürgün ve baskılar sona erinceye kadar mücadelemiz devam edecek" dedi. 
 
BAŞHEKİMLİK TALEPLERİMİZİ DİNLEMELİ
 
15 yıldır Dokuz Eylül Hastanesinde hemşire olarak çalışan Günseli Uğur, sendika olarak yıllardır sağlık çalışanlarının haklarına dair mücadele ettiklerini söyledi. SES iş yeri temsilcisi olarak üstüne düşeni her zaman yapmaya çalıştığını belirten Uğur, "Sağlık emekçilerinin genel olarak yaşadıkları sorunlar, pandemi sürecinde çok daha yüksek düzeyde hissedildi. Hastanede 10 ayrı sendika ve meslek kurumlarıyla bu sorunların çözümü için bir birliktelik oluştu. Sağlık çalışanlarının pandemi ile ilgili sağlık sorunlarını, taleplerini ifade eden eylemler yaptık. Hastane yönetimine bu taleplerimizi iletmek için görüşmek istedik" diye belirtti. 
 
SÜRGÜN KARARI BİR SUÇ
 
DEÜ Başhekimliğinin sağlık çalışanlarının görüşme taleplerini reddettiğini bu yüzden hastane bahçesinde eylemler yapmaya başladıklarını aktaran Uğur, eylemlerinin hem yasaklandığını hem de eyleme katılanlar hakkında soruşturma başladığını söyledi. Soruşturmaların hala devam ettiğini belirten Uğur, "İzmir İl Hıfzıssıhha Kurulu toplantısı ile İzmir’de sağlık kurumlarında her türlü toplantı gösteri, eylem ve etkinliklerin yapılmaması yönünde karar aldı. Soruşturmaların içeriği eyleme katılanları mesai saatinde yerinde olmaması, yönetimi rencide edecek bir takım söylemlerin söz konusu, pandemi koşullarına göre uygun hareket edilmediği gibi suçlamalar içeriyordu. Trajikomik olan eyleme katılmayan çalışanalar da soruşturmalara eklendi. İzinli olan çalışana neden çalışma alanında değildin diye sorular yöneltildi. Böyle tutarsız bir şekilde hazırlanan soruşturmalar, bunun baskı ve yıldırma politikası olduğunu çok somut bir şekilde gösteriyor" diye konuştu. 
 
Hakkında süre soruşturmaların ardından "görev yeri değişikliği kararı" ibareli evrak aldığını ifade eden Uğur, sendika iş yeri temsilcisinin rızası olmadan görev yeri değiştirilemeyeceğini, bunun sendikal faaliyeti engellemek olduğunu ve bir suç olduğunu hatırlattı. 
 
HEMŞİREYE İHTİYAÇ VAR
 
Çalıştığı birimde 4 kişinin işini 2 hemşire yaptıklarını dile getiren Uğur, şöyle devam etti: "Hemşire ihtiyacı olan bir yerden hiç de acil hemşireye ihtiyaç olmayan bir yere görevlendiriliyorum. Buca Aile Sağlık Merkezi'de (ASM) çalışmak için başvuran hemşire varken beni görevlendirdiler. Bu çok tutarsız bir tavır." Kendisine sorulmadan yapılmak istenen bu sürgün kararının oldukça yıpratıcı bir süreç olduğunu anlatan Uğur, şunları ifade etti: "Hukuki olarak da gerekeni yapacağız. Bu tür uygulamalarla sağlık çalışanlarının yılmasını bekleyenler bilsin ki günlerdir aldığım dayanışma mesajları gösteriyor ki hastanelerdeki sendikal mücadelemiz daha da büyüyor." 
 
SİSTEM ÇÖKTÜ
 
Pandemiye dair Cumhurbaşkanlığının yeni genelgelerini değerlendiren Uğur, genelgelerin salgının yayıldığını, vakaların ciddi bir artış yaşanacağına dair öngörülerini içerdiğini ifade etti. Genelgelerin çok büyük çelişkiler barındırdığını sözlerine ekleyen Uğur, şunları dile getirdi: "Hem bulaşın hızlandığını, riskin büyüdüğü ifade ediliyor hem de idari izinli olanlar da çalışabilir deniliyor. İdari izinde olanlar salgında riskli gruplar olduğu için izindeler. Yani risk büyüyorsa, sağlığını korumayacak olan çalışanları işe çağıran bir genelge çok çelişkili. Pandemiyle mücadelede süreç iyi yönetilmiyor. Hazırlıksızdık evet ama durum sadece maske ve önlük depolamaktan ibaret değil, sağlık sistemi çökmüş, branşlarda yeterli personel yok, hastaneler yeterince gelişmemiş durumda. Yönetilemeyen ve çok ciddi bir pandemi krizin içindeyiz." 
 
PANDEMİ VAKA SAYMAKLA ÇÖZÜLEMEZ
 
Pandemiyle mücadelede sadece ölü sayılarına bakılarak bir yöntem belirlemenin yanlış olduğuna dikkati çeken Uğur, ölümlerin nedenlerinin salgın olarak belgelenmediğini kaydetti. Gelişmekte olan bir tedavinin sonucunda ölümler azalmış gibi görünse de kalıcı hasarlarla hayatta kalan insanlar çok fazla olduğuna işaret eden Uğur, şunları söyledi: "Bu kişiler hastalıkları süresince üretimden uzak kalmak zorunda. Pandeminin ülke genelinde sosyal ve psikolojik etkilerini, eğitimdeki etkilerini görmek lazım. Bu sadece ölü sayısıyla, vaka sayısıyla açıklanabilecek bir kriz değil. Özellikle eğitim sorunu çok büyük. Uzaktan verilen bu eğitim, önümüzdeki 15 yıl boyunca çocukların temelde alacağı eğitiminin eksikliğinden dolayı çok ciddi problemler yaratacaktır. Biz belki de o çocukları eğitim, meslek, sosyal, kültürel yapılarını analiz ederken '2020'deki pandemi çocukları' diye anacağız. Bu kadar ciddi bir krizle karşı karşıyayız. Bizim tüm taleplerimiz bunları görünür kılmaktı" diye konuştu. 
 
İSTİFALAR ARTTI
 
Son aylarda istifa eden hekim sayısında artışların yaşandığını vurgulayan Uğur, bu istifaların çoğunun yaşamını kaybeden hekimlerin ardından gelişen psikolojik nedenleri olduğunu düşünüyor. Aylardır sağlık çalışanlarının dillendirdiği “tükendik” çağrılarının duyulmadığını ifade eden Uğur, şöyle konuştu: "Tükendik diyoruz, gerçekten tükendik. Hemşire arkadaşımızın iki çocuğu kreş olmadığı için yanarak öldü. Buna 'fıtrat' diyenler de olabilir. Ama bu bir fıtrat değil, çocuklarımızı yalnız veya başkasına bırakmaktan başka çaremiz olmadığı için bunlar yaşanıyor, bizi çaresiz bırakıyorlar. Biz sadece bireysel, sağlık çalışanı olarak yaşamıyoruz bu süreci, ailece yaşıyoruz. Hastaneden eve gittiğimiz zaman bir seremoni yaşadıklarımız; dezenfekte oluyoruz, hiçbir yere dokunmuyoruz, bulaş taşıma korkusuyla, stresiyle yaşıyoruz. Bunların unutulmaması lazım, bizler yıpranma payı verilsin, ek göstergelerimiz verilsin, covit-19 meslek hastalığı sayılsın derken, bu taleplerin altında bu yaşadıklarımız var. Bunlar çok can alıcı durumlar." 
 
SÜRGÜNLER BİZLERİ YILDIRAMAZ
 
Eğitim ve sağlık sisteminde büyük krizlerin yaşandığını yineleyen Uğur, sözlerini şöyle tamamladı: "Sağlıkta dönüşüm politikalarının tüm sorunları ortada dururken bir de şimdi esnek çalışma, performans gibi yöntemler kalıcılaştırılmaya çalışılıyor. Buna karşı durmaya devam edeceğiz, baskı ve sürgünlerle bizleri yıldıramazlar."
 
MA / Sevda Aydın